Sevgili peygamberimiz ‘’Bir günlük adalet, 60 yıllık ibadetten faziletlidir’’ buyuruyor.
‘’Bir toplum ekmeksiz yaşayabilir, adaletsiz yaşayamaz.’’der. Prof. Ali Fuat Başgil Devletimizin kurucu iradesinin başı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’TEN ADALET KAVRAMI hakkında bir demet:
"Efendiler! Hükümet memlekette yasayı hâkim kılmak ve adaleti dağıtmakla yükümlüdür. Bu nedenle adalet işi çok önemlidir... Adli siyasetimizde izlenecek amaç, öncelikle halkı yormaksızın süratle, isabetle, emniyetle adaleti dağıtmaktır. İkinci olarak toplumumuzun bütün dünya ile teması normal ve zorunludur."
"Bunun için adalet seviyemizi bütün medeni toplumların adalet seviyesi derecesinde bulundurmak zorunluluğundayız. Bu hususları tatmin için mevcut kanun ve usullerimizi bu görüşle iyileştirmekte, canlandırmakta ve yenilemekteyiz ve buna devam edeceğiz."
"Devlet halinde teşkilatlanmış bir insan toplumu anayasasında, adalet kuvvetinin bağımsızlığının önemini açıklamaya gerek yoktur. Milletlerin yargı hakkı bağımsızlığının birinci şartıdır. Adalet kuvveti bağımsız olmayan bir milletin devlet olarak varlığı kabul edilemez."
"Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunamaz."
"Her şey kanun yapmaktan ibaret değildir. Aksine her şey o kanunları uygulamak ve uygulattırmaktan ibarettir. Uygulayan, yerine getiren, daima karar verenden daha kuvvetlidir."
"Her devletin, toplumunun uygarlık seviyesine uygun bir hukuk mevzuatı vardır. Tüm uygar devletlerin medeni kanunları birbirlerine çok yakındır. Bizim milletimiz ve hükümetimiz adalet düşüncesi zihniyeti bakımından hiçbir uygar toplumdan geri değildir. Hatta bu noktada daha ileride olduğumuza tarih tanıklık edebilir. Bu yüzden bizim hukuk mevzuatımızın da tüm uygar devletlerin yasal düzenlemesinden eksik olması kabul edilemez. Hedeflediğimiz tam bağımsızlık kavramı içinde adalet bağımsızlığımızın da yer alması doğaldır."
***
Yıl 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuş, Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmemiş.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'teki Adalet anlayışına bakar mısınız?
Yıl 2017 Yani tam 97 yıl sonra Türkiye "Adalet" için yürüyor.
Acı veren bir tablo değil mi?
İktidarı elinde bulunduran muktedirlerin Adalet için yukarıda verilen ifadeleri defalarca okumaları ve uygulamaları üzerlerine vacip olsa gerek.
Ancak ne gariptir ki günlerdir yollarda olan ve Ankara’dan İstanbul’a ‘’adalet’’adına yürüyen ya da yürüyüşü benimseyen insanların amacı siyasal çıkar mı sağlamak, yoksa ihtiyaç duyulan sosyal bir olgu, toplumsal bir istek mi diye muktedirler konuyu değişik platformlarda provoke etmeye çalışıyorlar.
Ömrünce adalet arayan Nobel ödüllü Eliezer WİESEL diyor ki: ‘’Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir fakat o duruma itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı’’… İlgililere!
Onbinleri aşan yurttaşlar üzerinde oluşmuş bir kanaat: Yargıya el uzatan, adalete önem vermeyen, hak ve hukuk tanımaz iktidarların anlayışı elbette bu eyleme karşı çıkıştan başka bir şey olamazdı.
***
Konuyu farklı bir açıdan değerlendirirsek biz, Kur’an mesajının/ ahlakının neresinde olduğumuz noktasında vicdanlarımızı yargılamamız/ kendimizi sorgulamamız gerekir diye düşünüyorum.
Biz ne yapıyoruz? Müzik ruhun gıdasıdır hesabı, musiki ihtiyacını Kur’an tilavetiyle kendimizi tatmin yolunu tercih ediyoruz.
Mevlit okuyoruz. İlahi söylüyoruz. Kur’an’ın tilaveti esnasında ‘’Allahü Ekber’ nidalarıyla heyecanımızı bastırıyoruz. Dini heyecanlarımızı yatıştırmayı normal ve uygun görebilirim. Hayatımızın rehberi/ kılavuzu Kur’an mesajının ruhunu, hedefini kavrama yerine, Hz. Peygamberin ‘’ADALET’’ kavramıyla alakalı sözlerini samimiyetle kavrayıp uygulama yerine, bilerek ya da bilmeyerek, Kur’an’ı ses yarışmalarının güftesi olarak algılarsak, adalet arayışı için onbinleri yollara dökmeye devam ederiz.
Acı bir gerçektir ki dini anlayışımız bu istikamette devam edecek olursa emperyalist Batının açık pazarı olmaktan da kendimizi kurtaramayız.
Özetle, Kura’nı okuyup anlama seferberliğine muhtacız. Aynı zamanda kurduğu bir SİTE devletinin Başkanı olarak da Hz. Peygamberin verdiği kavganın ruhunu kavramaya muhtacız. Kurucu iradenin öngördüğü Hukukun üstünlüğüne dayanan Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesini tekrarla kavramak ihtiyacındayız. Çünkü devletleri n dini ADALETTİR!