Bin yıllık Türk yurdu vatanımız Anadolu, milli tarihimiz, milli kimliğimiz, vatani sınırlarımız, dinimiz, komşularımız ebediyen baki kalacağı varlık gerçeğimiz olduğuna göre;
Bu netameli coğrafyanın verdiği doğal sancılarla yaşamamak için yapmamız gereken olmazsa olmazlarımız birlik ve bütünlülüğümüze sahip çıkmaktır; bilgi ötesi toplumlar arasına girmek, teknoloji üretiminde öncelik almak, güçlü ekonomiye, tabiatıyla güçlü orduya ulaşmak, küresel güç olmak şaşmaz hedefimiz olmalıdır
***.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın altıda üstüde tehlikelere maruz. Deprem kuşağında yaşıyoruz. Dış destekli iç ihanet odaklarının kurduğu tuzaklarla, ihanet projeleriyle mücadele etmek zorunda kaldığımız zor bir coğrafyada hür ve bağımsız kalabilmenin zorluğunu yaşıyoruz.
Bu topraklarda, kiminin Helenizm, kiminin Bizans, kiminin Haçlı, kiminin vaat edilmiş topraklar, kiminin enerji koridoru, kiminin Kürdistan hayali, kiminin mezhep sevdası, kiminin büyük Ermenistan hayali ve hedefleri var iken, biraz düşünün lütfen!
Bu zor coğrafyada güçlü kalabilmenin yegâne koşulu güçlü ve milli siyasi iradelerin ehil olması, milli ideolojisiyle güçlü olması vaz geçilemez bir gerçek iken… Siz Türk’ü hazmedemeyen merdiven altı kültürüyle beslenmiş ve adına cemaat dediğiniz güruhu iktidara taşırsanız…
Devlet adabından ve yönetiminden, içinde bulunduğu tarih ve kültürden habersiz, her şeye ticari kafa ile bakan, Cumhuriyet değerlerine saldırarak beslenen yönetimlerin itibar gördüğü ülkemde kan emici ihanet odaklarına gün doğmaz mı? Haramzadelere gün doğmaz mı? Çağdaş Lavrenslerle gün doğmaz mı?
***
Türk-İslam kültürüyle haşrolmuş Anadolu, tarihi boyunca mazlumlara, yurdunu kaybetmiş insanlara, özgürlüğünü yitirenlere, can güvenliği endişesi duyanlara daima Ensar olmuştur.
Bu noktada değerli bir akademisyen Salih AYNURAL( Prof.Dr) Bey’in Nevruz Bayramı vesilesiyle kaleme aldığı akademik değere haiz ibretli yazılarını birlikte okuyalım:
Biliyorsunuz bendeniz Ata yurdumuz Ulu Türkistan’ın Ruslar tarafından işgal edilmesinden sonra, Ana yurdumuz Türkiye’ye göç eden bir ailenin evladıyım. Bu aziz millet, bu aziz vatan bizim en zor zamanımızda, en müşkül durumumuzda bize kucak açtı vatan oldu. Sadece bize mi? Balkanlar elden gitti, yüz binlerce Arnavut’una, Boşnak’ına, Makedon’una, Pomak’ına ve Roman’ına kucak açtı vatan oldu. Kırım Ruslar tarafından işgal edildi, yüz binlerce Kırımlıya kucak açtı vatan oldu. Doğu Türkistan Çinliler tarafından işgale uğradı, binlerce Uygur’u, Kazak’ı bağrına bastı vatan oldu. Batı Türkistan Ruslar tarafından işgal edildi, yine binlerce Özbek’ine, Kazak’ına, Kırgız’ına, Türkmen’ine, Tacik’ine kucak açtı vatan oldu. Kafkaslar Ruslar tarafından işgal edildi, yüz binlerce Adige’sine, Abhaz’ına, Kabartay’ına, Çeçen’ine, Oset’ine, İnguş’una, Karaçay’ına, Malkar’ına, Avar’ına, Dargin’ine, Lezgi’sine, Kumuk’una, Nogay’ına, Azeri’sine, Gürcü’süne, Acar’ına kucak açtı vatan oldu. Afganistan Sovyetler tarafından işgal oldu. Binlerce Kırgız’ına, Özbek’ine, Türkmen’ine, Tacik’ine kucak açtı vatan oldu. İran’da Humeyni devrimi gerçekleşti, devrim muhalifi olan bir milyona yakın İranlıya kapılarını açtı onları korudu kolladı. Saddam Halepçe’de katliam yaptı, katliamdan kaçan yüz binlerce Kürt kardeşimizi bağrına bastı onları katliamdan korudu.
Birkaç senedir Esed’in zulmünden kaçan iki milyondan fazla Suriyeli kardeşlerimize kapısını açtı, ekmeğini, aşını paylaşıyor. Bu güne kadar Suriyeli kardeşlerimiz için harcanan para 10 milyar doları buldu. Yine Aynel Arap’ta, İŞİD’in saldırılarına maruz kalan yüz binlerce Kürt’üne ve Yezidi’sine kapılarını açtı, onları büyük bir felaketten kurtardı. Sadece Türk dünyasına mı, İslam dünyasına mı kucak açtı? Elbette ki hayır; bin üç yüzlü yılların ikinci yarısından itibaren Avrupa’ da horlanan, itilip kakılan; 1492 de İspanya’dan, 1497 de Portekiz’den kovulan iki yüz bine yakın Musevi’ye kucak açtı vatan oldu.
1789 ihtifalinden sonra binlerce Fransız’a kucak açtı. 1830-31 senesinde Ruslara karşı isyan eden; fakat başarısız olan binlerce Polonyalıya sahip çıktı. (Bugünkü Polonez köy, o dönemde gelen Polonyalıların kurduğu bir köydür.) 1849 da Almanlara isyan eden ve başarısız olan 16 bin Macar’a kapılarını açtı. 1917 de Bolşevik ihtilalından sonra kaçan binlerce Çar taraftarı Rus’a kucak açtı. 1933 de Nazi zulmünden kaçan Yahudi ilim adamlarına üniversitelerinin kapısını açtı. İkinci dünya savaşında, Almanlar karşısında bozguna uğrayan ve Türkiye’ye sığınan on binlerce Yunanlı askere sahip çıktı. Kısacası dostlarım, bu aziz vatan sadece İslam dünyasının, Türk dünyasının değil, bütün mazlumların sığındığı son limandır. Eğer bu aziz vatanın bir kılına halel gelirse; sadece bu ülkede yaşayanların değil, bütün Türk ve İslam dünyasının, bütün mazlumların kolu kanadı kırılır. Bu nedenledir ki sevgili dostlarım; bu aziz vatanın kıymetini bilmek, bu aziz vatanda birlik beraberlik içinde yaşamak, son zamanlarda güzel ülkemizi ve insanlarımızı terörle yıldırmaya çalışan hainlere karşı dimdik ayakta durmak, huzur içinde yaşamak ve bu aziz vatanı yüceltmek ulu bir görevdir aynı zamanda kutsal bir ibadettir. Bu duygularla hepinize en derin sevgi ve saygılarımı sunuyor, Nevruz bayramınızı kutluyorum.
***
Türk –İslam kültürüyle beslenmiş gençliğinizi koruyamadığınız noktasında kaybettin. Önemine binaen yaşanan icraatlar::
-- Sıradan bir KABADAYI, basit bir adli suç işlediğinde ÜLKÜCÜ MAFYA diye MANŞET geçerken, Terörist Kız Mısır Çarşısı'na BOMBA koyduğu halde SUÇSUZ SOSYOLOG diye SÜRMANŞET çıktığında kaybettin.
-- Okuma hakkını ailesinin iradıyla karşılayan TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜYLE beslenen genç, bu hakkını kaybetmemek için baskı gruplarına karşı direnirken, ona saldıran Molotof erbabı ve kalaşinkof sınamışları KARŞIT GÖRÜŞLÜ KAVGASI diye puntolara işlediğin gün kaybettin.
-- Korucular direğe bağlanıp İNFAZ edilirken sustuğun halde PKK'lı teröristin teslim alınırken yarattığı dramayı abarttığın gün kaybettin
-- Kerkük düşerken, Musul ağlarken, Erbil'de TÜRK kalmamışken, Kobani'ye selam verdiğin gün kaybettin
-- Üniversitede TERÖR Propagandası yapılırken, bu curcunaya FİKİR HÜRRİYETİ dediğin gün kaybettik.
--Koca koca paşalar, Emniyet müdürleri pijamaları ile apar topar tutuklandığında zil takıp oynarken, Sur veya Suruç'daki terörist canlı bomba olma ihtimaline karşı ÇIPLAK teslim alındığında İNSANLIK ONURU diye çığlık bastığın gün kaybettin.
-- Güvenlik güçlerinin karşısında yedi düvel ülkenin desteğiyle savaşan çetelere SİVİL muamelesi çektiğin gün kaybettin.
-- Açılım Süreci denen geri zekâlılıkta, elinde KALAŞNİKOF olan TERÖRİST yerine, evinden işine, işinden evine vergi mükellefi sade vatandaşı İKNA etmeye çalıştığın gün kaybettin.
-- Terörle MÜCADELE yerine MÜZAKERE kararı aldığın gün kaybettin.
-- Koskoca bir DEVLET geleneğini ve TÜRK sosyolojisini, Bedevi sosyolojisi sanıp ayarıyla oynadığın gün kaybettin.
-- Aslında AZİZ TÜRK MİLLETİ, İSTİKRAR korumak denilen meseleyi, TARİH ve KAN ile yarattığın bir SİSTEM devamlılığı yerine, GÖZYAŞI ve MAĞDURİYET ile yerleşmiş bir KİŞİ devamlılığı zannettiğin gün kaybettin
-- Velhasıl-ı Kelam TERÖRİST cüretkâr ve HOYRAT iken sen SESSİZ ve SUSPUS olduğun için kaybettin
..
Ve devamla
--Muktedirlerin Türk milletini kabile ve kavimlere bölen;"Türk, Kürt, Laz, Çerkez…vs" söylemleri ile her gün halkımıza hitap ederek toplumu ayrıştıran söylemleri tekrarlamaları. noktasında kaybettin
--"Kürt açılımı" adı altında,Kürt ırkçılarının toplumda rahat çalışma yapma ortamlarının hazırlanması noktasında kaybettin....
--Doğu ve Güneydoğuda mevcut vilayetlerimize,'Muktedirlerin içindeki Irkçı Kürtçüler in taleplerine göre Kürtçü bürokratların atanması noktasında kaybettin.
--Terörüstün siyasi uzantısı belediye yöneticilerinin "kamufle teröristler" oldukları bilindikleri halde,bu belediye çalışanlarının tutuklanmaması.noktasında kaybettin..
--Terörüstün siyasi temsilcisi belediye örgütünün dağda ölen teröriste cenaze töreni düzenlemeleri ve adlarına" şehitlik kurmalarına müsaade edilmesi noktasında kaybettin... ( Aynı dini ya da inanç sistemini yaşayan Kürt’le Türk birbiriden ayrılamaz bin yıllık kardeştir)
--MİT ve Emniyet içindeki FETÖ örgütü mensupları aylardır, belki yıllardır Kürtçülerle çok yakın faaliyet içinde olduklarını,.bazı emniyet mensuplarının İstanbul da PKK kalkışmasında kullanılmak üzere bir Tır dolusu kalaşinkof PKK lılara teslimat yaptıklarını öğrendiğimiz noktasında kaybettin.
.
--Ankara da yaşanan son patlamalarda MİT ve Emniyet içindeki FETÖ'cü hainler, halkın katl edilmesine bir tarardan yardım etmiş, bir tarardan da Cumhurbaşkanını tehdit etmekte olduklarını duyduğumuzda kaybettin
***.
Evet, ülkemin bütünlüğü ve ebediliği insanımın güvenliği ve mutluluğu adına vurguluyorum:
Kendine yabancılaşmamış, milli değerlerini içselleştirmiş (din’i siyasi beslenme aracı olarak kullanan münafıkların değil, gerçek kimliğini gizleyerek ırkçılıkla suçlama şovuna soyunanların değil, namertlerin değil, maddeye ve şöhrete tapınanların değil ) varoluş ıstırabıyla yoğrulan ‘’can’’lara, ‘’yiğit’lere, DNA sı Türk-İslam kültür genlerini ihtiva eden ‘’siyasi liderlere’’ ne kadar da ihtiyacımız var. Millet olarak bu netameli ve yaşlı coğrafyada güçlü kalmanın, ebedi kalmanın reçetesi, bir bilgenin ifadesiyle ‘’Birleyerek Oluşalım’’ ifadesinde billurlaşır, gerçek yerini alır. Ve görüyoruz ki, Anadolu Türk Kültürü Ensar görevini icra etmeye devam ediyor…
Bu reçete,’’Türk Ulusal Kimliğinin’’ tarihi misyonunu içerir reçetedir.