Bugün ülkemizin ve milletimizin birliği ve bütünlüğü ana konudur. Zihinler medyatik simya ile hakkı ve batılı ayıramaz haldedir.
Devlet hiçbir uzvu tutmayan felçli bir hasta konumundadır. En yakın tehditlere karşı çaresizdir. Mankurtlaşan yöneticilerimiz iyi ile kötüyü ayırt edemez haldedir.
Bir Cumhurbaşı ki; kendini kaybetmiş, gözlerinin fer’i sönmüş, toplumun karşısına her an çıkıyor ve hiç susmuyor !
Sorunlarını çözemeyen, halkını adil bir şekilde yönetemeyen , adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir ülke olduk.
Hakkaniyet; haktan ve doğruluktan ayrılmamak, adalet üzere bulunmak, adalet ve insaf ile lâzım olanı icra etmektir.
Hepimiz ne kadar özledik hikmetli, latif, kibar , nezih, sağduyulu ortamları. O hal üzere ki; hayırda yarışılan, alanın değil verenin üstün sayıldığı, şerrinden emin olduğumuz, eline, diline sahip insanları…
Kendisi zulmetmediği gibi başkalarının da zulmetmesine müsaade etmeyen insanları…
Önümüzdeki süreç Anadolu’nun yaşanmaz hale getirilmek istenmesine ; her türlü ayrımcılık, ötekileştirme, düşman gösterme fitnesine karşı çıkma dönemidir.
Dünyayı daha küçük devletlere,gıda krizlerine, göç hareketlerine, temiz su kaynaklarına el koymaya , yerel –bölgesel savaşlara, salgın hastalıklara mahkum etme planları içinde olanlar var iken bizler gerçek gündemi perdeleyenler tarafından yönetiliyoruz.
Sonuçta bir küfür projesi olan A-K-P , onun haris lideri ve kadroları Türk Milleti’ni ateşe atmaktadırlar.
Elbette çözüm vardır: Bir eline Güneş’i diğer eline Ay’ı verseler Haktan asla taviz vermeyecek, Milletimizi merkeze alan ve Devlet Aklını inşa edecek Kutlu İnsanlardır.