Kutlamalar, doğum günü için olmalıdır. Çünkü kişinin doğduğu ay ve gün hatta saati o kişinin Yıldız burcunu belirler.
AD GÜNÜNE GELİNCE:
Ad günü, doğduktan sonra başka bir günde de olabilir.
Toplumumuzda yerleşmiş gelenek olarak, kişi daha doğmadan önce, ailesi ya da, ailece muteber görülen, özü sözü bir olan, güvenilir bir kişi tarafından da çocuk doğmadan isim / ad belirlenebilir.
Yani; kız olursa şu işim, erkek olursa bu isim olacak diye doğumdan önce çocuğun ADI koyulmuş olur.
Bazen , çocuk doğduktan birkaç gün sonra veya haftalarca sonra isim verildiği de görülür.
Doğduktan sonra koyulan ismin birkaç gün sonra değiştirildiği ya da Mahkemeye, " İsmin tashihi" düzeltilmesi davası da açılarak, doğumdan çok sonra, AD DEĞİŞİKLİKLERİ yapıldığı da herkesçe malumudur...
AD günü vakti, DOĞUM gününden ayrıdır..
O halde kutlamalar , DOĞUM İLE İLGİLİ OLMALIDIR. Dolayısıyla kutlama mesajları da, Ad gününüzü değil, "DOĞUM GÜNÜNÜZÜ" olarak kutlanmalıdır...
AD GÜNÜ İLE DOĞUM GÜNÜ AYNI MIDIR?
Tarihi sürece baktığımızda da ayrı oldukları görülmektedir. Konuya daha ayrıntılı bakarsak:
DEDEM KORKUT hikâyelerinde, Ad Koyma/ Ad günü , menkıbelerine bakmak gerekir.
Dede Korkut hikayelerinde ki, AD ALMAK, bugünkü gibi kolay olmamaktadır.
Zira çocuğun AD alabilmesi için öncelikle bir KAHRAMANLIK göstermesi gerekir .
Ancak çocuk kahramanlık gösterdikten sonra DEDEM KORKUT gelerek AD koyar.
" Adını ben verdim, yaşını da Allah versin" diyerek dua eder.
Dede Korkut hikayelerinde İLK AD verme DİRSE HAN OĞLU BOĞAÇ HAN hikayesinde görülmektedir..
Türk'ün kahramanlık duygularını ve savaşçılık ruhunu yansıtan bu gelenek, Türk örf ve adetlerine, töresine, zamanın şartları içerisinde çok da uygundur...
Fakat tarihi sürecin bir devresinde yaşanmış olan ve kahramanlık menkıbesine dayanan, AD koyma merasiminin bugünkü şartlarda mümkün olamayacağı açıktır.
Hülasa:
Kutlamalar, AD günü olarak değil, DOĞUM GÜNÜ olarak yapılmalıdır..