Merhaba değerli okurlar. Yıllardır ülkücülerin cemaate karşı mesafeli duruşu hep tartışıldı. Bu konuda Devlet Bahçeli çok eleştirildi. Hatta fetö üyeleri, Bahçeli için "bir kere bile Türkçe olimpiyatlarına katılmadı, siz nasıl turancısınız " diyerek mevcut iktidar mensupları ile birlikte sürekli Bahçeli'ye ve ülkücülere dini hassasiyetleriyle ilgili ithamda bulundular. Bu hain yapı 15 Temmuzda gerçek yüzünü gösterdi, kahpe bir darbe girişiminde bulundu. Bu darbe girişimi sayesinde fetö hakkında aklında şüphesi olanlar da ikna olmuş oldu. Artık topyekün fetöye karşı bir ortak tavır var. Peki günümüzde paralel yapı ile mücadele yeterli mi?
Paralel yapı ile mücadelede 17-25 Aralık olayları bir milât kabul ediliyor. Bu tarihten önceki tüm ilişkiler, faaliyetler ise yok sayılıyor. Tabiiki bu milat tarihinden en memnun olan kesim bunlarla 10 yılı aşkın ittifak yapan siyasal İslamcılar. Çünkü bu tarihten önceye gidilirse siyasal İslamın ülkemizdeki aktif yandaşlarının %90'ı hesap vermek hatta teröre yardım ve yataklıktan ceza almak zorunda kalacak. Hadi bunu da geçtik diyelim...
17-25 Aralık olaylarından sonra mevcut iktidar cemaatin üzerine gitmeye başladı; inlerine gireceğiz diyerek eğitim kurumları, yurtları, dersaneleri, vb. ticari kuruluşları üzerinde operasyon yapıldı. Bu operasyonlar başlarken birçok kurnaz fetö mensubu, gazete-dergi aboneliği, finans kuruluşlarında hesap, çocuğunu onların dersanelerinde, okul ve üniversitelerinde okutma gibi cemaat ile alakalarını ortaya koyacak her irtibatı kestiler. Hatta birçok üst düzey devlet görevlisi; bakan, AKP milletvekili, vali, kaymakam, genel müdür, daire başkanı, çocuklarını cemaat üniversite ve okullarından aldılar. Bu kişilerin büyük ekseriyeti fetö ile gönülbağı olmasına rağmen bu kurnaz hamlelerle şimdiki takipten kurtuldular. Buradan tüm istihbarat birimlerine ihbarda bulunuyorum; istihbarat toplarken mevcut yapının kurum ve kuruluşlarının 17-25 Aralık öncesi ve sonrası süreçte aradaki şark kurnazlarını bulun. Asıl tehlike, açıkça kendini ifşa edenler değil, bu esnada bukalemun gibi renk değiştirip kamuda, ticari kurum ve kuruluşlarda gizlenenlerdir. Yetkili bakanların açıkladığı gibi bu süreçte eğri ile doğru, suçlu ile masum ayırdedilmelidir. Aksi takdirde kamuda oluşacak bu boşluklara kendilerini gizlemekte usta kripto fetö mensupları doluşabilir. Tıpkı 5-6 yıl önce Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile boşalan askeri kadrolara yerleştikleri gibi. Buraya kadar kripto paralel tehlikeden bahsettim.
Şimdi yeni bir tehlikemiz daha var; Neoparalel yapı...Bildiğimiz gibi paralel yapı denilince devlet içinde resmi devlet yapısına paralel olarak devleti ele geçirmek için oluşturulan illegal yapı kastedilir. Ancak bu yapıların hepsi yola çıkarken legalitenin dışına çıkmaz ki fark edilemesin. Şimdi fetö mensubu paralel yapı devletten tasfiye edilirken, ismini önümüzdeki günlerde veya yıllarda sıkça duyacağımız Neoparalel bir yapı devletin içine sızmakta, hatta göstere göstere yerleşmektedir. Vatandaşın bu yapılanmayı görmesi en az 10 yıldan önce olmaz. Çünkü müthiş bir sinsilik söz konusu. 10 yıl sonra bu yapı da devletin iliklerine kadar yerleşince, dinin ve gücün karşısında sorgulamadan biat etmeyi seven milletimiz bu neoparalel yapıya da din adına kayıtsız şartsız destek vermiş olacak ve vermeye de devam edecektir. Tabi yine atı alan Üsküdar'ı geçmiş ve istediği menzile varmış olacaktır. Devletimizin şimdiden bu neoparalel fırsatçılara göz açtırmaması ve devlet kadrolarına alınmada mülakat=torpil yerine artık evrensel ölçüleri yerleştirmesi, devlete sadakat ve liyakate önem vermesi gerekmektedir. Tabi burda devlete sadakat ile bir partiye sadakat arasındaki ayrım doğru yapılmalıdır.
Nasıl ki Gülen Cemaati, fetö olduğu anlaşılıncaya kadar kimsenin gözünün yaşına bakmadıysa, yüzbinlerce kişinin ekmeğiyle oynadıysa, istemediği ama legal yollarla alt edemediği kişileri iftiralarla suçlu duruma düşürüp hayatlarını kararttıysa, bu yapıyla mücadele edildiği dönemde durumu fırsat bilen bu neoparalel yapı mensupları da aynı yolu izlemiş ve halen de izlemektedirler.
Bu neoparalel yapı, fetö yapılanmasından daha acımasız, daha gaddar veya daha kahpe mi diye soranlar olabilir. Ben de şu cevabı verebilirim; kpss sorularını çalıp devlete yerleşmekle, mülakat liste ve puanlarını önceden hazırlayıp kendinden olmayanları alt etmek, böyle beceremeyince de iftiralarla kişileri karalamak çok farklı şeyler mi? Değil tabiiki. Bu nedenle tüm devlet yetkililerimiz, devletimizin istihbarat organları bu konuda gerekli çalışmaları yapıp tüm tedbirleri şimdiden almalıdır. Bizim yazdıklarımızı yıllar öncesinden takip edenler bu konuda da yanılmayacağımızı tahmin edebilirler. Ancak aslolan devletin, bu yazdıklarımızı ciddiye almasıdır.
07/Ağustos/2016
Burak Candaş
Şile/İstanbul