~~ Merhaba, gezimizin ikinci bölümüne hoş geldiniz.İlk durağımız Arkeoloji Müzesi.Burada en ilgimi çeken 4 büyük 4 çocuktan oluşan mumyalardı.14. yy.dan kalma İlhanlı soylularına ait bu mumyalar Dünyanın sergilenmekte olan tek Müslüman mumyaları imiş.İç organlarıyla beraber mumyalanmış olan bu kişiler öldükten sonra tekrar dirileceğimize inancın bir sonucu olsa gerek.Müzede ayrıca 14.yy dan kalma el yazması paha biçilmez Kuran-ı Kerimler, çok sayıda altın sikkeler,Çeşitli çağlardan kalma süs eşyaları,heykeller göze çarpmaktaydı.Özellikle de ‘’Teşup Heykelciği’’ de özellikle dikkat çekiciydi.
Arkeoloji Müzesi’nden sonraki durağımız akıl hastalarının musikiyle tedavi edildiği Amasya Darüşşifası idi. Bimarhane’de, tıbbiye öğrencileri içinde uygulamalı eğitim verilmekteydi.O dönemde Avrupa’da akıl hastalarına ruhlarına şeytan girdi diye çeşitli eziyetler yapılırken Amasya’da ve Anadolu’nun bir çok vilayetinde hastalar musiki ile tedavi ediliyordu.
Hem yorulmuş ve hem de acıkmıştık.Karnımızı doyurmak ve dinlenmek için Yalıboyu Konak Restaurantlarından birine gittik. Burada yöresel lezzetlerden bakla dolması, keşkek, Amasya çöreği, salata, mantının tadına baktık.Güzeldi.Baharatları daha belirgindi.Yeşilırmak manzarasında çayları içip soluklandıktan sonra küçük ve şirin çarşısını gezme imkanımız oldu. Kral Kaya Mezarları’nın eteklerinde kurulu olan çarşıda geleneksel el sanatlarından eserler satın alabilirsiniz.Kral Kaya Mezarları’na öğlen sıcağında çıkmak oldukça zahmetli bir işti. Ancak çıktıktan sonra rahat bir nefes aldık.Yalnız Kral Kaya Mezarları’na gençlerin yazılar yazması düşündürücüydü.Toplum olarak tarihi değerlerimize sahip çıkıp, onları korumamız gerektiği bilincini yeni yetişen nesillere aktarmamızın önemi bir kez daha karşıma çıktı.Virajlı ve dik Amasya Kalesi’ne arabayla çıkarken yükseklik korkumdan dolayı yüreğim ağzıma geldi dersem yalan olmaz.Ama o tarihi havayı solumak gerçekten muhteşemdi.Gerek Amasya Kalesi’nde ve gerekse Kral Kaya Mezarları’nda yoğun bir biçimde kazı çalışmalarının devam ettiği gözlerden kaçmıyordu.
Şehzadeler şehri Amasya’da şimdiki durağımız II. Beyazıt Külliyesi oldu.15.yy.dan kalma bu külliye İstanbul’daki benzerlerini aratmayacak şekilde yapılmıştı. Gerek camiinin içi gerek çevresinin güzelliği insana olağanüstü duygular hissettiriyor. Hele iki devasa asırlık çınarı insana sonsuzluğu anlatıyor.
Son durağımız Borabay Gölü idi.Bir doğa harikası olarak doğal sit alanı içerisinde yer alan göle virajlı ,engebeli yolları aşarak ulaşabildik.Çektiğimiz zahmete değdi doğrusu.Bardaktan boşanırcasına yağan bir yağmurun ardından gökkuşağı altında doğa yürüyüşü bütün yorgunluğumuzu ve stresimizi aldı. Toprak kokusuna, doğaya hasret olduğumuz açık bir şekilde ortaya çıktı. Ayağım kayıp,düşme tehlikesi atlatmama rağmen gezimiz mutlu ve huzurlu bir biçimde sona erdi. Gelecek yazımda İstanbul, Bursa ve Çanakkale gezimden söz edeceğim. Her ne kadar sürç- i lisan ettiysek affola.