Hindistan gezimi anlatmaya başlamadan önce Babür Şah'tan söz etmek istiyorum; Babür İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk imparatoru olan bir Alperendir,Türk oğlu Türk'tür. Fergana Vadisi'nde doğan Babür Şah'ın ana yurdunu ziyaret ettiğim zaman Babür'ün izinde rota çizmeye karar vermiştim.Soyu baba tarafından Timur Şah'a anne tarafından Cengiz Han'a dayanan Babür Şah, 1519 yılından beri Hindistan'a düzenlediği seferler neticesinde bütün kuzey Hindistan'da hakimiyeti altına alıp, 1526 'da Delhi Türk Sultanlığına son vererek günümüzdeki Afganistan, Pakistan ve Hindistan topraklarında Babür İmparatorluğu'nu kurdu.Delhi Türk Sultanlığı'ndan sonra, Hindistan'da Türkler için son defa hakimiyet alanı kurdu. Çağatay Türkçesiyle yazdığı ve yaşadıklarını kronolojik olarak anlattığı Babür name, Türk edebiyatının nesir türündeki şaheserlerinden biridir. Yazımda da zaman zaman bu eserden yararlanacağım.
''Hindistan memleketleri geniş, halkı ve ürünü çok olan bir ülkedir.Doğusu, güneyi ve hatta batısı da Hint denizine kadar uzanır. Kuzeyi dağlık olup, Hindukuş, Kafiristan ve Keşmir dağları ile bitişiktir.Kuzeyinde Kabil, Gazne ve Kandahar bulunmaktadır. Bütün Hindistan vilayetlerinin payitahtı Delhi imiş.Sultan Şahabettin Guri'den sonra , Sultan Firuz Şah'ın son günlerine kadar , Hindistan'ın büyük bir kısmı Delhi sultanlarının idaresi altındaymış.Ben Hindistan'ı fethettiğim zaman, beş Müslüman ve iki Hindu, Hindistan'da saltanat sürüyordu.
Hindistan birinci , ikinci ve üçüncü iklimdendir.Dördüncü iklim Hindistan'da yoktur.Garip bir memlekettir. Bizim vilayetlere nispetle, başka bir alemdir.Dağ ve suyu, geniş ve kendine özgü ormanları, ovası toprağı ve vilayeti, hayvan ve bitkileri,halkı ve dili, yağmuru ve rüzgarı hepsi tamamen başkadır.
Hindistan dilinde dereye dûn derlermiş. Hindistan'da bir akar su bu Dûn'dadır ve Dûn'un etrafında birçok köyler bulunmaktadır. Dûn güzel bir vadidir.Irmağın etrafı çayırdır. Bazı yerlerinde pirinç ekilmiştir.Ortasından , üç-dört değirmen işletebilecek kadar , su akmaktadır. Dağları küçük küçük tepeler gibidir.Köyleri bu dağların eteklerinde bulunur.Köy olmayan yerlerde tavus kuşu ve maymun çoktur.Ev tavuğuna benzer bir nevi tavuk da çok bulunur. Bu Dûn etrafındaki küçük dağlarda çok mazbut kaleler bulunmaktadır. Dûn'dan kalkıp Rûper'e geldik.Burada iken çok yağmur yağdı ve umumiyetle soğuk oldu.Aç ve çıplak Hindistanlılar çok kırıldı." Babür genel hatlarıyla Hindistan'ı ne güzel anlatıyor.
Oğlu Hümayun'a yazdığı mektupta, hırsızlığın ve çapulculuğun önüne geçip, asayişi sağlamasını istiyor.Ülkeyi de bu esaslar üzerine yönetmiştir.
Hindistan'da insan için nehirler akarsular önemli bir yer tutar. bu nedenle de günümüzde Hindistan Yüksek Mahkemesi tarafından Ganj ve Yamuna nehirlerine ''Yaşayan Gerçek Kişi''statüsü verilmesi ve haklarının ''Yasal Vasi''sıfatıyla eyalet yetkilileri tarafından korunması yönünde karar alınmıştır.
Babür'ün izinde Hindistan'a gitmek için, 6 saat süren bir yolculuktan sonra Delhi havaalanına gece 02.00 ile 03.00 arasında indik.Göz gözü görmeyen korkunç bir sis vardı.Bizi götürecek minibüse doğru ilerlerken hava kirliliğinden dolayı; nefes almakta zorlandığım için maske taktım. Minibüs, deyince bizdeki minibüsler anlaşılmasın. Bizdeki minibüslere göre oldukça ilkel.Delhi'nin dar yollarından geçe geçe otelimize vardık. Sabah kahvaltısında poori ( gözlemeye benziyor), mango, papaya, kavun, chatni (mercimek çorbasına benziyor), khaari, muz, masala koha çorbası vardı. Ancak ben sadece muz, yumurta ve masala çayı içtim.Böylece yumurta ve meyve diyetine de başlamış oldum. Otelde sabah kutsaması yapıldı. Kahvaltıdan sonra Hindistan rupisi almak için telefoncuya gittik.100 dolara 720 rupi aldım.Birlikte Delhi metrosuna bindik, biz Hümayun Türbesine gitmek için hat değiştirdik....
Babür Şahın doğduğu Fergana Vadisi
(Devam edecek)