Eski Delhi'ye doğru ilerliyoruz. Eski Delhi'de kapı süslemeleri muhteşem, Dar sokaklar arasında motosikletlerden, rikşalardan güçlükle ilerliyoruz. Dariba Kalan çarşısına geldik.Tepemizde pembe popolu maymunlar; arap saçına dönmüş elektrik telleri arasında oradan oraya geçip duruyor. Mücevherciler, yarı değerli taşların satıldığı dükkanlar, Rengârenk çiçek demetlerinin satıldığı dükkanlar, Tanrıça'nın yanına rupi koymuşlar. Sanırım bağış topluyorlar.İncik, boncuk bilezik satan küçük bir dükkan, Jain Tapınağı'na gitmek için bir kapıdan geçtik.Yol boyu binaların kapıları rengârenk boyanmış, çeşitli motifler işlenmiş.
Nihayet Jain Tapınağı'na geldik. Jainizm'de 24 Tanrı var. Tapınağa girerken ayakkabı çıkarılıp el ve ağız yıkanıyor. Tapınakta sarımsak ve soğan yemek yasak. Ayakkabılarımızı çıkarıp,eşyalarımızı bıraktık.tapınak için bağış toplanıyor.Fotoğraf çekmek yasak. Tapınaktaki 1000 yıllık duvar resimleri ve işlemelerle guruların hayat hikayesi anlatılıyor.
Çıkışta yandaki gümüşçüden Hindistan'a özgü bir kolye aldım. Daha sonra çarşıdaki kumaşçıdan arkadaşlar sari aldılar.Yolun üzerinde ıslak bir zeminde kendinden geçmiş bir vaziyette genç bir adam yüzükoyun yatıyor.Her taraf çöplük ve ıslak. Kutsal, asırlık bir ağacın dibinde Şiva'nın resmi ve kutsal objeler göze çarpıyor.Biraz ötede polis noktası. Az ötede erkeklerin çişlerini yaptıkları örme duvar taşından umumi tuvalet.Tuvalette sıra bekleyen 3-5 kişi.Baharatçıya geldik. Arkadaşlar baharat aldılar.Baharatçının yanındaki kapıdan karanlık ve dik merdivenlerden zorlanarak yukarı çıktık.Buradan Fatehpuri Sikri Cami'sini fotoğrafladım. Caminin saati 02.12'yi gösteriyor.Ortada bir havuzun etrafında 4-5 kişi abdest alıyor.Bir kaç kişi yolluğun üzerinde namaz kılıyor.Kuşlar uçuyor.Kız çocukları öte tarafta uçurtma uçuruyor. Caminin karşısındaki katlardan birinde; bir adam, süpürge sapına benzeyen otların üzerinde kuruttuğu parathaları (ekmek) topluyor.Öte yanda yıkanmış çamaşırlar, duvarlara serilmiş.Bir sofra bezinin üzerine gül sermişler.Bir adam da kurusun diye elinde bir çubukla karıştırıyor. Caminin tam karşısındaki katta Müslümanların mezarlığı.Üzerlerine kurutulan gülü serpmişler.İçlerinde çocuk mezarları da var.En büyüğünün başında mezar taşı.Üzerlerine yeşil örtü örtülmüş. Başlarında, okunan Kuran'ı Kerim'i dinlesinler diye bir hoparlör var.Mezarları toprak, etrafı mermerle kaplanmış. Etraflarına ağaçta dikmişler.Bulunduğum yerde Hintli bir kız kulenin içerisinde fotoğraf çektiriyor. Kız,fotoğrafını çekmeme müsaade etti. Az ötede duvarın dibine çöpleri yığmışlar. Maymunlar yiyecek istiyorlar.Anne maymunlar, ağacın üzerinde. Arkadaşlar muz ikram etti. Anne maymunun biri muzu yavrusuyla paylaştı.Diğer anne maymun, muz isteyen yavrusuna vurdu.Kapıdan çıkmak istedik.Anne maymun üzerimize hırladı.Biz de diğer kapıdan kaçtık.