~~
...O müthiş gece Azerbaycanın çağdaş tarihine kanla yazıldı. İyirmi dörd sene bundan evvel - 1990-cı yıl yanvarın 19-dan 20-ne geçen gece Sovyet imperiyasının askeri kuvvetleri soydaşlarımızın dede-baba yurtlarından – Ermenistandan kovulmasına, ermenilerin Dağlık Karabağa arazi iddialarına ve Moskovanın tecavüzkar Ermenistanı desteklemesine karşı itirazını bildirərək meydanlara çıkan silahsız Azərbaycan halkına tecavüz etdi; yüzlerle insan katl olundu ve yaralandı. Sovyetler Birliği rehberliyinin emri ile Bakıya ve respublikanın bölgelerine büyük bir ordu – resmi rakamlara göre 35 bin, araştırmalara göre ise 60 bin harbçi getirildi. Bu orduya çoksaylı ermeni subayı, askeri ve hatta askeri okul öğrencisi dahil edilmişdi. O gece sovyet tankları, zırhlı transportyorları (savaş makinaları) Bakı sokaklarında ve etraf kasabalarda karşılarına çıkan her şeyi ezip dağıtır, harbçiler eli silahsız insanlara, sivil vatandaşlara amansızca ateş edirdiler. Kişiler yalnız sokaklarda değil, otobüslerde giderken, hatta öz evlerinde otururken bile kurşuna tuş gelirdiler. Yaralılar için gelen ambulanslara ve sıhhı yardım işçilerine de ateş edilirdi.
Halkı susturmak, milli-azadlık hareketini boğmak ve çökmekte olan komünist rejimi korumak amacıyla Sovyetler Birliği güç bakanlıklarının hazırlayıb gerçekleştirdiyi “Darbe” adlı operasyonda hüsusi tayinatlı bölmeler əsas rol oynadılar. Sovyetler Birliği prezidenti M.Gorbaçov yanvarın 19-da yanvarın 20-den itibaren Bakıda fövkalade veziyyet ilan edilmesi hakkında ferman imzaladı. Ama bu fermanın halka duyurulmsının karşısı alındı. Devlet Tehlükesizliyi Komitesinin hüsusi tayinatlı “Alfa” grupu yanvarın 19-u akşam saatlarında Azerbaycan televizyonu enerji blokunu partlatdı, bununla da televizyon yayımları dayandı (o zamanlar yalnız bir tv kanalı vardı). Qazetelerin neşri yasaklandı. Azərbaycan dünyadan tecrit edildi. Ve o müthiş gece askeri hisseler şehere girdi ve fövkalade veziyyet ilan edilmesinden habersiz olan silahsız, sakin ahaliye ateş açdı. Bakıda fövkalade veziyyet ilan edilmesi hakkında ferman yalnız yanvarın 20 sabah saat 7-de radyo vasitesile halka duyuruldu. Ama bu zaman artık 100-den fazla kişi katl edilmişdi.
20 yanvar hadiseleri zamanı Bakıda ve Azerbaycanın bölgelerinde hiç bir suçu olmayan 147 kişi görünmemiş vehşilik ve gaddarlıkla öldürüldü, 700-den fazla kişi yaralandı ve 800-den fazla kişi ise kanunsuz olarak tutuklandı. Katl olunanlar arasında beş milletin temsilcileri, iyirmiden artık kadın, çocuk, ihtiyar ve sakat kişiler vardı. Moskova ise bu insanları “milletçi ekstremistler” adı ile mahv etdi.
Kanlı 20 Yanvar hadisesi sovyet rejiminin sakin ahaliye karşı türetdiyi en vahşi katliam idi. İşte, eli günahsız ınsanların al kanına bulaşmış, sonralar Nobel Sulh ödülü (?!) almış Sovyetler Birliği prezidenti M.Gorbaçov başda olmakla totalitar sovyet imperiyasının cinayetkar mahiyyeti, rezil yüzü bu idi... Ve aslında bu olay hala çar Rusyası tarafından başlatılmış, bolşevik ve komünistler tarafından devam etdirilmiş genel olarak Türklere karşı yürütülen etnik temizleme ve soykırım siyasetinin bir halkası idi.
20 Yanvar katliamı Azerbaycan halkına karşı türedilmiş dehşetli cinayetdir ve onu türedenler hala öz cezalarını almamışlar. Bu cinayetde çoksaylı milletlerarası hukuk normalarının maddeleri bozulmuş ve hala da bu tecavüz insanlığa karşı cinayet kimi uluslararası hukuk bakımından değerini almamışdır.
20 Yanvar Azerbaycan halkının hüzün ve matem günüdür, ama hem de şeref günüdür. Çünki bu gün halkımızın kahraman evlatları şehitlik zirvesine yücelerek, Azerbaycanın istiklaliyet yolunda mübarize azmini tasdiklediler.
...Bakının en yüce yerlerinden birinde her bir Azerbaycanlı için mukaddes and yerine çevrilmiş Şehitler Hiyabanı var. Burada Kanlı Yanvar kurbanlarının ve Ermenistanın askeri tecavüzüne karşı savaşda şehit olanların mezarları var. Bütün yıl boyu, özellikle de 20 yanvarda binlerle kişi bu Hiyabanı ziyaret edir, Vatanın özgürlüyü ve bağımsızlığı yolunda canlarından geçmiş Azerbaycan oğul ve kızlarının değerli hatırasını saygıyla yad edir.
Bakının “20 Yanvar” adlanan sahasında da bu kanlı olay şehitlerinin hatırasına azametli abide ucaldılmış, Hatıra kompleksi yaradılmışdır. Azerbaycan azadlık uğruna şehit olan evlatlarını hiç zaman unutmayacak. Çünki Vatan ve toprak şehitleri ile yücelir.
...Ünlü şairimiz Memmed Aslan 20 Yanvar faciası ile bağlı “Ağla, karanfilim, ağla” isimli şiir yazmışdı:
Sinələr güllə-güllə,
Qan axır, dönür gülə.
Qərənfillər ağlayır,
Düşmənə gülə-gülə.
Ağla, qərənfil, ağla!
Qərənfil - şəhid qanı,
Ağla, qərənfil, ağla!
Ağla, inlət meydanı,
Ağla, qərənfil, ağla!
Küçük bir parçasını yazdığım bu şiir, o müthiş yanvar günlərində meşhur kırmızı Abşeron karanfilinin sevgi ve mutluluk remzi olmakdan matem, hüzün remzine çevrilişini yansıtırdı. Şehitlerin kanına boyanmış sokaklara ve son menzile yola salınan şehit cenazelerinin üzerine al-kırmızı karanfiller dökülmüştü. Şehit kanı ve karanfil ayni rengte idi...
Ama halkımız o matem, hüzün dolu günləri hem de onurla hatırlayır. Ve inanıram ki, Azerbaycanın Mübariz, Farid, Ramil kimi igid oğulları kırmızı karanfili yeniden sevgi remzine çevirecekler. Ağlama, karanfilim, ağlama...
~