~~ Müslüm Magomayevin ölmez hatırasına
Ben müzisyen değilim, hiç müzik eğitimim de yoktur. Bu nedenle yazdıklarım profesyonel araştırmadan uzak olabilir. Ama bir konuda tam eminim: kendimi idrak ettiğim zamandan muhteşem, ender bir sesin sihrindeyim. Öyle bir sesin ki, onu bir kez duyup hayran olmamak mümkün değil. Öyle bir sesin ki, her dinlediğinde ilk defada olduğu gibi tüm ruhuna, varlığına hakim kesilir. Ve bu ses kaç yıllardır, İlahi nuru gibi benim manevi dünyamı aydınlatıyor, ruhumu besler, ona kuvvet verir. Bu, çağdaş estradamızın efsanesi Müslüm Magomayevin sesidir.
Müslüm Magomayev - XX yüzyılda dünyanın en muhteşem, en güçlü ses sahiplerinden biri, milyonlarca insanın efsanevi Orfeye beraber tuttuğu şarkıcı. Kendisini bütünüyle sanata adamış, sadece sesi, müziği ile değil, tüm ruhu ile sanatçı olan parlak istidat. Sanat kahkaşanına büyük harflerle yazılmış gerçek YILDIZ! Sovyetler Birliği'nde en ünlü, en popüler ve en sevilen İNSAN. İfa ettiği şarkılarla, besteleri ile henüz sağlığında klasiğe çevrilmiş MÜZİSYEN...
Tanrı ondan hiçbir şeyi esirgememişti. Yetenekli olduğu kadar da sade, ince ve temiz kalpli, kibar bir kişilikti. Yüce boyu, etkili sıfat çizgileri, sadece ona özgü olan ifa tarzı ile sahnede muhteşem görünümü vardı. Ama bunların içerisinde iki özellik Müslüm Magomayevi daha da ayırır ve yüceltiyordu: kendisine, sanatına karşı aşırı titizliği ve "yıldız hastalığı"na tutulmaması ...
...17 ağustos 1942 yılında Bakü'de, Azerbaycan klasik müziğinin kurucularından biri, "Şah İsmail", "Nergis" gibi operaların bestecisi, dirijor Müslüm Magomayevin (1885-1937) ailesinde bir çocuk - ilk torun dünyaya geldi. Ona dedesinin adını verdiler ve bebek ünlü dedesi ile tam adaş oldu: Müslüm Magomayev.
Müslim'ün babası Muhammed (oğlunun yüzünü görmeden II dünya savaşında, zafere 9 gün kala hayatını kaybetti; sonraları Müslüm babasının mezarını Polonya'da bulacaktır) tiyatro ressamı, annesi Ayşe güzel sese sahip tiyatro oyuncusu olmuştur. Ve Müslüm dedesinin, baba ve annesinin yeteneklerini miras almıştır: salt müzik duyumu, besteçilik ve piyano ifaçılığı, güçlü ve eşsiz ses (bariton), yüksek artististlik ve ressamlık yeteneği ... Sonraları Müslüm Bey yazıyordu ki, ses ona annesinden, müzik duyumu ise Magomayevlerden geçmiştir.
Müslüm müzik ile tanışlığa 3 yaşında, dedesinin pianosu ile başladı ve ilk müzik eserini 5 yaşında yazdı-ömrü boyunca unutmadığı bu melodiler temelinde o, sonraları "Bülbül çağı" adlı şarkısını besteledi. Ama İlahi, dedesinin yolunun takipçisi olarak yetiştirilen bu çocuğa başka bir kader yazmıştı: ona muhteşem ses vermişti. Müzik okulunda eğitim aldığı yıllarda - 8 yaşındayken öğretmenleri onun benzeri olmayan sese sahip olduğunun farkına vardılar. Ve Müslüme vokal dersleri vermek için konservatuarın en tecrübeli pedagogunu ayırdılar. Bundan sonra onun hayatında bazı üstatları oldu: Karuzo, Titto Ruffo, Cili, Battistini ve b. büyük İtalyan vokalçılarının dedesinden kalma plaklarını döne döne dinledi ve gıyabi olarak onlardan vokalın sırlarını öğrendi. Artık 14 yaşına Müslim'ün sesi formalaşmışdı, ama o, öğretmenlerinin ve aile üyelerinin yanı sıra okumaktan utanıyordu, sadece sınıf arkadaşlarının yanında ifa etmekten çekinmiyordu. Müslim'ün sahnede ilk çıkışı da işte bu zamanlarda olmuştu. O, Bakü Konservatuarı sahnesinde saf, gür sesle büyük besteci G.Garayevin "Hazar petrolcüleri hakkında şarkı"sını ifa etmişti. Bundan sonra Müslüm sürekli olarak Bakü'deki Denizciler kulübünde şarkı söylüyordu, artık o, şarkı okumadan bir gün bile yaşayamaz olmuşdu.
Müslüm Bey'e ilk ün 19 yaşındayken - öğrencilerin ve gençlerin Helsinki'de (Finlyandiya) yapılan YIII Dünya festivalinde katılımından sonra geldi. Büyük popülerlik ona birden geldi ve ömrünün sonuna kadar da (hatta bugün bile!) hiç azalmadı. 1963 yılında Moskova'da yapılan Azerbaycan kültürü ve sanatı ongünlüyü ise şarkıcının hayatında ve sanatında dönüm yarattı. Ongünlükdə başarılı çıkışından sonra Sovyetlerin en büyük telgraf ajansı olan SİTA-nın yaydığı bilgi tüm gazetelerde yayınlanmıştı: "Neredeyse, en büyük, ender başarı Müslüm Magomayeve nasip oldu. Onun muhteşem vokal olanakları, parlak ifa tekniği demeye esas verir ki, operaya oldukça yetenekli genç sanatçı gelmiştir". Bundan sonra genç Müslüm Moskova'nın her şarkıcıya nasip olmayan büyük konser salonlarında solo konserler verdi... Onun ifasındakı yüksek virtüozluk, parlak mizaç ve duygusallık dinleyicilerin kalbini bir anda fethediyordu. Daha sonraları M.Magomayev dünyanın bir çok ünlü konser salonlarında şarkı söyledi. Bunlardan en akılda kalanı ise genç Müslim'ün sesiyle fethettiği "Olimpiyat" tiyatrosunun (Fransa) sahnesi oldu. Talepkar Fransızlar sürekli alkışlarla genç ifaçını sahneden bırakmıyorlardı ...
Çok geçmedi ki, M.Magomayev Kannda (Fransa) yapılan Uluslararası plak ve müzik yayını festivalinde fantastik sayıda - dört milyondan fazla plağı satıldığı için "Altın disk" ödülünü aldı. İkinci kez "Altın disk" ödülü ise şarkıcıya 1970 yılının başlarında sunuldu.
M.Magomayev 1964-65 yıllarında Milan'ın (İtalya) ünlü "La Skala" tiyatrosunda staj geçmeye gönderilir ve burada o, mayestro Ç.Barra ve E.Pyassa gibi üstatlardan ders alır. Stajgeçme sürecinde Müslüm Bey "Seviliya berberi" operasında (best. C. Rossini) Fiqaronun ve "Toska" operasında (best. C.Puççini) Skarpianın partilerini başarıyla hazırlar. Birikimini bitirdikten sonra Moskova "Bolşoy Tiyatro"suna davet edilen Magomayev öneriyi reddediyor ve Azerbaycan'a dönüyor. Burada o, Azerbaycan Devlet Konservatuarı'nda eğitimini başa vurur.
Genellikle, M.Magomayevin güzel ses tembri ve geniş diapazonu ona tüm janrlarda ifa etmek imkanı veriyordu: çok rahat yüksek basa geçen yumuşak baritonun sayesinde o, bas-bariton ("Yevgeni Onegin"de Qreminin aryası, Rus halk şarkısı "Piter boyunca" vd.) ve tenor ("Sorrentoya dön", "Qranada" vb. napolitan şarkılarında) sesle de çok başarıyla okuyordu.
M.Magomayev klasik operalardan aryaları çok ustalıkla ifa ediyordu. O, Aslan Şah (M.Magomayev, "Şah İsmail"), Hasan Han (Ü.Hacıbeyli, "Köroğlu"), Mefistofel (Ş.Guno, "Faust"), Riqoletto (C.Verdi, "Rigoletto"), Y. Onegin (P.Çaykovski, "Yevgeni Onegin") ve d. partilerin vazgeçilmez ifacısı idi. M.Magomayev birkaç yıl operada çalıştı - Sovyetler Birliği'nin tüm opera tiyatrolarında gösterilerde oynadı. Fakat opera gösterileri onun yaratıcılık olanaklarını tam onaylaması için dar idi. Sonraları Müslüm Bey müsahibelerinden birinde diyordu ki, operada partinin ifası uzağı 40 dakika sürer, gösteri bitiyor, ben ise okumaya adeta taze başlamak istiyorum. Bu nedenle solo konserler okumayı daha çok seviyorum. Elbette, estradakı baş döndürücü başarıları da onun opera kariyerinden uzaklaşmasına etkisini göstermemiş olamazdı. O, estradanı seçti ve ona yeni ritim, yeni üslup getirdi. İşte M.Magomayev batı estradasının en popüler şarkılarını İtalyan, Fransızca ve İngilizce söyleyerek Sovyet dinleyicilerine ulaştırdı. Ama Müslüm Bey ömrünün sonuna kadar klasik müziğe olan sevgisini sakladı ve konserlerinde hep klasik eserler de ifa etti.
M.Magomayev bazi Uluslararası yarışmaların galibi olmuştur. İlk büyük başarıyı o, Sopotta (Polonya, 1969) yapılan IX Uluslararası estrada şarkısı festivalinde kazanmıştı. Yarışma şartlarına göre bir şarkıcı sadece bir ödül alabilirdi. Ama Müslüm Bey'in ifaları öyle muhteşem oldu ki, jüri geleneği bozarak onu iki kez birinci ödüle layık gördü.
M.Magomayev sadece eşsiz şarkıcı, yetenekli besteci değildi, o, hem de mahir piyanist idi. Çoğu zaman konserlerde kendine ve eşi T.Sinyavskayaya ustalıkla eşlik ediyordu.
M.Magomayev Sovyetler tarihinde "SSCB halk sanatçısı" şerefli ünvanını en genç yaşında (31) almış sanatçı idi. Sonraları o, birçok ödül, nişan ve madalyalar alacaktı (Halklar Dostluğu, Şeref, İstiklal nişanları, Büyük Petro adına Milli ödül (Rusya) vb.) ...
Müslüm Bey sanat zirvesinin en yüce noktasına yükselmişti. Onun istitadı çoktaraflı idi: o, şarkılar besteler, tiyatro oyunlarına ve sinema filmlere musigi yazıyor, tablolar yaratıyor, radyo ve televizyon yayınları hazırlar ve götürüyor, kitap yazıyordu. M.Magomayevin M.Lansa, M.Kallas, C.di Stefano, E.Presli, F.Sinatra, P.Domingo, L.Minelli ve b. görkemli şarkıcılar hakkında hazırladığı radyo ve televizyon yayınları dinleyicilerin beğenisini kazanmıştı. Onun yirminci yüzyılın büyük tenoru Mario Lansaya olan sempatisi ise hem de vokalçı hakkında yayınladığı kitapta yer bulmuştu.
M.Magomayevin ifasında her şarkı bir hadise olarak kabul ediliyordu. Azerbaycan, Rus ve Avrupa bestecilerinin eserleri, Napolitan şarkıları onun ifasında şahesere çevriliyordu: okuduğu "Sensiz", "Sevgili canan" (best. Ü.Hacıbeyli), "Melodi", "Umut" (best. A.Pahmutova), "Buhenvald harayı "(best. V.Muradeli), Napolitan şarkıları ve s. on yıllardır, hit olarak kalmaktadır. Kendi besteleri mühteşemliyi ile seçiliyordu. Onun bestecisi ve ifacısı olduğu "Azerbaycan", "Mavi sonsuzluk", "Elegiya", "Odlar yurdu" ve d. şarkılar klasik esere çevrilmişlerdir. Müslüm Bey son şarkısı olan "Elveda, Bakü"yü yazarken belki de onun veda şarkısı olacağını hiç düşünmemişti ...
M.Magomayev filmlere çekilme tekliflerini kabul etmiyordu. Bununla birlikte, ikiseriyalı "Nizami" filminde dahi şairin rolünden vazgeçmedi ve mükemmel bir oyunculuk sergiledi. Müslim Bey'in kendisi haqqıında ise birkaç müzikal film çekilmiştir ("Yeni görüşleredek, Müslüm", "Okur Müslüm Magomayev", "Müslüm Magomayev. Kar üzerinde kalp" vb.).
Müslüm Magomayevin ölümü onu sevenler için büyük ve ağır bir kayıp oldu. 2008 yılının Ekim ayında binlerce Azerbaycanlı onu sürekli alkışlarla, gözyaşları ve çiçek yağmuru ile son menzile uğurladı. Şimdi Bakü'deki birinci Fahri Hiyabanda yan yana mezarlarda iki ünlü Müslüm Magomayev - baba ve torun uyumaktadır ...
M.Magomayevin yaratıcılığı dünya sanatı hazinesine girmiştir. Onun sesi her zaman dinleyicilere yüksek manevi gıda vermektedir. Müslüm Bey bedensel olarak aramızda olmasa da, sanat kahkaşanında bir yıldız ebedi parlayacaktır: Müslüm Magomayev YILDIZI. Tıpkı astronomların onun onuruna adlandırdıkları "4980 Magomayev" (kod 1974 SPI) gezegeni gibi ...
M.Magomayevin şarkılarını dinlemek için www.magomaev.info sitesine baş vurmak olur. Site-nin İngilizce versiyonu da var (Rus versiyonu daha zengindir).