Bizim gençliğimizde cep telefonu yoktu. Mektup vardı, kart vardı.
Ya mekânlarda ya okullarda buluşurduk. Şehirler arası görüşme tatilden tatile, izinden izine olurdu.
Öyleki; Birisini görmek için 600-700km gitmeyi göze alınırdı.Akşam otobüsüne biner, gittiğiniz şehrin en işlek caddelerinde dolaşırsınız. Belki O'nu görürüm ümidiyle...O'nun sizin varlığınızdan bile haberi olmazsa bile. Şansınız varsa görürsünüz. Yoksa , aç susuz yüreğiniz yanık, sanki görmüş görüşmüş gibi anlamsız bir sevinçle akşam otobüsüyle geri dönersiniz.
Niyemi? Onu da siz düşünün. ..
Şimdi herkesin elinde cep telefonu var. İnsanlar robot olmuş. Yazdıklarında duygu yoktur.
İsteseniz de kart yazamazsınız. Çünkü Kartın nasıl yazılacağını bilmezsiniz. Kime nasıl kart alınır seçmeyi bilemezsiniz. Anaya, babaya, kardeşe, arkadaşa , yara hep farlı kartlar alınır. Anlamlı duygulu ve sıcacık kartlar ...Gerci şimdi kartta yok.
Şimdi cep telefonu var. Ketçap pardon watsap var...Slm, mrb.gibi birçoğunu anlamadığım kelimelerle haberleşiyor gencler. Tabi güzel Türkçemizi katlederek.
Biliyor musunuz? Bazı arkadaşlarımla hiç telefonda konuşmadım. Telefonda seslerini tanıyabilir miyim diye düşünüyorum. Elbette bazılarını tanırım. Telefonla hiç konuşmadığım arkadaşları bir gün arayacağım.
Niye yazdım bunu? Onu da siz düşünün.
Bırakın ihmali birbirinizi arayın.
Hemen arayın.
Cesaretinizi toplayın.
Bu defa siz önce davranın,
Cesur olun.
Telefonu Yüzünüze kapatsa bile.
En azından nasıl “Alooo” dendigini öğrenmiş olursunuz.
Bak bu gün iki değerli kardeşimiz göç etti.
Keşke dememek için birbirinizi arayın...