Bizim kuşak ilk mektepten lise son sınıfa kadar çok farklı dersler gördük.
Mesela,Türkçe dersimiz vardı.Turkceyi geçemeyenler bütün dersleri on da olsa sınıfta kalırlardı. Türkçenin yanında dilbilgisi, kompozisyon dersleri.
Sağlık bilgisi,vatandaşlık bilgisi,kânun bilgisi,hitabet,kozmografya.ve daha bir çok ders vardı. Milli Eğitimi yönetenlerin bile okumadıkları dersler.
Ilk mektepte birde okuma dersi kitabı vardı.
Şiirler ve hikayelerle okumayı ve ülkesini milletini sevdiren parçalar.
Sakin kesme diye bir şiir vardı.Agaçaların korunması ile ilgili. Okurken ağlardık.
Hiç unutmadığım hatırımda kalan birde KURTLA KÖPEK HIKAYESI.
Kurtla köpek bir yerde karşılaşırlar. Köpek besili. Tüyleri yıkanmış taranmış, boynunda süslü bir tasma.
Kurt zayıf çelimsiz,açlıktan karnı sırtına yapışmış, tüyleri bakımsız..
Köpeği şöyle bir süzdükten sonra,
- köpek kardeş, sen hantal beceriksiz ve hızlı değilsin. Nasıl böyle besili ve bakımlısın.
Ben senden cevigim hizliyim Avladigim hayvani yerim. Ben böyle iken sen nasıl böyle besilisin diye sorar.
Kopek;
Kurt kardeş benim bir sahibim var.ben ona hizmet ederim koyunlarını ineklerini korurum. Sahibinde beni böyle besler. Yal çanağım hep dolu olur. Bazan da yıkayıp tararlar. Senin de bir sahibin olursa sende kısa sürede benim gibi olursun der.
Kurt:
İyi imiş der. Peki o boynundaki sey nedir ?
Köpek:
Ha der köpek, ona tasma derler. Sahibim gece yatmadan evvel kapının önündeki zinciri bu tasmaya takar, bende sabaha kadar onun evini beklerim der.
Kurt gülerek: Herşey pek güzel. Ancak ben dağda bayırda yarı aç yarı yok gezerim, gerekirse acimdan ölürüm ancak o tasmayı boynuma taktirmam.
Bu parçayı okur birde.o küçücük beynimizle ana fikir çıkarırdık..
Şimdi Türkçenin sıkıntılı günleri.
Körebe vuruşla ilgili devlet büyüklerinin tabirlerine bakın. Türkçe karşılığı olan kelimeleri neden kullanmazlar anlamıyorum.
Eğitim böyle birşey...
Her ülkeye has,ait bir eğitim.