Deve ile eşek bir çiftlikte yaşıyorlar. Çiftliği idare eden kahya zalim mi zalim birisi. Çiftliğin en ağır işlerini deve ile eşeğe yaptırıyor. Deve ile eşek canlarından beziyorlar. Sonunda bakıyorlar ki bu gidişin sonu yok. Kaçalım diyorlar Ve bir gece yarısı çiftlikten kaçıp uzaklaşıyorlar. ... Sabaha kadar durmadan yürüyorlar. Ortalık aydınlanınca kuşlar ötmeğe başlıyor.
Bakıyorlar etraf yemyeşil. Çiftlikten uzakta korunaklı bir yerde duruyorlar. Keyifli keyifli otları yayılıyorlar. Derede akan buz gibi tertemiz suyu içip yatıyorlar. Artık yük taşımıyorlar tek dertleri yemek içmek ve yatmak..Günleri böyle geçiyor. Semiriyorlar keyifleri iyice yerine geliyor..
Eşek çok mutlu bu mutluluğunu şarkı söyleyerek taçlandırmak istiyor. Deveye dönüp: Deve kardeş benim canım türkü söylemek istiyor. Deve telaşlanıyor: Aman ha.. eşek kardeş sesini çiftlikten duyarlar gelip bizi yakalarlar. Ben o zalim kahyaya bir gün bile dayanamam diyor. Eşek deveyi dinlemiyor ve başlıyor anırmaya..Tabi bu sesi duyan kahya geliyor ikisini de yakalıyor..Boyunlarına ipi geçiriyor çiftliğe doğru yol alıyorlar. Bu sırada eşeğin ayağı bir taşa takılıyor ve sakatlanıyor.
Kahya eşeği devenin sırtına sarıyor ve hareket ediyorlar..Deve başlarına bu işi getiren eşeğe çok kızıyor.şimdi birde sırtında taşımasını hazmedemiyor.Kafasını kaldırıp sırtındaki eşeğe..: Eşek kardeş benim canım oynamak istiyor diyor..Eşek basıyor feryadı.Ne oynaması; altımız uçurum yapma deve kardeş diyor. Deve eşeği dinlemiyor ve oynuyor.Tabii eşek uçurumdan aşağı düşüyor ve parçalanıyor.
Denilir ki bu hikaye zaman zaman savaş zamanında parola olarak kullanılmış.. Türk Milletinin sabrını kimse ama hiçbir aklı evvel sınamasın.Sabrını ölçmeğe kalkmasın..Vallahi develer oynarsa üstündeki eşeklerin hali nice olur siz düşünün.