Bir ömür, kocaman bir ömür geçti... Yokluk ,yoksulluk.ve hayallerle dolu bir ömür. Dedem Durmuş Efendi Balkan Savaşlarında önemli görevler yapmıştı ve Çanakkale en kanlı savaşlarının yapıldığı Anafartalar’da vatanı için şehit olmuş.
Şehit torunu olmanın gururuyla ayağımdaki yırtık soğukkuyu lastiklerle köyde dolaştığımı hatırlıyorum.
Başkalarının çocukları bir şeher ekmeğini ısırırken biz bir dilime talim etmeye isyan ediyorduk. Helvanın lüks kahvenin ulaşılmaz olduğu dönemler. Hey gidi günler hey!.. 9 Baş horanta aynı kaba nasıl kaşık sallayabilir misiniz?
İşte o günlerin alışkanlığı yemeği hep hızlı yerim. Sonra Babam fakir ve gururluydu… Babamın yürüyüşü dikti; kendisi dikti…Sözlerini inanarak konuşurdu sözlerine de dikti.. Onun ufku genişti ve bizleri okuttu. Sonra çileli bir mücadeleler sürdü gitti...
Bu gün basit bir sağ-sol kavgası gibi gösterilmeye çalışılan şanlı bir mücadele içinde yaşıyorduk. Eğer o günlerde devrim dediklerini gerçekleştirselerdi Türkiye Rusya’nın işgali altında olacaktı. O günlerde komünizm propagandası yapanların hemen hemen hepsi yabancıydı.. Ermeni asıllılar, Polonya asıllı Yahudiler ve daha neler neler vardı. Şimdi hala onları bayraklaştırıp Mustafa Kemalin askerleriyiz diye bağıranları hayretle takip etmeye çalışıyorum.
Türk Milliyetçileri büyük bir mücadele verdiler. O günkü ruh Çanakkale ruhuydu.. Bu günse o günlerde kafalarını uzatıp vurun ya kafirler vurunda şehit olayım diyen çıfıtların, korkakların günü. Peki o günlerin yiğitleri Türk Milliyetçileri ne oldu? Hepsi esrarengiz bir el tarafından alınıp çırılçıplak soyulup bir köşeye atıldılar. Bunun adına da siyaset dediler .Böyle soysuz böyle ahlaksız arsız yüzsüz siyaset olur mu?.
Şimdi isyan ediyorum ..Beddua ediyorum. Allah bilmezlere, vefasız imansızlara yanınızda dolaştırdıklarınız kimlerdir? Dört dönmeyi devşirmeyi yanınıza alarak mücadelenin kazanımlarını bunlara peşkeş çekmek alçaklık değil mi? Ömürlerini vatanlarından uzakta geçiren çilekeş ülkücüler nerede? Nereniz Türk; nereniz Müslüman bir türlü anlayamadım…Ne olduğunuzu biliyorum ama yutkunuyorum…Sizler de benim sizi bildiğimi biliyorsunuz. Ama artık yazmamız lazım. Gelecekle ilgili fert olarak bir hesabım yok. Bu güne kadar suskunluğumuz edebimizdendir. Türk seciye ve ahlakından seciyeden olmadığınız için Türk Ahlakını da bilmezsiniz.
12 Eylülde evi yuvası dağılan, açlığa mahkum olan ve hiç sesini çıkarmayan ülkücüler nerede? Hiçbir dönemde elini bırak taşın altına koymayı; bizimle yan yana gelmekten kaçınanlar şimdi dizlerinizin dibinde. Onlar efendi…Oğuz çocukları köle öyle mi? Soy olarak Oğuz soyu yok ediliyor. Kalkıp bakın Türk Milliyetçisiyim diyen partinin içerisinde kaç oğuz soylu var. Allah korkusu taşımayan harekette hiç emeği olmayanları oralara taşıyan zihniyet Allah’ın gazabından kurtulamayacaktır. Cehennemde zebanilerin bile onlarla meşgul olmaktan utanacaklarına inanıyorum. Biliyor musunuz her taraftan beddua yağıyor. Sense sensiz saltanat süremeyeceklerin oyuncağı olmuş ve hala ben olmazsam bu hareket biter diyorsun.
Ya puslu havada av peşinde koşanlara ne demeli. Sizlerin görevi ayırmak değil birleştirmek olmalıdır. Sevgi sabır hoşgörü güven ve paylaşımı bilmelisiniz. Dr.Bahattin Ergezer