1944. yılında Basarabiya Sovyet Birliğine girer. Ve Gagauzların zor günleri devam eder. Türklerle bağlar yeniden kopar. 1946-47 yıllarında yapılan açlık Gagauzların 40 % alır. Aynı yılarda sürgünler başlar. Ve onların gözüyle “zengin” sayılan Gagauzların büyük bir kısmı Sibire ve iklimi sert olan başka yerlere sürülür. Ve bunca işlere rağmen Aynı zamanda Lenin, Stalin Gagauzlara sevdirilir.
Bu yıllarda Rusyadan çeşitli sahalarda uzmanlar gönderilir, ve Gagauz Türkçesinin yerini Rus dili almaya başlar. Gagauz dili ise bu aralar bir sessizlik durumu yaşar.
1950. yıllar. Gagauz Türkçesi, ilk defa 1900-cü yıllarda Rus albayı tarafından toplanılan folklor metinleri üzerinden araştırma kaynağı oluyor. Böylelikle Gagauzlar, onların dili Sovyet Türkolojisinde araştırılmaya açılıyor.
1957. Rusya türkologu L. Pokrovskaya ve Gagauz şairi ve bilgini Dionis Tanasoolunun girişimeleri sonucunda Gagauzlara kırıl harfları temelinde özel yazı verilimekle ilk Gagauzca kitaplar basılmaya başlar, yazar ve şairler ortaya çıkar.
1959-60 yıllarda Gagauzların yaşadıkları bölgelere eğitim dili Gagauzca olsun diye karar verilir, lakin bu kararın ömrü çok az sürer, 1961 de Gagauzca eğitim yasak edildi ve bununla beraber, Gagauzca’yı ders olarak da müfredattan kaldırdılar. Okullar 1961de yeniden Rus diline çevirildi.
Bu dönemde Gagauzların bilincine verilen darbelere deyinmemek elde değil. Kreşlerde, okularda gagauz dili yasak ediliyor, ve herşey rus dilinde oluyor. Ve bu elbetki gagauzların bilincinde etkisini brakıyor ve gagauzların çoğu kendi gagauzluğundan utanımaya başlıyor. Elbetki, veliler kendi çocukları ile Gagauz dilinide değil de rus dilinde konuşmayı başlar. Neyse ki, bu durum ancak Gagauziyada olan 3 şehiri etkiliyor.
1986-87 yıllarda okullarda gagauz dili ders olarak verilmeye başlar. Ve 1995 yılında gagauz türkçesi latin yazısına geçer. Uzun süre Gagauz dili ancak sokakta kullanılan bir dil olduğu için, eksikleri çok. Ve çağın getirdiği terimlerin olmadığı için dilde pek çok yabancı, daha çok rusça kelime ve terimler kullanılmaktadır.
1994 yıllar. Moldovanın içinde GAGAUZ YERİ özerk bölgesi dönemi.
Bu dönemde Gagauz dilinin gelişmesi için az yapılmadı 60-dan fazla şiir, öykü ve başka tür kitaplar basılmış, Türkiyenin sponsorluğu altında Yılda dört defa çocuklar için “Güneşçik”, büyükler için Sabaa yıldızı” dergisi, ara-sra “Ana sözü” gazetesi çıkmaktadır.
Bu gün Okullarda Gagauz dili ve Edebiyatı dersi haftada 3 defa veriliyor. Lakin eksiklerimiz yok değil.
Gagauz dili, bölgede resmi dil olmasına rağmen hala Gagauziya önderci düzeyleri kendi toplantılarını rus dilinde ilerletmektedir. Ama son zamanlar 2 toplantının Gagauzça geçmesi sevindirici bir hal olarak karşlandı. Maalesef, Gagauz köylerinde bile Kültür merkezlerinde yapılan konserler ve etkinlikler rus dilinde geçmeleri bir adet olarak kalmaktadır. Gagauz şehirlerinde asılan reklamlar, tablolar hep rus dilinde. Bu da Gagauzçanın yeterince gelişmemesinden ve daha da ziyade sovyetler sisteminin bıraktığı etkiden kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Gagauziyada doğru dil politikasının ürümesi sayesinde dil ilerler ve lazımlı seviyeye yetişeceğine inanıyorum.
Gagauz halkı için bahsederken: “bunca zorluklara, bakmayarak öztürkçeyi muhafaza etmişler” denmektedir. Evet, doğrudan da bir sıra dil ve kültürlerin bizi etkilediklerine bakmayarak dilimiz köylerimiz sayesinde korunmuştur. Ve bu maişette kullanan dilde şiirler, öyküler, roman ve pyesler yazılmaya başlamıştır. Lakin dilin üst düzeyde kullanılması, dil ve başka bilim alanlarında yazılacak makaleler artık daha gelişmiş bir dil talep etmektedir. Bunu da ancak Gagauz Yerinde kurulacak bir terminoloji kurumu hall edebilir diye düşünüyorum.
Bu görev de bize, bügünkü gençlere, düşer.
Türkiye her zaman Gagauzlara TİKA vasıtasiyla dilin gelişmesi için çeşitli projeler yapar, ve son defa da Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toluluklar Bakanlığı tarafından ve benim müdürlük ettiğim Gagauz Yeri Bilim Merkezi tarafından hazırlanmış okullar için edebiyat, kreşler için metodik kitaplar, renkli duvar alfabesi, ve başka kitaplar bastırmıştır. Hepsinin huzurunda 250 bin Gagauz Türkünün adından Türkiyenin bu hizmeti için teşekkür ederim.
Türkiyede okutulan öğrenciler için teşekkür etmek istiyorum. Bu gençlerin Türklüğümüzün açısında ufku genişlenir, hayata bakışlar değişir ve tam birer uzman ve insan olarak Vatanına hizmet etmeye hazır geliyorlar. Türkiyenin bu yardımları bizim bir olan dilimizi koruyor ve aynı zamanada dilin yayılmasına vesile oluyor.
Evet, bu dil bizim hepimizin dilidir, Türkiyenin Trakiya şivesi, Bulgaristan türklerinin dilidir. Onu bir edebi dil durumuna getirmişiz. Onda kitaplarımız çıkar, onda okullarda dili öğretiriz. O dili korumak hepimizin borcudur.