Bugün Türkiye Atatürkün bizlere ermağan ettiği 24 Kasım Ögretmenler gününü kutluyor. Bayram günü olsa da bir zaman bizimle bir sırada addımlayan, büyük Atatürk'ün her zaman için değerli olan: "Ögretmenler! Yeni nesil sizlerin eseriniz olacak "müracietini çalışmalarına program kabul eden ögretmen arkadaşlarımızın bugün aramızda olmaması çok üzücüdür. Fikrimce, bu bayram gününde onları anmakla ben en azından meslekdaş gibi vefa borcumu yerine getirmiş oluyorum.
16 Kasım, Çarşanba günü sabah-sabah ağır bir haber duydum: "Ali bey Devrim bu gece kalp krizinden vefat etmiştir. Bugün Atatürk Lisesinden Türkiyeye uğurlanacaqdı. " Haber beni yıldırım gibi çarptı. Yerimdece donup kalmıştım. Sonra çapuk Liseye yola çıkdım. Ali Devrim tarih ögretmeni idi. Sevgili eşi Hatice hanımla Aydın'dan Bakü'ye gelmişti. İlk faaliyetine Bakü Türk Anadolu Lisesinde tarih ögretmeni olarak başladı. Öğrencilere dünenimizin, bugünümüzün, sabahımızın tarihini ögretdi. Az geçmeden, müdür yardımcısı ve sonra da müdür görevinde görevini yaptı. Sakin bir adamdı Ali bey. İnsanları dikkatle dinler, onların sorunlarına çözüm ederdi. İletişim kurmayı başarıyordu. Başarılı teşkilatçı idi, az konuşar, ama çok iş görerdi. Bu düşüncelerin içinde Atatürk Lisesi'ne geldim. Ali bey 5 yıl burada müdür olarak çalışmıştı. Liseyi modern okul haline düşürmüştü.
Ekim ayının 5-de Uluslararası Öğretmenler gününde liseden ayrıldı. "Biraz da çalışırsanız, Ali bey" -deyənlərə "Biraz dinleneyim, dolaşım, ileride başka projeler var" cevabını veriyordu. Ama ömür vefa etmedi. Lisenin bahçesinde adına layık bir tören düzenlenmişti. Öğrenciler, veliler, öğretmenler gözyaşlarını tuta bilmiyorlardı. Çıkış edenlerin ardı arkası kesilmiyordu. Azerbaycan Türkiye bayraklarına sarılmış tabutunu kırmızı karanfiller sarmıştı. Hava tutkun idi. Doğa sanki itginin ağırlığını derk ederek insanlarla beraber yas tutmuştu ... .O bir Azerbaycan sevdalısı idi. Azerbaycanda da ömrünü sevenlere bağışladı. Dincele bilmedi, dolaşa bilmedi, nice projesi yarım kaldı. Ömrü gibi! ....
Ünlü şairimiz Samet Vurgun bu mısraları sanki onun hakkında yazmıştır:
Ölüm sevinmesin koy! Ömrünü vermiyor bada
El kadrini canından daha aziz bilenler
Tatlı bir hatıra gibi kalacaktır dünyada
Severek yaşayanlar, sevilerek ölenler .....”