Metin SEVER - Cem DİZDAR'ın hazırladığı ve Başak Yayınlarının 1993 yılında yayımladığı "2. CUMHURİYET TARTIŞMALARI" isimli kitabın 417-432. sayfaları arasında yer alan söyleşinden alınan dönemin Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın "Başkanlık-Cumhuriyet-Din-Demokrasi" konularındaki görüşlerini bugünlere ışık tutması amacıyla aktarıyorum:
"SORU- Başkanlık sistemi için neler söyleceksiniz.
CEVAP – Türkiye şimdilik buna hazır değil. Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesi. Bunun oluşması için siyasette serbest piyasanın oluşması lazım.
SORU– Peki son olarak konu dağılacak ama demokrasi ve İslâm hukuku noktasında birşeyler sormak istiyorum. İnsanların benimsedikleri hukuk anlayışını terketme gibi bir şansları var mı?
CEVAP-........................
Biz inanıyoruz ki Türkiye’de insanların hemen hemen tamamı gerek varlık olarak fıtratları gereği, gerekse üzerinde yaşadıkları coğrafya ve tarihi misyon gereği zaten müslümandırlar. Ancak bu özelliklerini ortaya koymaları engellenmiştir. Cebri yollarla bastırılmıştır. Eğer insanların beyinlerindeki ipotekleri kaldırırsak onlar kendiliğinden İslâmı seçeceklerdir. Çünkü özlerinde inanç vardır. Bu arada, biz inancımızı ve dinimizi başka sistemlerle mukayese etmekten hoşlanmasak da, sorunuzu cevapsız bırakmamak için demokrasi ve İslâm noktasında da özetle düşüncelerimi söyleyeyim:
Biz Türkiyelilere ve insanlığa diyoruz ki, bu konuda gerek teorik gerekse pratik referanslarımız sayılamayacak kadar çoktur. Uzun sayılacak bir süredir müslamanlar bir fetret devri yaşamışlardı. Bu nedenle müslümanlar inançlarını, düşüncülerini çağın diline uygun bir söylemle ve çağdaş bir insanın algılayabileceği bir biçimde ortaya koyamamışlardır. Buna belki de iç fetretten daha çok dış dayatmalar, tuzaklar, hileler etkili olmuştur. Burada sırf müslümanlara reva görülenleri hatırlatmak yeterlidir: İstiklal Mahkemeleri vasıtası ile kurulan dar ağaçlarında kimlerin ve hangi suçlamayla idam edildiğini nasıl izah edecekler? Tevhid-i Tedrisat kanunu nelerin önünü tıkamak, nelerin önünü açmak içindi. Harf inkılabı vasıtası ile bir ülkenin tamamının bir anda sıfır okur yazar seviyesine indirgenmesi kimlere yaramıştır?
Bir fazilet rejimi olarak takdim edilen demokrasinin ana özelliği çoğunluğu elde etmektir. Yani %51, %49’a tahakküm eder. Oysa bize göre %99’un, %1 üzerinde dahi tahaküm kurma hakkı yoktur. Bir ferdin dahi bir ülke menfaati için hakları elinden alınamaz. Bizim geçmişimiz bunun referansları ile doludur".