Yetsin Rabb’im mazlumların feryadı,
Felah bulsun yüreğimde yangınlar…
Bu çığlıklar bu figanlar,
Hiç mi duyulmaz?
Zalimlerin zulmü nereye kadar?
Hikmetinden sual olunmaz.
Hâşâ!
Lâkin bizler mücrim kullarınız.
Sabrımız sonsuz değil,
Es Sabur kadar!
Hiç böyle perişan olmamış,
Hiç bu kadar acze düşmemişti inanlar…
İmanımız tam Elhamdülillah!
İhlasımızda mı bir eksiklik var?
Yeniden güç ver bize ne olur!
Ağrı kadar, Tur kadar, Hira kadar…
Arşa yükselsin ve kabul görsün
Dudaklarımızdan dökülen dualar.
Makbul olsun eksikse de
Masumane niyazlar…
Şimdi;
Filistin’de, Arakan’da,
Keşmir’de, Türkistan'da,
Karabağ’da, Kerkük’te;
Gülmeyi unuttu bütün çocuklar...
Yetim yavruların körpe bedenleri orta yerde,
Permeperişan halde analar, bacılar…
Gözler kan akıtır sabahtan akşama,
Yürekler kan ağlar akşamdan sabaha kadar…
Ben aczimden ve utancımdan,
Yalnızca “buğz” ederim ehl-i salibe.
Bu hâl ne hâldir?
Sorarım kendime;
Bu pür melal nereye kadar?Ey Resulüm yetiş bize!
Kükresinler yeniden;
“Kürşat”lar, “Hamza”lar, “Haydar-ı Kerrar”lar…
Kesilsin küfrün kalleş nefesi,
Sussun sonsuza kadar!
30.07.2012
Köksal CENGİZ