Bu gün Müslümanların Bayramı olan Cuma namazını kılmak için evime yakın bir camiye gittim. Camilerde genelde ön sıralar boş bırakılır. Çünkü namaz kılanlar çoğu farzın kılınmasında sonra hemen çıkmak için kapıya yakın olan yerleri tercih ediyorlar. Ve hutbe sırasında arka sıralar biraz gürültülü olur. Bu sebeple bende hutbelerin farz olduğunun farkında olarak daha iyi dinlemek için ön sıralara doğru geçtim.
Hutbenin konusu ırkçılıktı. Irkçılığın dinen yasak olduğu çok geniş bir şekilde anlatılmaya başlandı. 42 yıla yakın Cuma namazına giderim ama bu ana kadar “IRKÇIKLA” ilgili hiçbir hutbe ya da vaazda duymadım. Acaba ne oldu? Yoksa Türkiye de bir ırkçılık kalkışması mı oldu? Ama olsa da duyardım diye aklımdan geçirdim. Hoca Efendi ara ara ırkçılık ara ara kavmiyetçilik kelimesini kullanarak kendine verilen konuyu Hz.Resulun Hadisi Şerifleriyle kuvvetlendirerek anlatmaya başladı. Anlattıklarının hepsi doğruydu. Hepsine yürekten katıldım. Katılmakta dini mecburiyettir.
Türkiye’mizde Irkçılık kalkışması olmadığını bildiğim için acaba TÜRK MİLLİYETÇİĞİMİ hedef alınmıştı diye düşündüm. Hedef alınması yanlıştı çünkü Türk Milliyetçiliği ırkçılığı reddeder. Acaba siyasi bir parti ve ya görüş mü hedef alındı diye düşündüm. Evet ve öyle olduğuna kanaat getirdim.
Ama, Sayın Cumhurbaşkanımız başbakanlığında Kızılcahamam düzenlediği 19 iştişari toplatışında : “Moğolistan'daki Bilge, Kağan Kültegin Anıtları'na kadar dünyanın dört bir yanındaki ata yadigârlarına TİKA aracılığıyla sahip çıktık. Karakurum'dan ta Orhun Abideleri ‘ne kadar” sahip çıktık dedi. Ve yine ,Karakurum ile Orhun Abideleri arasındaki 42 kilometrelik yolu yaptıklarını hatırlatarak, “Atalarımızı, ecdadımızı kim düşünüyor? Onların miraslarına kim sahip çıkıyor? Lafla değil icraatla bunlar olur. Biz bunun icraatını ortaya koyduk” ifadesini kullanmıştı.
Yine Başbakanımız Ahmet Davutoğlu Osmaniye’deki seçim konuşmasında “Orhun Abidelerine giden yolu asfaltladıklarını bunun için gerçek milliyetçi olduklarını” dile getirmişti.
Yine Sayın Davutoğlu yakalanan TIR lardaki silahları Suriye’deki Bayırbucak Türkmenlerine yolladığını söylemiştir.
Yine İktidar tarafından “Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı” kurulmuş ve aktif çalışma yapmaktadır.
Hükümeti yönetenler tarafından övünülerek anlatılan yukarıda örnekleri verdiğimiz faaliyetleri ne ile izah edeceğiz. Orhun Anıtları İslami eserde olmadığına göre hutbenin okunmasını emreden iktidar bununla övünmeyi neyle izah edecekler. Ve Bayırbucak Türkmenlerine övünerek verildiğini iddia ettiği silahlar hadisesini neyle izah edecekler. Kavmiyetçilik mi? Irkçılık mı? Milliyetçilik midir acaba?
Türkiye’deki camilerin tamamına yakına gönderilerek Cuma günü okunması istenen hutbenin hedefi Milliyetçi Hareket Partisidir. Çünkü Milliyetçi hareket partisi meydanlarda bu güne kadar toplayamadığı kalabalığı toplamıştır. Kamuoyu yoklamaları Milliyetçi Hareket Partisinin bir oy patlaması yapacağını işaret etmektedir. Hutbenin okunmasının emredilmesinin en büyük sebeplerinden birisi budur.
Diğer bir sebep Büyük Birlik Partisi ve Saadet Partisinin anlaşarak Saadete partisi ile Milli İttifak adı altında ortak seçime girmesi neticesinde meydanlarda hatırı sayılır kalabalık topladığı iktidar tarafından görülmektedir. Bunun için yine Türk Milliyetçiliğini savunan Büyük Birlik Partisini kötüleyerek Saadetin Milli Görüş çizgisinden zımmen Milli İttifaka oy vermeyip kendilerine oy verilmesi isteği vardır. Yani Irkçılarla aynı yönde oy kullanmayın denmektedir. Böylelikle kendilerinden Milli İttifaka oy kaymasını önlemeyi ve dahası Milli İttifakın Saadet Kanadından oy bile gelmesini hesap etmektedir.
Bir başka sebep ise Halkların Demokrasisi Partisinin % 10 barajını aşmasını önlemek ve ona gidecek oyların önüne geçmektir. Evet bu partinin yaptığı ırkçılıktır. Ama taaa 2007 den beri ırkçı ve bölücü terör örgütü lideri 40 bin kişinin katili ile neden görüşüldü? Onun istekleri uygulanmaya konmadı mı? O zaman haram değil miydi?
Asile b. El-Eska’ anlatıyor: Hz. Peygamber (a.s.m)’e “Kişinin kavmini sevmesi asabiyet/ırkçılık sayılır mı?” diye sordum. “Hayır, asabiyet/ ırkçılık, kişinin kavminin yaptığı zulmüne yardımcı olmasıdır.” diye buyurdu. (bk. Ahmed b. Hanbel, 4/107; Mecmau’z-zevaid, 6/244).
Talebesi olması şerefine nail olduğum Cennet Mekan Hocam Seyyid Ahmet Arvasi bu konuda: “Şanlı Peygamberimiz'in "Kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz", "Kavmin efendisi kavmine hizmet edendir" ve "Vatan sevgisi imandandır" tarzında ortaya koydukları yüce prensiplere bağlıyım Öte yandan, İslam'ın, yakından uzağa doğru bir fetih ruhu ile bütün beşeriyeti "tevhid bayrağı" altında bütünleştirmeye çalışan bir ilahi sistem olduğunu da asla unutmuyorum” demiştir.
Geçen Cumartesi çok sevdiğim bir hocamla sohbette ederken kıldığım camide bir partiye ait afiş ve broşür dağıtanları yapılanın yanlış olduğunu söyleyerek uyardığını bana anlatmıştı. O hocamın camide olduğunu öğrendiğim için çıkışını bekledim ve caminin merdivenlerinde aynı partinin broşürleri hocamın eline tutuşturuldu. Hocam hayasından; belki de bir olaya sebebiyet vermemek için mahcup bir edayla bana bakarak uzatılan broşürleri aldı. Broşürler bana uzatıldı. İstemediğimi söyledim. Dağıtanlar neden dedi? Yahu camiden çıktık lütfen ama deyince. Alsan ne olur, neden almıyorsun diyerek sesini yükseltince kızdım ve bırakın camilerin yakasını adam gibi ibadet edelim dedim ve çıktım.
Anladım ki bazı partiler camileri düşman gördükleri gibi bazıları kendilerini camilerin esas sahibi olarak görüyor.