Süreç Nasıl Başladı
6528 Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 14.03.2014 tarih ve 28941 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Çeşitli yönlendirme ve ileriye doğru hesaplarla düşüncesiyle çıkartılan bu kanun hükmünde kararname gereği Milli Eğitim Bakanlığı Merkez ve Taşra Teşkilatında bütün birimlerde görevden alınmalar süratle başladı.
Bu kanun hükmünde kararname gereğince Bakanlık Merkez teşkilatında istenilen kişiler hiçbir kriteri dikkate alamadan uygulandı. Bulunduğu makamda başarılı olan birçok insan bir günde uzman kadrosuyla havuza alındı… Merkez teşkilatında operasyon tamamlandıktan sonra operasyon sırası taşra teşkilatına gelmişti. Bu durumu ise 6528 Sayılı Kanun Hükmünde kararnamenin 22. Maddesini buna uygun olarak hazırlanmıştı.
Bu madde 22: de İl Millî Eğitim Müdürü, İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı, İlçe Millî Eğitim Müdürü, İl ve İlçe Millî Eğitim Şube Müdürü, Maarif Müfettişi, Okul ve Kurum Müdürü, Müdür Başyardımcısı ve Müdür Yardımcısı olarak görev yapanların hizmet sürelerine ve/veya isteğe bağlı yer değiştirmelerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
Okul ve Kurum Müdürleri, İl Millî Eğitim Müdürünün teklifi üzerine, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcıları ise Okul veya Kurum Müdürünün inhası ve İl Millî Eğitim Müdürünün teklifi üzerine Vali tarafından dört yıllığına görevlendirilir. Bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Bu fıkra kapsamındaki görevlendirmeler özlük hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak doğurmaz.” Denmiştir..
Bu kanunun hükmündeki kararname devletine hizmet etmek yıllarca iyi niyetle kendini yenilemiş ve yetiştirmiş alanlarında kendini ispatlamış yönetim kadroların tasfiyesine yasal zemin hazırlamıştır. Nisan 2014 te il milli eğitim müdürlükleri, müdür yardımcıları, ilçe müdürlerinin tamamına yakınını görevden alınmışlardır. Ve uzman kadrosuna alınarak hatta da il müdürlüğünde iş ve işlevsiz bırakılmışlardır. Ülkemizde bulunan 81 il milli eğitim müdürü, müdür yardımcısı ve 957 İlçe müdürünün tamamına yakını değişti. Alınanların yerine hiçbir tecrübesi olmayan ve yalnızca yönetme isteği olan tecrübesiz öğretmenler ve atanmıştır.
6528 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin yürütmeyi durdurma ve iptali için Ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesine açtığı dava bütün prosedürlerin tamamlanması üzerine 12 Haziran 2014 de görüşüleceği herkesçe biliniyordu. Raportörün bu kanun hükmünde kararnamenin okullarda kargaşa oluşturacağı ve yine kanun hükmünde kararname gereğince hazırlanması gereken yönetmeliğin hazırlanamadığı için yürütmenin durdurulması yönünde raporunu hazırladığı duyumları Bakanlığa sızdırıldı.
Bir sendikanın isteği doğrultusunda Bakanlığın bütün eğitim kurumlarının yöneticiliklerini ele geçirilebilecek şekilde uyduruk bir yönetmelik hazırlandı ve 10 Haziran 2014 Salı Resmi Gazete de 29026 Sayıyla yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Uyduruk bil yönetmelikle raportörün dile getirdiği olumsuz bakışı izole etmek istediler. Görevden almalar da olmadığı için Anayasa Mahkemesi Yürütmeyi durdurma isteğini mağduriyet ve dayanak yapacağı hadise olmadığı bahane ederek reddetmiştir. Ve esastan görüşmenin devamına karar verdi. Esastan inceleme davam etmektedir.
Bu yürütmeyi durdurmanın reddi sendikayı ve bakanlıkta kadrolaşmak isteyenleri çok sevindirdi. Bakanlıkla sendika iç içe çalışarak eğitim kurumları yönetici görevlendirme takvimini yayımlayarak fişleme işlerini tamamladılar. Bazı ilçelerde bulanan ve baskıya boyun eğmeyecek ve kişilik sahibi şube müdürlerini rotasyon adı altında tam da puanlamanın yapılacağı tarihte yerlerini değiştirerek onların puanlamada görev almalarının önü kesildi.
Cumhuriyet savcılıklarına yansıyanlar, basından ve sosyal medyadan öğrendiğimize göre birçok kişiyi fişlenmiş. Üç liste oluşturulmuş
1-Bir sendikanın yönetim kurulu ve aktif üyesi olanlar kesinlikle görevde kalacaklardır. Ve puanları çok yüksek olacak.
2-Sendikanın pasif üyesi ve yeni üye olanlar baraja az farkla aşmaya yarayacak puan alacaklardır.
3-Kesin elenecekler. Bu kişilerin puanı kesinlikle 75 puanın altında olacaktır.
Daha önce kimlerin ne kadar puan alacağı belirlenen listeler ilçe milli eğitim müdürlerince bütün Türkiye de birkaç ilçe hariç uygulanmaya konuldu.
Çeşitli sendikalarca Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğinin açılan yürütmeyi durdurma ve iptal davalarında yürütmeyi durdurma istemi aynı konuda birçok idari mahkeme, bölge mahkemesin kararı ve Danıştay’ın iki adet yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen dünyanın başka hiçbir ülkesinde olmayan bir karara imza atarak kendi verdikleri kararların zıttına karar vererek yürütmeyi durdurma istemini reddedilmiştir.
21 Ağustosta Türkiye büyük bir eğitim şokuyla uyandı. Sekiz binden fazla eğitim kurumu müdürünün görevi uzatılmadı. Eğitim camiası bu büyük haksızlık karşısında sarsıldı….
Eğitim Kurumlarına yapılan ilk defa ve yeniden görevlendirmelerde aynı senaryo devam etti. Yetersiz puan verilerek görevlerine son verilen okul müdürleri bu safhada da yetersiz puan verilerek dışarda bırakıldı. Bütün Türkiye de sendikanın kontrolünde planlı ve programla olarak yürütülen bu tasfiye hareket karşısında mağdurlar Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın açılan davaları sürüncemeye bırakması neticesinde idari mahkemelere yapılan işlemlerin yürütmeyi durdurma ve iptali davaları açtılar.
İstanbul ve Ankara’nın haricinde bütün illerin tamamına yakın yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bu hukuk mücadelesi çok enteresan durumları da ortaya çıkartmıştır. Mesela İstanbul ve Ankara idari mahkemelerin verdikleri yürütmeyi durdurma istemine ret kararları yine İstanbul ve Ankara da Bölge İdari Mahkemesi tarafından mağdur okul müdürü lehine bozulmaktadır.
Adana’da da bunun tam zıttı olmuştur. Adana da idari mahkemelerin verdikleri yürütmeyi durdurma kararları biz istediğimizle çalışma hakkımız var diyen idarenin bölge idare mahkemesine itirazı üzerine mağdur okul müdürünü bir kere daha mağdur ederek idari mahkemenin verdiği durdurma işlemini ortadan kaldırmıştır.
Dahası İstanbul 4.İdari Mahkemesi ile 8. İdari Mahkemesi aynı durumda iki okul müdürüne iki ayrı karar vermiştir. 4.İdari Mahkeme iki aynı davada “2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 27. Maddesinin gereğince işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğurabileceği anlaşılmıştır” denilerek yürütmeyi durdurma vermiştir. Buna rağmen aynı mahkemeler yine aynı konulu ve davacının net deliller sunmasına rağmen 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 27. Maddesinin 2.Fıkrasının gerçekleşmediği için yürütme isteğini reddetmiştir.
Türkiye de şu ana kadar konumuzla ilgili olarak yaklaşık dört yüze yakın yürütmeyi durdurma kararı ve Kayserinden 4 kesin karar verilmesine rağmen ve sokaktaki sıradan insanların dahi yapılan işin topyekûn bir tasfiye hareketi olduğunu bilmesine ve konuşmasına rağmen idari yargının az dahi olsa olumsuz karar vermesini anlamak mümkün değildir. Yargı bir bütün ve net olmalıdır. Yurdun bir tarafında verilen bir karar aynı konuda bir emsal olmalıdır. Türkiye’miz deki yargının adamın ve güçlerin, siyasi partilerin değil de Türk Milletinin oluşturduğu hukukun emrinde olduğuna inanıyoruz.
Yine Türkiye’mizin bir çok yerinde verilen yürütmeyi durdurma kararı ve Kayseri’deki dört nihai karar Bakanlığın yanlış ve hukuka uygun olmayan genelgesi; hükümete yakın duran sendikanın milli eğitim bakanlığının bütün yönetim kademelerini ele geçirme isteği, il, ilçe milli eğitim müdürlerinin olumsuz ve partizanca davranmaları nedeniyle kasıtlı olarak uygulanmamaktadır.
İdari Mahkemelerin, Bölge İdari Mahkemelerin verdiği yürütmeyi durdurma kararlarında ne diyor:
“Dava konusu işlem nedeniyle davacının görevinin değiştiği, bu değişikliklerin silsile
halinde il düzeyinde diğer görev belirlemelerini etkileyeceği dikkate alındığında, dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğurabileceği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin; uygulanması
halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 Sayılı Kanunun 27.maddesi uyarınca
teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına karar verildi” denilmiştir.
Kayseri 1. İdare Mahkemesi Esas No 2014/ 898 Karar No 2014 / 877 Karar nolu kesin kararda “öğretmen, okul aile başkanı ve okul aile başkan yardımcısı tarafından "evet” olarak cevap verilmesine karşılık yeni yöneticiler tarafından "hayır" olarak cevap verildiği dikkate alındığında dava konusu değerlendirme formunda, davacının başarısızlığına ve yetersizliğine ilişkin değerlendirmeler yapılmasına karşılık bu değerlendirmelerin dayanağı olan bilgi ve belgelerin gösterilemediği dolayısıyla da değerlendirmenin nesnel, somut ölçme ve değerlendirme kriterlerine uygun olmadığı ve bu haliyle objektiflikten uzak, soyut ve dayanaksız olduğu sonucuna varıldığından tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir” denilmiştir.
Kişiler niçin idari mahkemelere başvururlar. İdari mahkeme kararları nedir. Mahkemenin kararı sonucunda nasıl işlem yapılmalıdır. Mahkeme kararları kasıtlı olarak uygulanmazsa ne olur? Bunları inceleyelim.
Kişiler niçin idari mahkemelere başvururlar?
Yürütmeyi durdurma ve İptal ve davası, korunmasız birey karşısında daha güçlü, ayrıcalıklı ve üstün yetkilere sahip idarenin yapmış olduğu idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden biri veya birkaçı ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davaları ifade eder.
Kişiler, Devlet kurumları tarafından yapılan idari tasarrufun, iş, işlemin yanlış olduğu, kişi, toplum ve devlet düzenini bozacağı ve telafisi güç zararlar doğuracağı için karşı dava açılması demektir. Bu yolla açılan davalarda idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğu denetlenir.
Buradan da anlaşılacağı üzere görev süresi uzatılmayan eğitim kurumu müdürleri yapılan işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesini bağımsız mahkemelerin idari yargı işine bakan idari mahkemelere bedel karşılığı soruyor. Davacı : “Bana yapılan işlemi doğru bulmuyorum. Sizin tarafınızdan denetlenerek bu kararın mahkemenize açtığım dava safhasını beklemeden idarece acil uygulanması durumunda zatıma telafisi güç zararlar doğurup doğurmayacağını ve daha sonra da yapılan işlemin hukuka uygunluğunun tarafıma yazılı olarak bildirilmesini talep ediyorum doğru mudur” demek istiyor.
Devlet kurumları tarafından yapılan idari tasarrufun, iş, işlemin yanlış olduğu, kişi, toplum ve devlet düzenini bozacağı ve telafisi güç zararlar doğuracağı için karşı dava açılması demektir. Bu yolla açılan davalarda idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğu denetlenir.
Görev süresi uzatılmayan eğitim kurumu müdürleri yapılan işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesini bağımsız mahkemelerin idari yargı işine bakan idari mahkemelere bedel karşılığı soruyor. Davacı : “Bana yapılan işlemi doğru bulmuyorum. Sizin tarafınızdan denetlenerek bu kararın mahkemenize açtığım dava safhasını beklemeden idarece acil uygulanması durumunda zatıma telafisi güç zararlar doğurup doğurmayacağını ve daha sonra da yapılan işlemin hukuka uygunluğunun tarafıma yazılı olarak bildirilmesini talep ediyorum doğru mudur” demek istiyor
İdari Mahkeme Kararları Neyi İfade Eder
Kesin hüküm teşkil ederler, idarenin işlemini hukuk aleminde hiç varolmamış gibi, tesis edildiği tarihten itibaren bütün etki ve sonuçlarıyla beraber kaldırırlar. İptal edilen işlem, idarenin düzenleyici işlemlerinden ise; hakları ihlal edilenlerden sadece davacı olanları değil davacı olmayan diğer hakları ihlal edilenleri de etkiler. Ancak iptal konusu işlem bireysel işlem ise; bu durumda bu karardan sadece davacılar yararlanacaktır.
İptal edilen işlem, tesis edildiği tarihten itibaren hukuk aleminde hiç varolmamış kabul edilir. Bunu çok iyi anlamak gerekir. İptal edilen işlemi eski hale getirmekle yetkili ve görevli kamu görevlileri, iptal kararlarını, gerek kendilerine göre yorumlamaları gerek şahsi husumetler ve gerekse bilgi eksikliğinden dolayı uygulamada akla hayale gelmeyecek uygulanma/uygulanmama problemleriyle karşılaşılmasına neden olmaktadır.
Yürütme durdurma talepli idari davalarda yapılan işlem için mahkemenin nihai kararına kadar mağduriyetlerin önlenmesi için durdurulması taleplidir. Yürütme durdurmanın akabinde mahkeme sonucu beklenir.
Bir yürütmeyi durdurma kararında yaklaşık olarak verilen karar
“Olayda; davacı hakkında yapılan değerlendirme sonucunda bazı kriterler yönünden davacıya puan verilmeyerek netice itibariyle başarısız sayılmışsa da; dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre, uzman öğretmen olduğu, sicil notlarının olumlu olduğu, muhtelif seminer, takdir ve teşekkür belgelerinin bulunduğu, okulun beyaz bayrak aldığı, soruşturma ve cezasının bulunmadığı, davacının görev yaptığı kurumdaki görevlilerce yapılan değerlendirmelerin tamamının "evet" yönünde olduğu, hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacı hakkındaki değerlendirmenin gerçeğe, objektifliğe, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine uygun olmadığı sonucuna varıldığından, bu haliyle dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır
Dava konusu işlem nedeniyle davacının görevi ve görev yeri değişeceği, bu değişikliklerin silsile halinde il düzeyinde diğer görev ve görev yeri belirlemelerini etkileyeceği dikkate alındığında, dava konusu işlemin; uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğurabileceği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden. 2577 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütülmesinin durdurulmasına, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde ….…Bölge İdare Mahkemesi’ne itiraz yolu açık olmak üzere ……… tarihinde oybirliğiyle karar verildi” seklindedir.
Görüldüğü üzere yürütmeyi durdurma kararı kesin karar olmayıp; doğacak mağduriyetleri önlemek için acil karar hükmündedir.
Kesin kararda ise:
Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğin yer alan Görev Süreleri Uzatılacak Eğilim Kurumu Müdürleri Değerlendirme Formu incelendiğinde, değerlendirme kriterlerinin; olumluluk arz eden düşünce yapısı, tavır ve davranış, vasıf, karakter ve benzeri niteliklerden oluştuğu, bu kriterlerin evet ya da hayır ile doldurulacağı ve hayır denilen kriterler için puan verilmemesi öngörülmüş olup, bu durama göre, hakkında değerlendirme yapılan yönetici için puan verilmeyen kriterler bakımından, puan vermemenin dayanağının, somut bilgi ve belge ile açıklığa kavuşturularak ispatlanması gerekmektedir.
Yönetim yaklaşımı kullanır ve teşvik eder kriteri gibi) bazı kriterlere hayır denilerek puan vermemenin, davacı hakkında açılmış soruşturma olması ve verilen disiplin cezaları gibi somut gerekçelere dayanması gerektiği halde (örneğin Personel performans değerlendirmelerine ilişkin kayıtları tutar ve arşivler kriteri, personeli değerlendirme konularında objektif, tutarlı, güvenilir ve adildir kriteri gibi) hu konularda ki soruşturma ve disiplin cezası bilgisine dava dosyasında yer verilmediği, davacının müdürlük görevinde başarısızlığına veya yetersizliğine ilişkin de başka bir bilgi ve belgininde ortaya konulmadığı, öte yandan davacı hakkında değerlendirme formunda muhataplarına soruları ve (ömeğin; ilçe milli eğitim müdürü ve insan kaynaklarından sorumlu şube müdürüne -personeli değerlendirme konularında objektif, tutarlı, güvenilir ve adildir şeklinde, öğretmenlere ise -adil bir yönetim anlayışı sergiler ve kurumda çalışanların moralini yükseltir-, yine anılan yöneticilere -değişimin kaçınılmaz olduğuna inanır, kurumu değişime ayak uydurmak için tedbirler alır, uyum çalışmalarını planlar ve uygular- öğretmenlere ise -eğitimde meydana gelen yenilikleri ya da değişimleri izler, izlenimleri eğitim çalışanlarıyla paylaşır- şeklinde ki gibi) içerikleri itibariyle benzerlik taşıyan sorulara davacı ile çok yakın iş ilişkisi bulunan kıdemli öğretmen, kıdemi az öğretmen, öğretmenler kurulunca seçilen 1.öğretmen, öğretmenler kurulunca seçilen öğretmen, okul aile başkanı ve okul aile başkan yardımcısı tarafından "evet” olarak cevap verilmesine karşılık yeni yöneticiler tarafından "hayır" olarak cevap verildiği dikkate alındığında dava konusu değerlendirme formunda, davacının başarısızlığına ve yetersizliğine ilişkin değerlendirmeler yapılmasına karşılık bu değerlendirmelerin dayanağı olan bilgi ve belgelerin gösterilemediği dolayısıyla da değerlendirmenin nesnel, somut ölçme ve değerlendirme kriterlerine uygun olmadığı ve bu haliyle objektiflikten uzak, soyut ve dayanaksız olduğu sonucuna varıldığından tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde ……… Bölge idare Mahkemesi'ne itiraz yolu açık olmak üzere …………. tarihinde oybirliği/ oy çokluğu ile karar verildi.
Mahkemenin kararı sonucunda nasıl işlem yapılmalıdır.
İptal kararları geriye yürürler. İptal kararlarında, tesis edildiği tarihten itibaren kaldırılan bir işleme bağlı olarak tesis edilmiş diğer işlemlerde ortadan kalkacaktır. Zira görevden alma işleminin hukuk aleminde hiç var olmamış gibi sayılması gerekir. Aksi halde bu İYUK 28. maddesindeki sorumlulukları doğurur.
Dava açma sebebi olan Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğin yer alan Görev Süreleri Uzatılacak Eğilim Kurumu Müdürleri Değerlendirme Formunda bulunan sorulara doğru bilinçli olarak yanlış cevap verildiği; doğru cevap verilmediği, verilen hayır cevapların belgeye dayanmadığı kısaca görev süresi bilinçli olarak uzatılmadığı sebebiyle dava açıldı.
1-Acılan dava sonucunda acil olarak yapılacak iş ve işlemler hukuka uygun olmadı belirlenmiştir ve görev süresi uzatılmayan okul müdürleri için yapılan işlemin uygulanması durdurularak okul müdürünün yürüttüğü eski durumuna dönmesi ve mahkeme kesin karar verinceye kadar eski görevinde kalması demektir.
2-Mahakame konusu olan konu kesin karara bağlanınca kesin karar hükmünce hareket edilir.
3-Kesinlikle yürütmenin durdurulması kararından sonra yeni bir değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Çünkü zaten idari yargı yapılan puanlamayı hatalı bularak durdurmuştur.
4-Dava konusu olmuş bir konu hakkında mahkeme yapılan işlemi doğru onaylarsa zaten yürütülen işlem uygulanacağından hukuki hiçbir problem yoktur. İlgili kişi yeni görevine başlamaktan başka hiç bir işlem yoktur.
5-Kesin kararda Değerlendirme sübjektif karar verilmiştir belgeye dayalı net kriterlere dayanan değerlendirme yeniden yapılsın diye karar çıkarsa belirtilen esaslar üzerine yeniden değerlendirme yapılır.
6-İdari ya da bölge idare mahkeme kararları yürütmeyi durdurma isteğine reddettiği zaman nasıl yeni bir değerlendirme değerlendirme yapılmadığı gibi yürütmeyi durdurma işleminde de yeni bir değerlendirme yapılamaz.
7-Milli Eğitim Bakanlığının bütün illere “mahkeme kararlarını uygulayınız” genelgesini yollamıştır. Açılımına bakıldığında komisyonların tekrar kurulmasını ve görevi uzatılmayan müdürlerin yeniden değerlendirme yapılmasını emretmektedir. Bu genelge hukuku rafa kaldıran temelsiz bir genelgedir. Ve uygulanması mümkün değildir. Çünkü mahkemenin verdiği karara zıt bir işlem yapılması mümkün değildir.
Milli Eğitim Bakanlığı bütün milli eğitim müdürlerine gönderdiği genelde “mahkeme kararlarını uygulayınız” hükmünce yeniden değerlendirme
Yürütmeyi Durdurma ve iptal Sonucuna Yeniden Değerlendirme Neden Yapılamaz?
1-Yeniden değerlendirme yapılamaz çünkü mahkeme kararları kesindir.
2- İdarenin dava konusu ettiğiniz işleminin dava sonuçlanıncaya kadar dondurulması anlamına gelir.
Değerlendirme formu üzerindeki puanlamayı Görevi uzatılmayan müdürler Değerlendirme Formu üzerinde yapılması istenen değerlendirme yasal olsa dahi pratikte uygulanması mümkün değildir. Çünkü:
3-Bütün eğitim kurumlarında her yıl okul aile birliği başkan, başkan yardımcısı seçimleri yapılmak zorundadır ve bir çokları seçilememiştir.
4-Bir çoklarının öğrencileri mezun olduğu için okul velisi değillerdir.
5-Okuldan ayrılan bir veli tekrar objectif değerlendirme yapmakta zorlanır.
6-Yeniden değerlendirilmeye alınacak görevi uzatılmayan okul müdürü okulda olmağı için okul aile birliği eski verdiği puanları vermeyebilir.
7-Okul temsilcisi genelde son sınıflardan olduğu için artık bir üst okuldadır ve okul idaresi tarafından uyarılması ve hatalarının bildirildiğinde yönetime kızgın olacağı için bunun için bütün müdürler aynıdır fikriyle düşük puan verebilir.
8-Bazı okulların dönüşüme uğramasından dolayı öğretmen sirkülasyonu olmuştur ve değerlendirme yaptığı okuldan ayrılan bir çok öğretmen olmuştur.
9-En kıdemli öğretmenlerden bir çoğu emekli olmuşlardır.
10-Yine en kıdemsiz öğretmenlerden bir çokları norm fazlası olması sebebiyle eski müdürünü sorumlu tutarak yeni puanlamada aynı puanı vermeyebilir.
1I-Okula yeni okul müdürü geldiği için eski okul müdürünün okula geri dönmesini istemeyeceği için hem aile birliğine hem de öğretmenlere baskı yapma ihtimali çok yüksektir.
KARARLARIN SONUÇLARI:
İdare, verilen iptal kararı doğrultusunda memuru görevine iade ettikten sonra sanki görevinden hiç alınmamış gibi, memurun alması gereken özlük, maaş ve diğer haklarını da iade etmek zorundadır. Davacının dilekçesinde bunları ayrıca belirtmesine gerek yoktur. Bu iptal kararının gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklı bir sorun olduğu için, bu soruna bağlı yaptırımlar uygulanacaktır. İdare her ne surette olursa olsun yargı kararlarını gereği gibi yerine getirmekten ne kaçınabilir nede kurtulabilir
Ancak uygulamayanlar İYUK 28. maddesi uyarınca sorumludurlar ve ayrıca TCK 257. maddesi uyarınca da suç işlemiş sayılırlar.
Bir başka sorun ise; yürütmenin durdurulması kararının dava sonuçlanıncaya kadar uygulanmadığı durumlarda, dava retle sonuçlanmışsa yürütmenin durdurulması kararın verildiği tarih ile iptal davasının sonuçlandığı tarih arasında kalan sürede meydana gelen zararın tazminine ilişkindir. Böyle durumlarda ilgili, idare aleyhine tazminat davası açabilir(İYUK 28/3). Zira ortada uygulanmayan bir yargı kararı mevcuttur. Karar nihai olmasa bile İYUK 28/1 maddesi uyarınca uygulanması zorunlu bir karardır. Davanın redle sonuçlanması, yürütmenin durdurulması kararının uygulanmaması halini hukuka uygun hale getirmez.
İptal ve Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Uygulanması
İdari yargı yerlerince verilen iptal kararları, iptal edilen işlemin tesisinden önceki durumun geri gelmesini sağlarlar. Diğer bir anlatımla, iptal kararları, iptal edilen idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren hükümsüz hale getirirler. Bu bağlamda, idari yargı yerlerinin iptal kararları, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının aksine, geçmişe yürürler.
İptal kararı üzerine idareye düşen görev, tesis edeceği idari işlem ya da işlemlerle, iptal edilen işlemin, iptal edilinceye kadar doğurduğu tüm etki ve sonuçları gidermektir. Gerek Anayasanın 138. maddesinin son fıkrasında gerekse 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde, iptal kararlarının idarece uygulanması yükümlülüğünün anlamı budur.
İdare, yürütmenin durdurulması kararı üzerine, iptali istenen işlemin tesisinden önceki durumun geri gelmesini sağlayıcı işlem ya da işlemleri yapmak mecburiyetindedir.
İdare, idari yargı yerlerince verilen iptal ve yürütmenin durdurulması karalarını, Anayasanın 138/son ve İdari Yargılama Usulü Kanununun 28/1 maddelerinde belirtildiği gibi, “gecikmeksizin” uygulamak zorundadır. Gerçi 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesi bir süre öngörmüşse de; idareye, ilgili kararın otuz gün sonuna kadar uygulanmaması gibi bir takdir hakkı tanıdığı anlamına gelmez. Bir çok Danıştay kararında bu sürenin; “idarenin kararı uygulayabileceği makul bir zaman” olarak yorumlamıştır.
İdarenin ve Kamu Görevlisinin Hukuki Sorumluluğu
Anayasanın 138. maddesinde yargı karalarının tüm devlet organları için bağlayıcı olduğu belirtilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda da, yargı karalarının yerine getirilmemesi durumunda sorumluluğun doğacağı düzenlenmiştir.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinin 3. ve 4. fıkralarına göre; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine Kanununun 28. maddesinin 3. ve 4. Fıkralarında iptal ya da yürütmenin durdurulması kararlarının uygulanmaması halinde idare ve kararı uygulamayan kamu görevlileri hakkında tazminat davası açılabileceği öngörülmüştür.
Hakkında verilen iptal ya da yürütmenin durdurulması kararının uygulanmamasından mağdur olan herkes, idare aleyhine idari yargıda, kararı uygulamayan kamu görevlisi hakkında da adli yargıda tazminat davası açabilecektir. İdarenin, iptal ya da yürütmenin durdurulması kararlarını uygulamaması, öğretide ve Danıştay içtihatlarında 1947 yılından beri istikrarlı bir şekilde “ağır hizmet kusuru” olarak nitelendirilmektedir. Buna göre, idarenin, yargı kararlarını uygulamaması, uygulamakta gecikmesi ağır hizmet kusurudur ve idarenin tazminata mahkûm edilmesini gerektirir.
Mehmet ARSLAN
Yönetim Bilimi ve Planlama Uzmanı