Ben siyaseti sevmem ve hiçbir zamanda da talepkar olmadım. Ve siyaset yapmaya yapım da uygun değildir. Ama Çiller'in Akşener vefasızlığı eskiye göz atmamı sağladı...
Türkiye de bir çok insan Çillerin karşısındayken, herkes ona tavır alırken, hatta onun baba dediği Demirel bile karşısındayken yanında sadece Akşener vardı...Çok zor bir anda ve şartlar olmasına rağmen genel başkan bildiği kişiyi çapsız insanlar gibi terk etmedi….Ona hep destek verdi….
Peki herkesin saldırdığı Tansu Çillere kalkan olan Akşener o zamanda en güvendiği insandı. Çünkü tek kurtuluşu oydu…Peki onu en zor bir anda destekleyen Akşener’e Çiller destek verdi mi? Vermedi?Referandumda en büyük hayır çalışması yapan Akşener’e karşı “evet” tarafına çalıştı ve destek verdi.En son ise 18 Haziranda yapılan AKP mitinginde Erdoğan’la birliktelik gösterdi…
Ben vefasız insanları hiç sevmem ve sevmediğim gibi çokta değersiz bilirim.Hükümette bakanlık ve başbakanlık yapan Tansu Penbe Çiller kimdir diye tekrar hafızamı hatırlamaya çalıştım. Gazete arşivlerine de göz attım…
Hafızam yeniden canlandı şahit olduğumuz ve üzüntü duyduğumuz günleri yeniden yaşadık….
Buyurun işte Tansu Çiller.......O zamana kadar en çok aldanan, hakkında bir çok yolsuzluk söylentileri olan biridir.
Yaptığı gaflarını ile çok ünlüdür.
ABD kültürüyle yetiştiği için Türkiye’ye tam alışamamıştır. Zaten ABD vatandaşı olmuştur. Vatandaş olduğunda da bir Müslümanın ve bir Türk’ün asla söyleyemeyeceği ABD vatandaşlık yemini hiç çekinmeden bu yemini yapabilmiştir.
Her konuda bir şeyler konuşmaya gayret ederken bilgisi olmadığı içinde çok hatalı ve yanlış konuşmalar yapmıştır.Milliyetçi ve Ülkücü danışmanlarının olağanüstü gayretleriyle siyasi hayatını zar zor sürdürülebilmiştir....
Tansu Çilleri nasıl biliriz?Bir gazeteci ve vali kızıdır. İlkokuldan sonra ailevi durumu elverişli olmadığı için CHP'li olan babasının ricası ve DP aleyhine konuşmayacağı sözü vermesi dolayesiyle Amerikan Kız lisesinde ortaöğretimi, yüksek öğretimi ise Robert kolejinde burslu olarak okutuldu.
Daha sonra babası verdiği sözde durmayıp CHP den vekil adayı olmuştur ama seçilememiştir. Tansu Çiller Robert kolejini bitirdikten sonra eşiyle birlikte ABD’ye gitmiş ve orada yüksek lisans ve doktora yapmış.
Bu esnada Tansu Çiller hayran olduğu ABD’ye vatandaşlık müracaatı da yapmıştır. “Tansu Çiller’in ABD Vatandaşlığına müracaat formundaki kayıtları:
Müracaat Tarihi : 23. 04. 1973, Washington
No : 0.0.74-23.44
Code : ORT.S 1/017-284 F.M.E.
Uyruğu : T.C.
Sosyal ve ahlaki durumu: Yargılanmamış, cezası yok
Daha Önce Vatandaşı Olduğu Ülkede Mal Varlığı: Yok
Adı : Mrs. Tansu U. Çiller
Baba Adı : H. Necati
Ana Adı : Muazzez
Sosyal ve Medeni Durumu: Evli-İlk
Geçim Şekli : Ücretli, çalışarak
Aylık Geliri : 1200-1800 US Dolar
Aylık Kirası : 800-1200 US Dolar
Eşinin aldığı aylık : 800-1000 US Dolar
Mesleği : Öğretim Üyesi
Kendisine ait evi : Yok
Müracaat Kayıt Tarihi: 23. 04. 1973
İşlem Kayıt Kabul: 26. 08. 1973 (Geçici)
Tebliğ tarihi: 12. 09. 1973
Banka Hesabı: Müşterek hesapta 8 bin US Dolar
Referansları: Türkiye’nin Amerikalı Dostları Demeği, Türk Amerikan İşadamları Demeği, IMF Finansal Stratejik Programlama Dairesi, ABD Dış Politika Prensipleri ve Ulusal Araştırma Dairesi, ABD Milli Savunma Birliği Verileri, FBI Bilgi İşlem Kaynaklan, CIA Yabancılar İstihbarat, BRI US.
Vatandaşlığa Kabul Tarihi: 01.07. 1979
Tebliğ Tarihi : 01.07.1979
Tansu Çiller’in Özel Bilgi Formu216 No : 000194-1974
Adı : Tansu U. Çiller
Ana Adı : Muazzez
Baba Adı : Hüseyin Necati
Özel Bilgiler :
Sosyal Durumu : Evli, bir erkek çocuğu var.
Sağlık Özeti : Sağlıklı
Vücutça normalliği: Tam
Eğitim Durumu : Üniversite Mezunu
Meslek ve içtimai vaziyeti: Ekonomi Eğt. Arşt. Uzm.
Dini : İslam
Vücut biyog. : Sarı tenli, sarışın, BR. M. Yüz
Psikolojik özellikleri: Kararlı, uyma özellikli, risk yüklenimli, bilgi birikiminde transformasyon, pratik, model entegrasyonunda temsile kabiliyetli, ret özelliği azami (max).
1974 yılı Mülteciler Dairesi Özel Bilgi Merkezi’nden alınmıştır.
Eşiyle uyumu : Ailede yöneten
Çocuğuyla iletişim: Kendi kişilik yapısı özellikli eğitim ve yetiştirme
Çevresiyle iletişim: Dinleyen ve ketum, uysal görünür ve dinler. Her türlü güç kaynağı ile diyalog kurar. Değer ve sosyal bakımdan katkı getiren. İstek ve davranış hodbin.
İkamet ve işyerinde ABD Devleti’ne inanış ve görüşü: Sadakatli, inançlı, ABD’yi her türlü şartta savunur ve menfaatlerini korur.”
Tansu Çiller’in ABD Vatandaşlık Yemini
“Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime;
Bundan böyle, ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma;ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime;Kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime;Kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime, yemin ederim.
Tanrı yardımcım olsun.”
Amerikalı İstihbaratçılara Verdiği Brifing
“Çiller, 1986 yılında ABD Dışişleri Bakanlığı’na davet edilerek Türkiye ile ilgili değerlendirmeler yapması istendi. Çiller’i davet eden bölüm, ‘Bureau of Intelligence and Resarch’ idi. INR diye kodlanan İstihbarat ve Analiz Dairesi, ABD’nin istihbarat örgütleri arasındaki temel taşlardan. CIA’nın İstihbarat ve Operasyon Dairesi ile çok yakın mesai içinde çalışan INR’nin Çiller’i kabul eden o dönemdeki Başkanı da Morton Abramowitz idi. Bu görevin ardından ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ne atandı.
Özal döneminde ‘ABD ile Balayı’ diye adlandırılan yıllarda çok aktif bir büyükelçilik görevi yürüttü. Şimdiki ABD Büyükelçisi Mark Grossman da Abramowitz’in müsteşarı olarak görev yapmıştı. Abramowitz’in adı son dönemde COA Başkan adayları arasında anılıyor. Çiller’in, ABD Başkanı’nın bütün adamlarıyla yakın ilişki içinde olduğu anlaşılıyor.
Çiller’in Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı iken CIA’cı Abramowitz ile Camegie Vakfı’nda gizili gizli bir araya geldiği ve ‘Güneydoğu ve PKK’ konusunu ele aldığı biliniyor.”
“Tansu’nun yalı komşusu olan ADB li Elizabeth Shelton, Amerika ile arasında köprü görevi görüyordu. ABD Konsolosluğu’nda Ticaret Ataşesi olarak görev yapan Shelton, ona ‘sıra dışı’ olacak kadar yakındı. Çiller, yalıda verdiği yemeklere onu da sık sık davet ederdi.
Shelton, çok aktif bir diplomattı. Evi, Çiller’in yalısının karşısındaki yokuşun yukarısındaydı. Evinde verdiği partiler büyük ilgi görüyordu. Çiller ve Gönensay, bu davetlerin değişmez konuğuydular. Öğretim üyelerinin yanı sıra, çeşitli partilerden siyasiler de Shelton’a konuk oluyorlardı.”
“Dalan bir gün, yalıda Elizabeth Shelton ile yemek yedi. Bu kez Çiller de masadaydı. Çiller, Shelton vasıtasıyla bazı Amerikan üniversitelerine ve çeşitli kurumlara araştırmalar hazırlıyordu. Türkiye’deki ekonomik durum, su kaynakları gibi farklı konularda yaptığı çalışmalardan kazandığı para, yılda 100 bin doları buluyordu.
Bir gün araştırmaları gören Dalan kızdı. Başka bir ülkeye bu tür bilgiler verilmesini doğru bulmuyordu: ‘Sen bunları bilimsel araştırma diye yapıyorsun ama bu bilgiler kimsede yok.’ Çiller sessiz dinliyordu. Dalan devam etti:
‘Amerika’ya, Türkiye ile ilgili kimsede olmayan bilgiler veriyorsun. “KIZIM SEN CASUSLUK YAPIYORSUN”.’
Bu konuşmayı Dalan tam unutmuştu ki Amerikalı ile ilgili yeni bir olay yaşadılar. Çiller, Amerika için önemini anlatıyordu.
“Amerika’yı birinci vatanım hissediyorum.”
“Birincisi Amerika, ikinci vatanım da Türkiye...” Bu söze Dalan çok tepki vermişti.
Ankara’ya gelen CIA Başkanı John Deutch’u kabul edip görüşmesine büyük tepki gösterilmişti. Çünkü Türkiye’de ilk defa bir başbakan CİA başkanıyla görüşüyordu.
Küresel anlayışın sahipleri ve ABD adına büyük düzenlemeler yapan istihbarat sorumlarından Howard Reed ve eski asker olan Amerikan-Türk Konseyi’nin başkanı Fred Haynes’le Boğaziçi Üniversitesindeyken ve hükümette olduğunda çok yakın ilişki içerisinde olmuştur. Ve Reed, Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim Geliştirme Projesi’nde görevlendirilmişti ve 20 Türk 40 ABD linin görev yaptığı bu komisyonun süresini hocası olan Reed’in ricası üzerine uzatmıştır.Bu karanlık adamlar Türkiye İran savaşını sahneye koymaya çalışan ekiptendir.
Çiller ABD den döndükten sonra siyasete merak sarmış 1983 ara dönem partisi olan MDP den adaylık için baş vurmuş ama reddedilmiştir. Kasım 1990 Yılında DYP de siyasete başlamıştır.
Tansu Çiller DYP Genel başkan yardımcısıyken 1991 seçimlerinde herkese bir ev birde arabadan müteşekkil olmak üzere iki anahtar sözü vermiştir. Ayrıca “Her mahallede yüz trilyoner olacak” dedi. Daha sonra da köylüye traktör sözü takip etti. Tabi ki hepsi boş çıktı….
Tansu Çillerin gerek bakanlık gerekse başbakanlık yaptığı dönemlerde bir çok yolsuzluk iddiaları ve araştırmaları dillendirildi. Hatta bu konularla ilgili meclis komisyonları bile kuruldu.
Mal varlığı tartışmaları
Eşi Özer Çiller tarafından yönetilen İstanbul Bankası, 1983’te, devlete de ciddi bir borç bırakarak içi boşaltılarak büyük bir operasyonla batırılan bankadaki şaibeler ardı arkası kesilmemiştir.
17 Haziran 1994'te Milliyet gazetesi Washington D.C. temsilcisi gazeteci Turan Yavuz, Özer ve Tansu Çiller'in ABD'de otel, alışveriş merkezi ve villadan oluşan milyonlarca dolarlık gayrimenkulu olduğunu duyurdu. Bu malların Çiller'in ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı döneminde edinildiğinin basında yer alması büyük bir tartışma başlattı. Gayrimenkullerin, Çiller'in başbakanlığa aday olduğu 8 Haziran 1993'teki mal beyanında yer almadığı da ortaya çıktı. Bunun üzerine Çiller, söz konusu gayrimenkullerin Marsan Holding tarafından satın alındığından kişisel mal bildiriminde bulunmadığını açıkladı. Muhalefet partileri tarafından konu TBMM'ye taşındı. Çiller, ANAP'ın önergesinin TBMM'de görüşülmesinden bir gün önce açıkladığı mal varlığı listesinde 1973'te babasından miras kalan 437 bin liranın en verimli alanlarda işletilerek 677 milyar liraya çıkarıldığını öne sürdü ancak eşiyle sahip oldukları şirketlerin vergileriyle ilgili iddialara ise bir açıklama getirmedi. 1995 seçimlerinden önce ABD'deki mal varlığını Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı'na bağışlayacağını açıklamasına rağmen daha sonra bundan vazgeçti.
Yolsuzluk önergesi kabulü üzerine ilgili komisyon "Çiller'in milletvekili seçildikten sonra TBMM Başkanlığı'na sunduğu mal bildirimi ile daha sonraki bildirimleri bir tablo halinde incelendiğinde, mallarındaki artışın hiç de usulüne uygun artışlar olmadığı, kanunlara, hukuka ve genel ahlaka aykırı şekilde elde edilebilecek fahiş artışlar olduğu görülmüştür." ifadeleri yer aldı. Servet artışı 1.605 milyon dolar olarak hesaplandı. Buna Demirbank'tan 1992 yılında alınan kredi de eklendiğinde, izahı gereken ve soruşturmaya esas olması gereken tutar 2 milyon dolar şeklinde belirtildi.
1994'te Türkiye döviz sıkıntısı içindeyken Başbakan Çiller'in önemli miktarda dövizi yatırım olarak Amerika'ya tranfer ettiğinin ortaya çıkması tepkilere neden oldu.
Başbakanlık görevini devretmeden hemen önce örtülü ödenekten 500 milyar lira çektiği iddiaları çokça dile getirildi…
Çiller TBMM’ye yaptığı bildirimde sakladığı Kuşadası’ndaki çiftliğinde de vakit geçiriyor. “Kaçak şarap üretildiği” haberlerine ve jandarma baskınına konu olan bir başbakanın çiftliği hakkında "Mal varlığı" önergesi 5 Haziran'da TBMM kabul edilmiş.
Başbakanın sahip olduğu çiftlikte imara aykırı ve kaçak yapılaşma oldu tespit edilmiş ve belediye baskı yapılarak yasallık kazandırma işlemi mahkemece durdurulmuştur.
“Turban ve jetski” davalarında haksız ve gayri ahlaki olarak mal ediniminde bulunduğu iddiasıyla hakkında Meclis soruşturması açılan DYP Lideri Tansu Çiller'in eşi Özer Uçuran Çiller'in soruşturma komisyonuna n "Jetskileri ben aldım" diye ifade verirken gerçeği söylemediği ortaya çıkmıştı.
Çiller'in ifadesinin aksine iki jetski'nin Turban'ın demirbaşları arasında yer aldığı, Kuşadası Marina eski Genel Müdürü Haydar Mengi'nin emriyle Çiller Ailesi'ne tahsis edilmek üzere alındığı belirlendi. Aydın Cumhuriyet Savcılığı'nın Ağır Ceza Mahkemesi'ne açtığı "zimmet" davasında da Mengi, Turban'ın aldığı jet - ski'leri Çiller ailesine tahsis etmekle suçlandı. Turban Yolsuzluklarını Araştırma Komisyonu'nun yolsuzluğu ortaya çıkarması üzerine başlatılan icra takibinin ardından 85 bin 449 mark borcunu Özer Çiller ödemiştir.
Turban müfettişlerinin yaptığı araştırmada ise Kuşadası Marina'nın lüks restoranınından Çiller'in çiftliğine özel servis yapıldığı, hiçbirinin ücretinin ödenmediği dikkat çekti. Çiller Ailesi'nin yapılan servisten kalabalık misafirleri ağırladığı, bunlar için Turban tarafından tek tek adisyon kesildiği belirlendi. Beyaz Saray tarafından, sonradan CIA'ya gönderilen bu notta CIA görevlisi Bob'ın Heslin'e, ‘‘Tamraz, Bakü-Ceyhan petrol boru hattına destek sağlamak amacıyla dönemin Türkiye Başbakanı Tansu Çiller'in eşi Özer Uçuran Çiller'e rüşvet verdi. Buna ilişkin bir CIA raporu var’’ dediği öne sürülmüştü.
TURBAN Genel Müdürlüğü döneminde yarım trilyon liralık yolsuzlukla suçlandı. Ankara 5. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilen Bilirkişi Kurulu Raporu'nda, kurumun "aile oteli" gibi kullanıldığı belirtildi. Ayrıca DYP mitinglerine katılanların TURBAN otellerinde ücretsiz konuk edildiği, Özer Çiller'in kontenjanından da hizmet sunulduğu kaydedildi. 15 Mayıs 1999 tarihli müfettiş raporunda: Abant Otel'de 276, Adalya'da 2 bin 388, Beldibi'nde 1623, Çeşme'de 3309, Çeşme Ilıca'da 497, Kilyos'ta 173, Marmaris'te 4034 odanın parasız olarak tahsis edildiği... Bu odaların değerinin 955.599 dolar olduğu.. ifade edilmekteydi.(O dönemde bir tripleks villanın değeri 100 bin dolardı). Çizelgelerde DYP mitingine denk düşen günlerde görevlendirmelerin yapıldığı ve DYP mitingine gelenlerin TURBAN otellerinde ücretsiz konakladıkları görülmektedir dendi.Özer Çiller'in, yeğenini kendi kontenjanından 10. 05. 1994'de 206 ve 306 nolu odalarda konaklattıkları görülmektedir denildi. Bu durumda devletin bu kurumunu "aile oteli" gibi yönettiklerini, hatta bir siyasal partinin yandaşlarına sunduklarını göstermektedir denildi.
Tansu Çiller büyük ve küçük oğlu ile durumu belirttiği mal beyanında gerçeğe aykırı beyanda bulundu.
Özer Çiller'in kendi mal beyanında görülmeyen ancak Sanayi Bakanlığı'ndan gelen raporda yer alan ve ortağı olduğu yeni şirketler ile tespit edildi ve işlem yapıldı. Özer Çiller'in yeni şirketleri arasında Transtuz Deniz Nakliyat, Evren Matbaacılık, Tömok Holding, Mepa Metal Pazarlama, Has Holding A.Ş ve Genel Denizcilik Nakliyat A.Ş tespit edilmişti. Özer Çiller'e ait olduğu bildirilen ancak yapılan incelemelere rağmen kaydı bulunamayan, Teknik Danışmanlar A.Ş'nin ise araştırıldığı öğrenildi.
Malvarlığı Soruşturma Komisyonunu'nun toplantısında, Tansu Çiller'in komisyona gönderdiği mal beyanının eksik olduğu ve bugüne kadar edindiği bütün malvarlığını gösteren güncel beyanının istenmesi kararlaştırıldı.
2 Kasım 1995 günü emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit eden Parsadan, Tansu Çiller'i telefonla arayarak, “Kemalistler Derneği” için 5,5 milyar lira ister. Para ertesi gün Başbakanlık Örtülü Ödeneği'nden Parsadan'ın hesabına yatırılır. Olayın emniyet tarafından öğrenilmesinin ardından Parsadan 10 Mayıs 1996'da Edremit, Balıkesir'in Altınoluk kasabasına gider ve gizlenir. Bu arada cep telefonu ile canlı olarak bağlandığı televizyon programlarında Çiller için saf bayan tanımlamasını kullanmıştır.
TEDAŞ’ın bazı ihalelerinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığının tespit edilmesine rağmen Tansu Çiller’in gerekli işlemleri yapmayarak ve ihalelerin belli firmalara verilmesini sağlayarak devleti zarara uğrattığı ve görevini kötüye kullandığı iddiaları ayyuka çıkmıştı…
TOFAŞ’taki devlete ait hissenin satış yolu ile özelleştirilmesi sırasında nüfuzunu kullanmak ve ihaleye fesat karıştırmak suretiyle devleti zarara uğratmaktan Çiller hakkında bir meclis soruşturma önergesi daha verdi. Siyasi hesaplar neticesinde Çiller, bu önergeleri veren Refah Partisi’nin oylarıyla Yüce Divan’a gitmekten kurtuldu. Ortaya atılan iddialara göre, bu yolsuzluklarla da devlet milyarlarca dolar zarara uğratılmıştı.
Çiller'in, hükümetin başına geçmesini izleyen iki hafta içinde Sivas katliamı oldu ve çillerine beyanı aldığımız habere göre otel sahibi oteli kendisi yakmıştır diyerek Van’daki sıradan bir otel hadisesiyle karıştırarak milletin vicdanını sızlatmıştır. 6 Temmuz Başbağlar katliamı yapılmış ve faailleri hala bulunamamıştır.
Çillerin Şişli Belediye başkanı adayı yaparak seçtirdiği Gülay (Atığ) Aslıtürk,belediye başkanı iken zimmetine trilyonlarca para geçirmiş yurt dışına kaçmıştır.
1994 yılının kasım ayında gerçekleştirdiği ziyaretle İsrail'e giden ilk Türkiye başbakanı olmuştur.
Bir Avrupa seyahati sonrasında Güneydoğudaki olayları Kürt sorunu olarak algılayarak çözümü yolunda "BASK modeli"ni telaffuz etmiştir. Fakat daha sonra Türk Milliyetçisi danışmanlarının yönlendirmesiyle bu anlayış uygulama alanına girmeden terkedilmiştir.
Oğlu Mert Çilleri Savunma Bakanı Mehmet Gölhan’ın önce Karamürsel’de yedek subay daha sonra da evinin bulunduğu İstanbul'da yapılması sağlanıyor.
İstanbul’da evine yakın bir yerde yedek subaylık yaptırılan( O zamanlar havuzda askerlik yaptırıyor diye söylem oluşturulmuştu) Mert Çillere askerliği sırasında 2.5 ay istirahat ve 15 gün yurtdışı izni verildiği açıklanmıştı.
Kaymakam dövmeler, karakol basmalar çok çeşitli rezaletlerin önü arkası kesilmiyordu…
Ekonomi Profesörü olan Çiller’in ekonomiyi iyi yönetememesi neticesinde 1994 Yılında ise büyük bir ekonomik kriz yaşadık ve 5 nisan kararları alınarak sosyal yapı darmadağınık edilmiştir…
25 yıllık aile dostu profesör, Tansu Çiller'i şöyle anlatıyor:"Amerika'da tanıştık. Yıl 1967. İddiasız bir hali vardı. Master yaptı. Doktorasını nerede yaptığı hâlâ bilinmiyor. Kendisine sorarsanız Yale Üniversitesi'nde... Ama Yale'de kaydı yok.
"1974 yılında yurda döndü. Dikkat edin, sadece doktor olmasına karşın, Boğaziçi Üniversitesinde Ekonomi Bölümünün başına getirildi. YÖK'ün ilk yıllarında üç büyük üniversitede profesör olmaya izin yoktu. Erzurum, Diyarbakır, Van vb. illerdeki üniversitelere giderek orada olabilirdiniz. Tansu Çiller yine imkânsızı başardı, Boğaziçi'nde profesör yapıldı. Bu kadar akademik kariyerine rağmen basılmış kitabı yok. Uluslararası yayınlara girmiş bir tek makalesi bulunmuyor. Entelektüel derinliği yok. Sadece TÜSİAD'a dış borçlar raporu hazırladı
Öğretim üyesi, Çiller ailesinin nasıl zengin olduğunu da anlatıyor:
"Basında kendilerini asilzade olarak tanıtıyorlar. Tansu'nun babası bürokrat, Özer'in babası Caddebostan muhtarı. Varlıkları sınırlıydı. Evlendiklerinde Baltalimanı'nda bir çatı katında kirada oturuyorlardı. Amerika'da asistanlık yaparken zor geçiniyorlardı. Parasız döndüklerini iyi biliyorum. İlk birikimlerini İstanbul Bankası işinden sağladılar. Bizim Vadi Kooperatifi'nden topladıkları parayla da Seven Eleven'i kurdular. Dünya Bankası'nda sıkı dostları var. Amerika hayranıdır. İkinci çocuğu Berk'i Amerika'da doğurup geldi. Berk bu nedenle ABD vatandaşı. Zaten ilk çocuğu Mert de ABD vatandaşı. Her şeyiyle Amerika'ya uyuyorlar."
Çiller'in Arkasındaki Güç kimdi? Tansu Çiller, hükümette hangi kesimlerin çıkarlarını savunuyor? Çiller'in temsil ettiği sermaye çevreleri küçük bankalar, bankerler, borsacılar ve spekülatörler, rantiyeler ve bunların uzantıları. Bu yüzden, TÜSİAD Tansu Hanım'a hiçbir zaman sıcak bakmadı. Koç'lar, Sabancı'lar, Eczacı-başı, Feyyaz Berker, Borusan gibi büyük sermaye çevreleri Tansu-Özer Çiller ikilisine hiç güvenmedi.
Çiller'in temsil ettiği kesimlerin istikrarsızlıktan çıkarı var. Borsa iniş çıkışları bunlara yarıyor. Çiller'in "Faiz düşürülecek, borsa yükselecek" şeklinde beyanatlar vererek borsayı yükseltmesi, "Bu kesimlerin çıkarlarını sağlama amacı güdüyor" biçiminde yorumlanıyor.
Çiller kendisini destekleyenlerin yolunu açıyor. Onlar yararına bürokrasiye adamlar yerleştiriyor. Örneğin, istifa etmeye zorlanan Şükrü Tekbaş'ın yerine Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı'na danışmam Yaman Aşıkoğlu'nu getirdi. Başka bir örnek olay ise, Tansu Hanım'ın teşvik dağıtımını elinden kaçırmamak için verdiği savaş. Teşvik Uygulama Dairesi Çiller'in bakanlığından alınıp DPT'ye bağlanmak isteniyor. Çiller bunu engellemek için hem Cavit Çağlarla, hem Demircilerin damadı DPT Müsteşarı İlhan Kesici'yle dişe diş mücadele etti.
Ama kendisini destekleyenler bu kadarla yetinmiyorlar. Tansu Hanım'ı başbakanlık koltuğunda görmek istiyorlar.
Borsacı ve spekülatörlerin medyayla arası çok iyi olduğu için, Tansu Hanım'ın reklamım yaptırmakta zorlanmıyorlar. Gazetelerde Çiller için, "Türkiye'nin görmeye hasret kaldığı politikacı tipi" türünden tanımlamalara sık rastlanıyordu.
Biz bunları hiç unutmadık hatta Tansu Çillerin ABD severliğine, beceriksizliğine, kabiliyetsizliğine, yönetim ve organizasyondaki başarısızlığına çokça şahit olmuştuk… Vefasızlığına, adam satmadaki ustalığına vicdan muhasebesi yapamadığına ise şimdi şahit oluyoruz….
Aklıma da şu deli sorular geliyor: Geçmişte Fethullah Gülene verdiği destekten dolayı mecbur mu kaldı? Yoksa medyada yazılanlara göre sağa sola hediye ettiği gereksiz silah ve ya ruhsatlarıyla mı eli mecbur gibi oldu? Aklımda da yok ama yargılanmaktan mı korktu? Ya da oğullarının son zamanlarda medyalarda haber konusu yapılan arka arkaya açtıkları işyerlerinin geleceği endişesi mi etkili oldu bilemiyoruz tabi?