Öncelikle:
Ne olmuşsa olmuş, eğer Türkiye’nin başı belâdaysa her Türk, hele her ülkücü gibi benim için de her şey biter, sadece Devlet-i Ebed Müddet’in bekası meselesi kalır ! Sorumlu kimmiş, sebep neymiş hepsi önemsiz olur, gözlerim - kulakların sadece olanlara ve olacaklara kitlenir.
Ancaaaaaak:
Gözlerim – kulaklarım aklımla birlikte sadece olanlara ve olacaklara kitlenir ama aklımın hafıza kısmı olanları, sorumluları, sebepleri asla unutmaz, hesap sorma iradem kesintisiz çalışır, burnum koku almaya devam eder: hele yanık kokuları başta olmak üzere pis kokuları !..
Olacaklar:
Türk ekonomisini yıkmak ve ardından CİA kontrolünde FETÖ veya yeni – taze bir güç pazarlamaya kalkışılması durumunda bütün duyu organlarım azamî teyakkuza geçer, yalnız görmek – duymak değil, her an her şeyi koklamak da günlük temel uğraşım olur. Sonuçta bir tuzak sezmişsem, düşmanım ABD ve hempası AB vb karşısında, benim gibi bu düşmana düşman olan herkes, hattâ Recep Bey bile (asla “dostum” olamaz: Sayın Bahçeli ile burada ayrılıyoruz) “müttefikim” olur ! “Müttefik”, “yılışmadan, ciddî, mesafeli, sonradan hesaplaşmak üzere iş birliği yani ittifak “yapılan”dır.
Olanlar:
Türkiye olarak, üzerimize çullanan ve çullanmak üzere olan baş belâlarımız nelerdir, hatırlayalım:
1. Ekonomi açısından: Yatırımlar, (hiç değilse doğrudan) üretici olmayan, sadece göz boyayan binalara, AVM’lere, yolcusu olmayan havaalanlarına, yollara, köprü, metro vs oy kapmaya ve yandaş kollamaya çok elverişli konulara yapılmadı mı? Üretim için yatırım yapıldığını kim söyleyebilir? Toprak - fabrika her ne çeşit üretim aracımız varsa hepsini satmadık mı, yıkılmalarına göz yummadık mı, yerleri arsaya çevrilerek yandaş takım için rant kaynağı hâline getirmedik mi? Yapılanın özeti bu değil mi? Bu, bence yanlıştan çok öteye bilinçli ihanetin, “Babalar gibi satma”ların siyasî açıdan elbet demokrasi yoluyla halk hesabını soracaktır. Ama ben bunun bir de hukukî hesabı olduğuna inanıyorum.
2. Siyaset açısından: Nedir başımızdaki belâlar? FETÖ, PKK, Suriye, Barzanî, ABD, AB değil mi? Bunların hangisi AKP’nin durup dururken, 80 yılın güzelim politikalarını, “Sünnî Kuşakta yeni Osmanlıyı, modern hilâfeti kuracağız” iddiasıyla sil baştan dönüştürmek suretiyle başımıza sardığı belâ değil? Kim bana bunlardan her hangi biri için “Bu belâda AKP’nin suçu yok, o açmadı” diyebilir? “Ne istedilerse verdik” dedikleri FETÖ’yü onlar koruyup palazlandırmadılar mı? Bitmiş PKK’yı sıfır eylem döneminden bir Açılım – Çözüm’dür tutturup, 10 yıl dağların tek hâkimi yapmadılar mı; bazı şehirleri “kurtarılmış bölge (?)” yapmalarına göz yummadılar mı? Durup dururken Suriye’de, dış politikamızı “Politikamızla tam uyum içindeki (?) ABD’nin politikasına (BOP) çıpalayıp”, “Sünnî Yeşil Kuşakta Ilımlı İslâm havucu”na kanarak, Nusayrî “Arkadaşım Esat”tan “Esed”e geçmek suretiyle ondan kurtarmak için, Sünnî IŞİD ve türevlerine peşkeş çekmedik mi? Ya Barzanî’nin kendisini bir b.. sanıp piliç bile değil uyuz civcivken horozlanmasına AKP politikalarından başka bir sebebi kim gösterebilir? Çıpalanmalar, eş başkanlıklar, Dinler Arası Diyaloglar, Medeniyetler İttifakı, BOP, Genişletilmiş BOP; “Arkadaşım Bush”, “Müslüman Obama” hattâ şu son öküz Trump’a bile yakınlaşmayı yıvışmaya çevirmiş ilişkiler ?.. Hele AB ?.. Kaç yıl gündemimizin başındaydı, neler verdik o aşk için ! Haysiyetimizi bile sıfırlamadık mı; beş para etmez bir yığın şerefsiz ıvır zıvır AB ajanını adam yerine koyup yazar – çizer, prof, aydın (?) vb hâline getirmedik mi? Şimdi babalanmalarla kim neyi unutturabilecek?
Bunlar işin iktidar tarafı ! Ya sütten çıkmış akkaşık muhalefet?.. Geçenlerde kendisini bir halt sanan ukalâ bir geri zekâlı soruyordu bana: “İktidarı bırakıp muhalefetle uğraşmak her halde sadece Türkiye demokrasisinde var !” diyordu ebleh ! Demokraside muhalefetler, iktidardan da daha fazla ve acımasız eleştirilir, eleştirilmelidir. Bu doğrultuda birleştirirsek, bütün muhalefet liderleri AKP için “hesabını sormazsam namerdim” diye olayın adını koymuştu; şimdi henüz namert durumunda olduklarını söyleyemem ama zamanı geldiğinde de namert mi mert mi olacaklarını hep birlikte göreceğiz. Biz, göstereceğiz !