(İran’adır o füzeler; gözdağı, “üzerine geliyorum” mesajıdır)
İran’adır o füzeler; gözdağı, “üzerine geliyorum” mesajıdırABD İran rejimini yıkmadan rahat edemez; rejimini yıkmak da İran devletini yıkmakla mümkündür. Bunu İran ve Suriye’deki gibi mezhep kışkırtmacılığı ile başarması mümkün değildir. ABD, İran’da, Türkiye’de her ikisini birden denediği etnik ve mezhepçi fitne yollarından diğerini, yani “etnik” fitneyi yayabilirse ancak başarılı olabileceğini farkındadır. Ama İran’da birleştirici unsur, Türkiye’deki Türklük aksine Farslık değil, (Müslümanlık da değil, sadece) Şiîliktir ! Orada dindarlık yani koyu Şiîlik ağır bastığı müddetçe Fars, Türk vs olmak hiç bir önem arz etmez. 30 milyon olan Türk nüfus, bu yüzden hâlâ İranlıdır ! Bu İran’da sıkı bir Türklük rüzgârı estirmek de madem ABD için şarttır, bunun için önce Türkiye’de milliyetçi – Turancılara yol açılmalıdır.
Defalarca konu ettim, yazdık, Türk Ocakları Genel Merkezi ve bazı şubelerine raporladım, ilgililere ilettim. Bir defa olsun, “milliyetçiler olarak ‘tepki değil etki’, ‘artçı değil öncü’ olalım, ‘olayları takip etmeyelim, gündem yaratalım’ artık” dedim. Başaramadık. Şimdi hazır mıyız? Hayır !..
Sizi bilmiyorum ama ben, bu konuda kararsızım. Kimse “onu değil bunu yapalım” diye yumurtlayamaz. Yıllarca, büyük uzman gruplarının, sonsuz çalışmalar – irdelemeler sonucu verebilecekleri bir karar olmalı, uygulamamız gerekenler !
Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal ! Tarihte ilk defa, doğu ve batı Türkellerinin, aradaki İran engeli kırılıp birleştirilerek kurulma ihtimali, yani “21. Yüz Yıl Turan’ı” ama yanıbaşındaki gerçek, ABD’nin BOP’unu da gerçekleştirmiş olma (bedeli mi dersiniz, tuzağı mı, bizce meçhul), karşılığında ! Star gazetesinde, 29 Nisan 2013 tarihli “İran Türkleri” başlıklı yazısında Sevil Nuriyeva bu konudaki haber – yorumunda diyordu ki:
“Son zamanlar bu terim Batı dünyasının, hattâ Rusya’nın bile gündemine gelmeye başladı… 90’lı yılların başından itibaren, Azerbaycan’da konu edilmeye başlatılan İran’daki Türklerin durumu, şimdi Azerbaycan’daki hâkimiyetin de dikkatini yeni yeni kendine yöneltti. Batı dünyasından, özellikle ABD’den İran’daki etnik gruplara yönelmiş beyanlar ise yeni yeni sertleşmeye başladı. Özellikle bir kaç gündür Beyaz Saray’dan, İran’daki etnik kimliklerin kendini ifade etme çabaları açıktan destekleniyor. İran’ın tutum, insan hak ve özgürlükleri anlamında eleştirme yeni yeni günde konusu olmaya başladı. İran’la gerginlik yaşayan ABD uzun zaman insan haklarına özellikle Türklerin durumuna yönelik sesleri işitmek istemiyordu. Yeni yeni bu seslerin duyulmaya başlanması amacı ne olursa olsun bu konuya hassaslıkla yaklaşan Türkleri ziyadesiyle sevindirmiştir. Bugünlerde Beyaz Saray’ın resmî sitesindeki oylamada İran’daki Türklerin durumuna dikkat çekilmesi konusu bayağı oy toplamış ve ABD yetkililerinden bu konuya dikkat çekilmesi istenmişti. Bu oylama sonucu Beyaz Saray ilk defa İran’daki etnik kimliklerin haklarını sert bir dille gündeme getirmişti.
ABD kongresinden, İran’daki Türklerin durumuna yönelik destekleyici beyanların çıkmaya başlaması dikkat çekicidir. Amerika’nın Sesi radyosunda, İran’daki Türklerin kendi dilinde yayınlara tabi tutulması konusunun bu arada gündeme gelmesi söz konusudur. ABD’nin İran’la ilgili kendi hesaplarının olduğunu bilmekteyiz. Diğer yandan İsrail’in bu konuda çabaları söz konusudur. Özellikle bu hassas konu Azerbaycan’la İran arasında ciddî sıkıntı nedeni olmuştur. İran her fırsatta Azerbaycan aleyhinde yayınlardan, resmî beyanlardan kaçınmamaktadır. İran siyasetinde bu tip olaylara kindar yaklaşım aşikârdır. Doğrudur bu konuda İran’ı anlamak mümkündür. Ama ısrarla İranlı milleti kurgusuyla devekuşu misali tutum sergilemek sorunu ziyadesiyle derinleştirmeye hizmet etmektedir. İran “İranlı halk” anlayışıyla insanların tutumunu örtbas etmeye gayret ediyor. Bu ise olayı daha da körüklüyor. Hattâ bu konuda hiç de samimî olmayan merkezleri de harekete geçiriyor.”
__________________
Not: Unutulmasın, daha 90 yıl önceye, Türk Şah’ın at bakıcısı Pehlevî ve oğlu sözde İran Şahı oluncaya kadar, neredeyse 1000 yıl İran’ı Türklerin başta Oğuz (Türkmen) boylarından, yani Türkiye Türklerinden “Avşarlar” olmak üzere Türkler yönetmekteydi; İran, Farsîler azınlıkta (ama Farsçaları iktidarda) kalmış bir Türk devletiydi. Kürtlerle benzer hiç bir yanı yok olayın !