Bizim gerici siyasî İslâmcı molla takım ve devlet – millet düşmanı bölücü solcu cenah olayı duyar duymaz Mandelacı kesilmişlerdi. Meğer, şu eli çocuk kanlarıyla kıpkırmızıyken ölen azılı terörist Nelson Madela süper biri, dünya barışının kurucusu, eşsiz, muhteşem adammış da haberleri yokmuş ! Ne zaman mı anladılar? İhtiyar teröriste, Türkiye’nin o zamanki faşist yönetimi tarafından 1986’da konulan Atatürk Barış Ödülü 1992’de ona verilmek istenip de kabul etmeyince !
Böyle örnek bir adam (?) Atatürk Ödülünü kabul etmiyorsa, Atatürk’ün faşist, katil ve berbat biri olduğu, hele Atatürk’ü sevenlerin ondan da berbat oldukları ispatlanmış demektir (!). Bu kafasını sevdiğim mantıkla tüme varıma ulaşmak az şey mi? Oysa adam adam olmasına adam değil ama, ödülü reddeden yazısında açıkça söylüyordu: "Bu kararım modern Türkiye'nin kurucusu, reformcu Mustafa Kemal Atatürk'e karşı hiç bir olumsuz görüşü yansıtmamaktadır" diyordu. Ödülü niye kabul etmediğini de yakınları açıklayacaklardı; olayın PKK ile falan ilgisi yoktu. Konuyu Fatih Altaylı 5 Mart 2005 tarihli Hürriyet’teki köşesinde şöyle açıklığa kavuşturuyordu:
“Açıkçası Atatürk Barış Ödülünü reddettiği günden bu yana Mandela’ya ve ülkesine ‘sıcak’ bakamıyordum. Ancak, gerçekleri öğrenince Mandela’ya olan kızgınlığım geçti. Kendimize olan kızgınlığım ise arttı. Güney Afrika ile Türkiye arasında pek de dostane olmayan ilişkilerin temelinde Turgut Özal’ın koyduğu bir bomba var. Güney Afrika’da ırkçı rejimin hüküm sürdüğü ve bütün dünyanın bu nedenle Güney Afrika’ya ambargo uyguladığı yıllarda Turgut Özal, bu ülkeye bir dostunu yollar, ticaret yapmanın yollarını arar. Ve ambargoya rağmen bu ülkeye mal sattırmaya başlar. Hacim öyle atla deve bir miktar değildir ama ambargo delinmektedir. Daha sonra ırkçı rejim yıkılır. Mandela serbest kalır. Ülkenin başına geçer. Mandela’nın çalışma arkadaşları ise ırkçı rejim döneminde iç savaşların ve çatışmaların hüküm sürdüğü çevredeki ülkelerde sürgünde bulunan Güney Afrikalılardır. Bunlar ülkenin yönetimine geçince Mandela’ya rapor sunarlar. Bu rapora göre Afrika ülkelerindeki iç savaşlarda kullanılan silâhlar bu ülkelere Türkiye tarafından satılmaktadır. Daha doğrusu Türkiye, İsrail yapımı bu silâhların satışına aracılık etmektedir. Bunun üzerine Mandela Türkiye’ye bir temsilci gönderme kararı alır. Ve bu konuyu Türk yetkililerle görüşmek maksadıyla Thabo Mbeki Türkiye’ye doğru yola çıkar. Ancak temsilci Mbeki Türkiye’ye sokulmaz bile. Havaalanında kısa bir görüşmeden sonra adam ülkesine geri yollanır. Ve ilişkiler büyük darbe alır.
Daha sonra Mandela’ya verilen ödül ile bu yara onarılmak istenir ama iş işten geçmiştir. Peki o gün Türkiye’ye sokulmayan Mbeki’ye ne oldu dersiniz ! Söyleyelim. Bugün Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı o gün Türkiye’ye sokulmayan Mbeki’den başkası değil. Ne politika yapmışız değil mi !”