Önce kendi gözlerimle şahit olduğum birkaç olay anlatayım size.
Sene 2008.. Bir Dershanede hem tarih öğretmenliği hem idarecilik yapıyorum. Bir öğrenci geldi odamıza koşa koşa kan ter içinde kalmış. Hocam elimde polislik imtihanı soruları var benim için cevaplar mısınız dedi. Sordum nerden buldun bu soruları öyle şey mi olur dedim.
Abi yurtta kalıyorum yurtta dağıttılar dedi. ( malum cemaat yurdu) Böyle bir şeyin vebaline girmeyeceğimi soruları başka yerde çözdürmesini söyleyip dershanenin dışına gönderdim. Sonradan öğrendik ki çocuk polis olmuştu. Detaylara baktığımızda soruların gerçekten malum cemaat tarafından alındığını ve hatta mülakatlara bizzat cemaatçilerin girdiğini öğrendik. Cemaat mensubu olup sınava giren herkes o dönemde polis yapılmıştı.
Yine bir gün Dershanede 2 öğrenci tespit ettik cemaat yurdunda kalan. Aldım odama sıkıştırdım. Malum cemaat yurdundasınız ama ona düşman bir dershanenin öğrencisisiniz bu nasıl oluyor dedim. Konuşmamakta direndiklerinde atarım sizi dedim. Bu tehdit sonrasında iki öğrenci de bana askeriye sınavlarına gireceklerini, cemaat dershanesine giderlerse fişleme olabileceğini, o nedenle buraya geldiklerini söylediler. Birkaç gün sonra çocukların yanına gezen başka bir çocuğa ilişti gözüm.
Solcuydu bu çocuk ama cemaatçilerle takılıyordu. Onu aldım yanıma bu kez nedir bunlarla işin dedim. Hocam ben de asker olmak istiyorum, bu cemaate girersem beni asker yapacaklarına söz verdiler dedi. Aylar sonra öğrendim ki çocukların 3u de sınavı kazanmıştı. Çünkü cemaat askeriye mülakatına Hükümet tarafından bir komutan yerleştirmişti.
Marmara'da yüksek lisans yaparken badem bıyıklı öğrenciler gördüm, sonra o öğrencilerin araştırma görevlisi olduklarını. Kimdi bunlar nerden geldiler diye sordum kendi kendime. Cemaatçiydi hepsi. YÖK tamamen bunların eline verilmiş ve kadrolaşma yapmaya başlamışlardı. Sonradan gördük ki bırakın araştırma görevlilerini Rektör'ler dahi Cemaatçiydi ve bizzat Cumhurbaşkanı tarafından atanıyorlardı. Ve KPSS sınavı.
Malum cemaate bağlı tüm yayın evleri tavan yapmış, yayınlarında soruları bilir olmuşlardı. Tabi yine öğrendik ki bunlara yol verilmiş, sorular kendilerine teslim edilmişti. Artık memur olmak için ilk tercih de malum cemaatin dershanesine kayıt olmaktı. Sonrası mı? O kolay, sorular zaten veriliyordu kendilerine. Aynı olayın sonrasında ÖSS sınavı(Üniversite yerleşimi) için de yapıldığını öğrendik. HSYK ne alemdeydi peki. Onu artık bilmeyen yoktu ki ülkemizde. Ergenekon, balyoz. Operasyon üzerine operasyon yapılıyor, dönemin Başbakanı Zekeriya Öz'ü öve öve bitiremiyor "Ergenekon Savcısı bizzat benim" diyordu. Sonra ne mi oldu? Vatansever tüm kadrolar askeriyede lağv edildi ve yerine cemaatçiler yerleştirildi.
MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli 'Fethullah Gülen Hareketinin faaliyetleri acilen durdurulmalı' dediğin de ise AKP kurmayları Sn. Devlet Bahçeli'yi akıl sağlığı bozuk olmakla suçluyordu Sonra kaset süreci başladı. CHP ve MHP üzerine büyük oyunlar oynandı. Başbakan mitinglerde 'ne özeli kardeşim bunlar genel genel' diye bas bas bağırıyordu. Sonuç mu? Her iki partinin önde gelen isimleri partiden lağvedilmişti malum cemaat tarafından ve Hükümet desteğiyle.
Fakat Ülkücüler üzerinde oynanan oyun henüz bitmemişti. Dava arkadaşlarımız tutuklandı secim öncesi malum cemaat tarafından. Suçları 'Devlet Bahçeli’ye suikast planlaması' idi. 86 yılla yargılandılar. Seçim sonrası ise salındılar. Biz malum cemaat haindir diye bağırdıkça Hükümet görevlileri tarafından suçlanıyor, tutuklanıyorduk. Muhterem Hoca efendiye iftira atıyorduk!!! Ve sonra..
AKP ile cemaat çıkar çatışmasında ters düştü ve bu günlere gelindi. Sonuç mu?
Ülkücüler yine haklı çıkmıştı. AKP eliyle beslenen hainler Devleti tehdit etmiş ve darbe yapmaya kalkışmıştı.
Peki soruyorum şimdi; darbeyi planlayıp onca insanımızın hayatına sebep olan cemaat suçlu da onu besleyip büyütenlerin hiç mi kabahati yok?
Allaha şükürler olsun, Ülkücüler mücadelesinde yine haklı çıktı, yine bu vatanın çimentosu olduğunu milletine gösterdi. Sizce de biz özürü hakketmiyor muyuz?
Volkan Varol(Gazete2023)