Demokrasi genel anlamda hürriyet demektir..Hürriyetin garantisi se mülkiyettir..Mal,mülk sahibi olmayan insan hür olamaz..Başkalarının emir ve nüfuzu altında kalır..
Mülkiyeti olmayan insan siyasi tercih ve oy hakkını da kullanamaz..İnsanımızın birilerine muhtaç hale getirilmesi ve ya başkalarının himmetine muhtaç kalması onun özgür iradesinin tutsak olmasına neden olur..
Siyasi demokrasi ,ekonomik demokrasiyle tamamlanabilir..Ekonomik demokrasinin de ana kaynağı mülk sahibi olmaktır..İnsanları yoksullaştırmak ,fakirleştirmek siyasi bir proje ise ,bu projenin uygulandığı ülkede demorasiden söz edilemez..
Türk Milleti aile yapısına önem veren bir millettir..Son yıllarda aile yapımız bozulmuş olmasına rağmen , Anadolunun bir çok kentinde ,köyünde,kasabasında Türk aile yapısının devamını görüyoruz..Bu yapının daha çok bozulmaması içinde ailelerin iktisadı durumunu düzeltmek ülkeyi yönetenlerin öncelikli görevleridir..
Yöneticilerin insanımızın ekonomik yapısını iyileştirmek ,gelir adaletini sağlamak ,ülke kaynaklarını adil bir sistem içinde paylaştırmak siyasilerin öncelikli söylemleri olmasına rağmen ,uygulamada verilen sözlerin yerine getirilmediği görülmektedir..
Mülkiyet tabana yayılmalıdır..Ancak ülkemizde böyle bir düşünceye sahip siyasi hareket yoktur..Seçim dönemlerinde bol keseden ulufe dağıtılır,seçimlerden sonra ise dağıtlan ulufe hayal olur..
Türk Milleti'nin bütün bireylerini ve sosyal dilimlerini esas alan mülkiyeti ne devletin ne de bir avuç azınlığın tekeline terk etmemek gerekmektedir..Devlet ve ya fertlerin köleliğine son verecek adil bir sistem mutlaka kurulmalıdır..Bu sistem ne emeği sermayeye ne de sermayeyi emeğe sömürtmeyecek şekilde düzenlenmelidir..
Türkiye'de tam bir sömürü sistemi hakimdir..Sömürü sistemlerinde millet şuuru oluşamaz..Emek sahipleri yani çalışanlar alın terlerini hakkını aldıklarını söylemek saf dillik olur..Sivil Toplum kuruluşları ve ya değişik isimler altında faaliyet gösteren sendikalar her ay yaptıkları araştırma sonuçlarını yayınlıyorlar.. Bu araştırmalarda “”AÇLIK ve YOKSULLUK “” rakamları açıklanıyor..Bu sayıları ayrı ayrı yazmaya gerek yok..Açlık sınırının dört kişilik bir aile için 1500 tl olmasına karşılık asgari ücretin 1400 tl olması gülünç değil mi?
Bunun neresinde sosyal adaletvar.?Hak paylaşımı böyle mi olmalı?
Mal canın yongasıdır..””der bir atasözümüz..Tarihte köleleşmiş insanları incelediğinizde onların mülkiyetsiz kalmış insanlar olduğunu görürsünüz..Ülkemizde uygulanan vahşi kapitalizim tam bir köle sistemidir..Bu siztem de insanlar köle muamelesi görürler..Eğer asgari ücret ödediğiniz bir ailenin aç kalmamak üzere alacağı aylık ücretini düzenlerseniz insanınızın köleleştirilmesine zemin hazırlamış olursunuz..
Demokrasinin ve hürriyetlerin en önemli teminatlarından biri mülkiyetin yani ekonomik varlığın adil ve dengeli bir biçimde yaygınlaştırılası değil midir?
Sonuç olarak diyorum ki hürriyetin tek garantisi mülkiyettir..Mülkiyet sahibi olmayanların hür olması,iradelerini özgürce beyan etmeleri,kullanmaları mümkün değildir..
Sıkça duyuyoruz..Diyor ki siyasiler “”insanlar bir paket makarnaya ve ya bir torba kömüre karşılık oylarını veriyorlar..”” Bu söylem bile mülkiyet sahibi olmayanın hüriyeti olmadığını göstermiyor mu?
Bu sistem veya bu düzen mutlaka değişmelidir..Sözde değil öz de demokrasiye ancak adil bir düzen ile ulaşılabilir..Düzenin değiştirecek tek güç ise milletin iradesidir..Adil ve insanca yaşama düzenini savunmayanlara oy vermez isek gerçek manada HAKÇA bir düzenin sahibi oluruz..Yoksa ömür boyu köle hayatı yaşamak zorunda kalırız..