Vicdanım rahat olarak ölmek, en büyük arzumdur.
Vicdan, Allah’ın kulunun gönlüne fısıltısıdır.
Bu İlâhi fısıltı, Allah’ın yarattığı kulunu, vatanını sevmeye, Hakk'a, hakikate, kanaate, adâlete, dürüstlüğe, merhamete, şefkate ve şükre davetiyesidir.
Ali Emiri Efendi ‘’Divan ü lügati’t– Türk’ü’’ bulup Türk Milletine kazandırdıktan sonra, Talât Paşa kendisine ‘’Yeter ki iste, sana arzu ettiğin her makamda devlet memuriyeti vereyim’’ teklifini götürünce;
Ali Emiri Efendi verdiği cevabında, “Ben milletime edecek hizmeti yaptım. Bugün nazarımda hiçbir memuriyetin, paranın, malın, mülkün kıymeti yoktur. Benim en büyük arzum ve isteğim, başımı yastığa her koyduğumda, Allah’ın gönlüme fısıltısından ibaret olan vicdanımı rahat ve huzurlu hissedebilmemdir” der.
Ben de, vatanıma hizmetle geçen bir günün ardından Ali Emiri Efendi gibi başımı her yastığa koyduğumda;
Rabbimin gönlüme fısıltısından ibaret olan vicdanımı rahat ve huzurlu hissediyor, onun sesini dinliyorum. O ses bana hep, ‘’Yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli dünya sevgisinden, mal, mülk, makam sevdasından sıyrılarak, vatanını koru, Türk’ü sev, onu yaşat ve onun bekasından başkasını düşünme, tasan yalnızca ihanete uğrayan Türk milletinin ırzı, namusu, vatanı ve bayrağı olsun’’ diye fısıldıyor.
Vicdanımın sesine karşılık veriyorum;
‘’Ben ben değilim, ben, Türk milletinin varlığında eriyip yok olarak benliğimden ve bedenimden sıyrılarak koca bir vatan oldum. Ben yokum artık. Ben vatan oldum, vatan benim bedenim oldu. Bedenimin 783 Bin Kilometre kare oluşu bu yüzdendir.
Bedenim vatanlaşınca ölmekten korkar oldum!
Ben ölürsem vatan da benimle beraber ölür diye çok korkuyorum!
Şair ne demiş;
Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor,
Lâkin vatandan ayrılışın ızdırâbı zor.
Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sâhile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.