(Uzunca bir dönem ayrı kalacağız! Bu yazımı vasiyetim bil! Çünkü sensiz yarınımız olmayacak!)
Türk’ün mübarek evlatları!
Nurani anaların asalet kokan ninnileri ile büyütülen yiğitler!
Ülkü Ocaklarında kıvama gelen, kemâle eren ülkücü bozkurtlar!
Türk milleti bu keşmekeşlikten bir an evvel kurtularak, kanat olup, kanatları arasında mazlumları güven içinde yaşatması ve demirden yumruk olup zâlimlerin tepelerine inmesi ve dahası, eski ihtişamlı fasıllarını yeniden açması, ancak ve ancak siz ülkücü genç bozkurtarın sayelerinizde olacaktır.
Buna inanıyor ve bunu, vatan aşkıyla çarpan yüreğinizin sesinde duyuyor, o ışık dolu gözlerinizde görüyorum.
EY ÜLKÜCÜ GENÇ!
Şunu bil ki, bu kötü gidişatla yarınımız olmayacak!
Ve senin yarınlarını çalanları iyi teşhis et!
Türk milleti olarak büyük bir ihanet çemberine alınmışız, bu çember her gün biraz daha daralmakta ve şer güçler el eleler, insafsızca çullanmakta hainler Türk’ü Anadolu’dan çıkartmak için!
BİLİYORUM, ŞU AN SAHİPSİZ VE ÇARESİZSİN!
Biliyorum Başbuğumuzun göçünden sonra kimseler ilgilenmedi seninle!
Biliyorum seçimden seçime sahtece gülünerek yüzüne, direkler arasına ip gerip Adayların resimlerini asmak için taşeron olarak kullanıldın!
Biliyorum senin emeğinle Milletvekili seçilip Ankara'ya giden ülküsüz, açgözlü merhametsizlerin her ay utanıp sıkılmadan 20 Milyarı cebe indirip, dönüp Ülkü Ocaklarına bakmadıklarını!
Yine biliyorum ki Ülkü Ocakları bilerek ve kasten çorak bırakıldı. Ama sen o mübarek annenin sütünden aldığın asaletle, mânevi güçle yılmadan yıkılmadan davana sahip çıktın, ümit olmaya devam ettin Türk milleti için.
Ve şunu da biliyorum ki;
Seni köksüz ve ruhsuz bırakabilmek için 1980 öncesinin yiğitleri, serdengeçtileri olan ülkücü Ağabeylerinle aranı açtılar, onları âsi ve öcü gibi anlattılar sana.
Ömrünü bu kutsal davaya adamış, büyük sıkıntılar çekerek hayatı kendisine dayanılmaz acılarla dolu çilehane olmuş ORHAN AĞABEYİNİ sana keserek, seni Orhan Ağabeyinden soğutmaya çalışan kişi veya kişiler her kim olurlarsa olsunlar bil ki onlar basit, sığ, ufku dar, onun bunun borazanını çalan nursuz ve ihlâssız zavallılardır.
Bütün bu kirli senaryo ve ilgisizliklere rağmen, mübarek annenin kulağına fısıldadığı ninni ve sana emzirdiği o pak sütünden aldığın feyzle yıkılmadın, dimdik ayaktasın olanca heybetinle.
Sen, Türk milletinin yegâne güveni, sığınağı, barınağı, limanı, İstiklâl ve İstikbâl umudu olmayı başarıyla sürdürmektesin.
Sen ne mübarek bir gençsin ki;
Yılmadın, yıkılmadın, dünya ve içindekilere heves edip alçalmayarak, çürüyen bir toplumda dip diri kaldın.
GENÇ ÜLKÜCÜ!
Sakın kendini siyâsi bezirganların nefsi arzu ve isteklerine alet ettirme!
Sakın birilerinin seni bindirilmiş kıtalar halinde rakiplerinin üzerilerine saldırtmalarına, salon ve sokaklarda slogan attırmak için kullanmalarına izin verme. Çünkü onlar senin yanın çok sığ ve cüce kalırlar!
NURANİ ANANIN DOĞURUP BELEDİĞİ TÜRK’ÜN MÜBAREK EVLÂDI!
Sen, bu topraklar üzerinde 1000 yıl sonra dünyaya gelecek olan Türk kızlarının bekâreti, iffeti ve namusundan bile sorumlusun!
İşte sen busun!
Sen, Türk milletinin bel bağlayıp güvendiği böylesi mükemmel bir gençsin!
ÜLKÜCÜ GENÇ!
Davana, Türklüğüne ve devletine sahip çık!
Şunu bil ve sakın unutma!
AKP, kaçak elektrik kullanmaktadır.
Birileri, Türk milliyetçilerinin ve ülkücülerin enerjileriyle üretilen elektriği, yer altına döşedikleri gizli kablo ile MHP'nin trafosundan alıp sinsice AKP'ye aktarmaktadırlar.
AKP'nin ampülleri 16 yıldan beriye MHP'nin trafosundan yer altı kablosoyla kaçırılan bu elektrikle yanmaktadır. Maalesef Balgat'ın ışıkları ise yıllardır sönüktür!
MHP trafosundan yer altına gizli bir kablo döşeyerek AKP ve AKSARAY'a kaçak elektrik bağlayanların kim olduklarını bilmeniz gerek!
Bu gün içinde bulunduğumuz bu acı ve felâketli dönemi atlatmamızın yegâne ilâcı- Reçetesi- Tedavisi- Telâfisi yalnız ve yalnız sensin ve bunu mutlak başaracaksın çünkü buna mahkûmsun!
ÜLKÜCÜ GENÇ!
MHP içinde ki çekişmelerin dışında kalmaya çalış ve sakın ülkücü arkadaşlarınla aranıza husumet girmesin. Çünkü yarın MHP bugünkü ülküsüz Balgat Beylerinin ellerinden alınacaktır ve o zaman her biriniz MHP’de görev alacaksınız. MHP Genel Başkanı, MHP milletvekili, İl- İlçe Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri sizlerin arasından çıkacak.
Bugünden küs olursanız bilin ki yarın kucaklaşamaz ve ortak hedefe birlikte yürüyemezsiniz. Her biriniz birer TOPAL ÖRDEK olur yolda kalır, hem kendinize, hem milletinize kıyarsınız.
NE DİYOR ÂKİF;
Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.
Yürekleriniz toplu vursun, kenetlenin sevin birbirinizi.
Tefrika girmesin aranıza, nizalaşmayın, gönül gönüle, el ele yürüyün kutlu hedefe.
ÜLKÜCÜ GENÇ!
Devlet, HZ. Nuh’un gemisi gibidir!
Türk ordusu ise namusun teminatıdır, ona ancak namussuzlar, ırzına değer vermeyen soysuzlar saldırabilirler!
Devlet çeşmesinden hakkın olmayan ruhsatsız bir yudum dahi su içme. Devlet çeşmesinden ruhsatsız su içenler, vallahi ecel yatağında, ölümün o sonsuz hararetinde bir damla dahi su içemeyerek, su, su, su diye kıvrana kıvrana can verirler!
Allah’a teslimiyet içinde yaşayanlar hiç bir şeyden korkmazlar!
Din, vatan ve namus uğruna verilmesi gereken mücadele esnasında korku iman zafiyetindendir.
Korku, düştüğü gönüllerden kendi hacmi kadar imanın eksilmesine sebep olur!
Gerektiğinde kalemi eline,
Bazen sözü diline alacaksın.
En son ise lüveri beline!
ÜLKÜCÜ GENÇ!
Sırtını vereceğin insanların soylu ve asâlet sahibi olmaları gerektiğini sakın unutma!
ASALET;
Kendi şahsi geleceğini vatanın geleceği noktasında yok sayarak; maddi ve manevi bütün imkânların vatanın yüksek menfaatlerine amade kılınabilmesi hadisesidir!
Bu şuura erebilmen için; 1947 kışının soğuk bir gecesi Paris’te Sen Nehri kenarında donarak ölen Kırımlı Türk gencinin cebinden çıkan PARİS AKŞAMLARI ŞİİRİNİ sık sık okuman gerek. (Paris akşamları diye yazıp internete girdiğinizde şiir karşınıza çıkar, mutlaka okunmalıdır)
ÜLKÜCÜ GENÇ!
Bağrında VATAN YARASI diye bir yaran olsun,
Göz göz - pare pare - lif lif bir mübarek yara.
Her gün kanasın ıstırap çek,
İnle, dövün, bir ömür hiç kapanmasın.
Göğsünde ki ‘’VATAN YARANA’’ sakın bir merhem sürüp savdırma.
Dünya ve içindekilere meyledip rahata kavuşabilme uğruna, bağrında zonklayan bu "VATAN YARASINI" savdırmaya çalıştığın an bil ki artık sen de; mutfakla tuvalet arasına döşenmiş onluk pimapen borusun ve hiç bir şeysin!
Sen, bağrında sana acı çektiren bu vatan yarasıyla güzelsin!
ÜLKÜCÜ GENÇ!
Sen vatan için çırpındıkça, Türk milletinin namusu, dini ve bekası uğruna yılmadan, yıkılmadan, büyük bir aşk, şevk, sevda, heyecan ve sarsılmaz bir iman içinde RIZA-I BARİ`yi gözeterek mücâdeleni sürdürdüğün müddetçe;
HZ. Musa gibi firavunlar çıkacaktır yoluna.
HZ. İbrahim gibi seni ateşe atmak için nemrutlar takılacaktır peşine.
Yeter ki sen imanlı ve ihlâslı ol, Firavun`u boğan, Nemrut`u helâk eden Rabbin ile ol!
GENÇ ÜLKÜCÜ! BU YAZIMI SANA OLAN VASİYETİM BİL!
Sana olan vasiyetimde senden istediğim dava adamlığı zor ve çetindir. Beyinde bir cam kırığı gibi, bir ömür inletir, kanatır, kakılır beyin zarına kasabın bıçağı gibi, acı verir lâkin seni pişirir ve kâmil insan kılar ve istenilen ülkücü olursun.
BU DAVA;
Bir dertler yumağı ve ömür törpüsüdür.
Gönül ve Hâl ehli olup, Türklük ve İslam ateşiyle yanıp Kavrulan, Hakk`a sevdalı rütbe beklemeyen, dünyaya meyledip ikbal kovalamayan, EVLİYALAR COĞRAFYASI ANADOLU'NUN her taşına sevdalı, her karış toprağına vurgunların dilinde türkü, gönlünde muhabbet, yüzünde tebessüm, ciğerinin derinliklerinde tarifi imkansız sızıdır!
BU DAVA;
Yunus gibi "Gel gör beni aşk neyledi" diyerek yananların, Ertuğrul gibi gâzilerin davasıdır!
BU DAVA;
Buram buram Türklük kokan hazreti Yesevi`nin Türkistan yeli, Hazreti Mevlâna`nın insan sevgisiyle tutuşan gönlünün muhabbet ateşi,
Beş bin ülkü şehidinin kana kana içtiği şehadet pınarıdır!
BU DAVA;
Müslüman Türk Milletinin hudut, coğrafya tanımayan enginlerden engin yüreğindeki mevcut olan İLAY-I KELİMETULLAH SEVDASINI hayat nizamı olarak dünya`ya nakış nakış işleyecek ulvi bir idealin adıdır!
GENÇ ÜLKÜCÜ!
Bu gün içinde bulunduğumuz bu acı ve felâketli dönemi atlatmamızın yegâne ilâcı- Reçetesi- Tedavisi- Telâfisi yalnız ve yalnız sensin ve bunu mutlak başaracaksın çünkü buna mahkûmsun!
İstiklâl Savaşı’nın zaferle bitmesinin beklenildiği günlerdi. 1922’nin Ramazan’ında Yahya Kemal`in şu mısraları bir MAHYA olarak yazılıp Süleymaniye Camiinin minareleri arasına asılmıştı;
"TA Kİ YÜKSELSİN EZANLARLA MÜEYYED NAMIN
GALİP ET ÇÜNKÜ SON ORDUSUDUR İSLÂM'IN"
Allah c.c nasip kıldı gâlip geldik lâkin bugün dünden bin beteriz!
Türk milleti, değil yeni yapılacak olan Anayasa’dan, tarihten bile silinmek istenirken; bu nankör ve vefasızlara bir kez daha anlatalım o düşmanı oldukları Türk milletini. Bunu anlatmanın tek yolu; ülkücü Türk gençliğinin el ele, gönül gönüle verip kuvvet bulmasıyla mümkündür.
HAVA, TOPRAK, SU VE TÜRK!
İlk üçüyle hayat bulur, beslenir doyar insanoğlu.
Türk’ün sayesinde ise; mazlum milletler onun sağlayacağı adâlet nizamıyla sulh ve sükun içinde insanca yaşarlar!
"MUM EĞER YANMİRSE YAŞAMİR DEMEK, ONUN DA YAŞAMAĞI YANMAĞINDADIR "
İŞTE BÖYLE GENÇ ÜLKÜCÜ!
TÜRK Milletini millet yapan değerlerinin uğrunda yan ki yaşadığın anlaşılsın. MUMUN YANMAĞI GİBİ YAN Kİ, YAŞAMİR DEMESİNLER…
Hani bir Azeri atasözü vardır;
"DERİSİ YÜZÜLMÜŞ YÜREK GEZDİREN " diye.
Bu güzel sözle anlatılmak istenilen, milletin çözülüp vatanın batışı karşısında; hainlerin yürekleri yağ bağlarken, vatanseverlerin çekmiş oldukları çile ve ıstırapların dayanılmaz oluşudur!
ÜLKÜCÜ GENÇ!
Biliyorum senin yüreğinin de benim ki gibi yangın yeri olduğunu!
Hainler, dönek ve nankörler epey yol aldı, sen biraz geç kalmadın mı davranmak ve atılmak için?
NE GÜZEL SÖYLEMİŞ YAHYA KEMÂL;
Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lâkin vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.
Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sâhile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.