Geldik ve gidiyoruz.
Koca dünya iki kapılı küçük bir oda sanki.
Belki daha da küçükte ben abartıyorum!
73 yıl evvel bir kapıdan girdik ve sonrasında;
Zevk, sefa nedir bilmeden ve dünya nimetlerine meyletmeden, sadece vatan, devlet, Türklük, bayrak, ülkü, namus, din dedik ve şimdi az kaldı ölümle aralanan diğer kapıdan çıkmamıza.
İslâm'a muhtar, mazlumlara hami olmak göreviyle yaratılan Türk milletinin bir mensubu olarak dünyaya gelmek ve bu iki değer uğruna bir ömür vuruşup cihat ettikten sonra bu dünyadan sessiz sedasız göçmek ne güzel bir ayrılış, ne üstün bir şereftir bilenler için.
TTK ve Yüceltsin.
Türk milliyetçileri, üstün vasıflı olmalarının yanında;
Çile, meşakkat ve ıstırapların dayanılmaz acıları içinde ömür tüketip, hayatın kendilerine kurduğu en korkunç pusularına rağmen yılmayan iman ve inanç âbidesi er kişilerdir.
Türkçüler, yılanın gömleğinden sıyrılışı misâli dünya sevgisi ve içindeki nimetlerden sıyrılıp, Türklük ve vatan uğruna çileye, derde, gerekirse ölüme tâlip, çileden zevk alan başı dumanlı yılmaz yiğitler olup, şu kirlenmiş dünyada her biri birer lekesiz bayraktırlar gönül gönderlerinde.
BU ÇİLELERDEN BİRİ DE;
İftiralar, dayanılması güç işkenceler, kıyımlar, sürgünler ve mahpusluklarla Türk milliyetçilerinin susturulmak istendiği 3 MAYIS 1944 hadisesidir.
Şanlı bir mâzinin sahibi olup;
Allah'ın, ''EL ADL'' sıfatı gereği adâleti tesis ederek insanları huzur ve güven içinde yaşatmakla görevli kılınan Türk milletinin asil ve soylu evlâtlarının davası olan Türk milliyetçiliği (Türkçülük davası) bugünlere kolay gelmemiştir.
Türkçülük yolunda çekilen acılar, verilen mücâdeleler günümüzün eyyamcılarına ilâveten Balgat'ın şaşkınları tarafından üç- beş kuru nutukla geçiştirilemez!
Türk milliyetçiliği davası bugünlere, kahpelerin kurdukları dar ağaçlarından, duvarları kan lekeleriyle kaplı ceset kokan izbe tabutluklardan, sürgünlerden, hain namluların ucundan geçerek gelmiş ve bundan sonra da dünya var oldukça menzile yürüyecektir ki o menzil Turandır, Türk'ün dünya hâkimiyetidir.
KISACA 3 MAYIS 1944;
Bir avuç asil ve soylu Türk'ün zillete başkaldırışıdır.
3 Mayıs 1944;
Atatürk'ün ölümünden sonra aynen bugün olduğu gibi devletin kilit noktalarını ellerine geçirmiş olan Türk düşmanı aifesinin, Türk’ü, Türk tarihini ve Türk kültürünü imha etme plânlarının bozulduğu kutlu bir gündür.
3 Mayıs 1944;
Atatürk'ün eseri olan ''Türk tarihi serisinin'', Türk kültürünün, Türk'ün mili sembollerinin okullardan ve resmi dairelerden kaldırılarak, onun yerine ''Yunan- Grek- Roma kültürü''nün okutulmasına ve böylelikle Türklük bilincinin yok edilmek istenişine karşı dik duruşun tarihidir.
3 Mayıs 1944;
''TC''nin, Andımızın, Türk kimliğinin, Türk kültürü ve şanlı Türk tarihinin bugünkü düşmanlarının bir benzerleri olan o günün hainlerine, satılmış döneklerine, soyu bozuk çapulcularına çüşşşşş dendiği bir dönüm noktasıdır.
3 Mayıs 1944;
Atsız, Türkeş ve dava arkadaşlarının genlerinde mevcut olan Türklük mağmasının kızgın lavlarla Türk düşmanlarına karşı volkanik patlamasıdır.
3 Mayıs 1944;
Türk’ün yeni bir Ergenekon’udur.
TARİH TEKERRÜR ETTİ!
Tarih yeniden tekerrür etti!
Bugün, AKP iktidarıyla Türk milliyetçiliği fikri ve bu fikrin mensupları aynen Atatürk sonrasında ki devirde uğradığı kindar ve acımasız saldırılara maruz bırakılmış olup;
Andımızın okunması yasaklanmış!
T.C ibaresi resmi tâbelâlardan silinmiş!
Türk tarihi ve Türk kültürü gençliğimizin hafızalarından bizzat AKP'li Milli Eğitim Bakanlığı ve en yüksek makamlarda oturanlar tarafından silinmeye çalışılmakta!
Türk milliyetçiliğine karşı acımasız yeni bir savaş başlatılmış olup, Türk’ün tarihi, kültürü, kimliği ve ismi yok sayılmakta, böylelikle Türk’ün vatanına kastedilmektedir.
İŞİN EN ACI YÖNÜ İSE BİLGE ZATIN HÂLİDİR!
Türk milliyetçilerinin yegâne siyâsi organizasyonu olan MHP artık yok hükmündedir!
Bilge denen zat, Türklüğe muhalif olan AKP'nin hizmetine girerek sarayın muhaliflere uzanan sopası olmanın yanında, kin, nefret ve tehdit akan ağzı ve dili durumuna düşmüştür!
Türkçülerin şahlanış günü olan 3 MAYIS 1944 Türkçülük- Turancılık Olaylarının üzerinden 76 yıl geçmiş olmasına rağmen o günün şartları yeniden hortlatıldı!
18 yıldan beriye, beyinlerini ve gönüllerini kin ve nefret bürümüş kişi ve çevrelerce Türk milliyetçiliğine, Türkçülük fikrine ve Türk'ün bütün değerlerine karşı acımasızca bir saldırı başlatılmış olup, yurdumuz bilerek ve kasten Suriyeli, Afganlı ve daha birçok millete mensup mültecilerin istilâsına uğratılmıştır.
Bilhassa da 1915 de Suriye'ye gönderilen Ermenilerin, Suriyeli mülteci aldatmacasıyla Türkiye'ye sokulmuş olmaları çok büyük bir ihanettir.
Bir yanda GDO lu idâreciler,
Bir yanda GDO lu yiyecek ve içecekler,
Öbür yanda Türk kimliği düşmanı kılıç artıkları.
En kötü olanı ise;
Ele geçirilerek sarayın halkı tehdit sopası yapılan MHP ve bu durumu içine sindirebilen sözde ülküdaşlarımızın içler acısı durumlarıdır!
Allah'ım sen bize sabır ver.
Sen bizlere GDO'suz idâreciler nasip eyle.
Yeni bir ATSIZ’a,
Yeni bir Türkeş’e,
Sırf Türk olup, Türklüğü savundukları için 1944 ün tabutluklarında, emniyet binalarının küf kokan rutubetli hücrelerinde en aşağılık işkencelere tâbi tutulan Fethi Tevetoğlu- Hüseyin Namık Orkun- Nejdet Sancar- Muzaffer Eriş, Zeki Velidi Togan- Reha Oğuz Türkkan- İsmet Rasin Tümtürk- Hasan Ferit Cansever- Fehiman Altan gibi Türk milliyetçisi, mücâdeleci ve korkusuz yiğitlere âcilen ihtiyacımız var.
Cümlesinin ruhları şâd olsun.