''Verdiğiniz oylardan mahşerde hesaba çekileceksiniz''
(Bu hafta, TBMM’de cuma namazını ben kıldıracak olsaydım okuyacak olduğum cuma hutbemi şimdiden sizlerle paylaşıyorum)
Bu yazımın tamamını okumayacaksanız, sakın başlamayınız. Çünkü bu yazım için çok emek harcadım.
Diyanet İşleri Başkanlığı, İl- İlçe Müftüleri, Vaizler ve on binlerce İmam varken, böyle bir hutbeyi yazmak bana düşmezdi her halde.
Diyanet mensupları doğruları konuştukları an bu memlekette her şey düzelir, ne yolsuzluk ,ne hırsızlık ve ne de adâletsizlik kalır. O zaman bizlerde hutbe yazma gereğini duymayız inşallah. Vatan derdiyle yanan bir bağrı olmayanların makamları, kendileri için sadece bir ekmek kapısından ibarettir...!
MESELÂ;
Diyânetin, Çalana, çalma demesi gerekirken, Cuma Hutbelerinde, parası çalınan cemaate; ''PARANI ÇALAN HIRSIZLA UYUŞ- ANLAŞ- BARIŞ- HOŞ GÖR'' der gibi sanki. Hop balaaaa bu hangi dinde var böyle?
Ey Cemaat-i Müslimin!
Bugün okuyacak olduğum hutbe, seçerek Ankara'ya gönderdiklerinizin, Ankara'ya varır varmaz Allah'la olan bağlarını kopartmaları ve Allah'la BEZM MEÇLİSİNDE imzaladıkları sözleşmeyi feshetmeleri hakkında olacaktır.
Ey Cemaat-i Müslümin!
Sözlerime iyi kulak verin ve aptal olmayın zira Yüce Allah akıllı ve feraset sahibi Müslümanı sever.
Yüce Allah, Araf Suresi 171-172; ‘’BEN SİZİN RABBİNİZ DEĞİL MİYİM?'' diye buyuruyor. Aklınızı başınıza alın ve seni yoktan var edip, nimetleriyle donatan Allah'ı terk ederek, Allah'ı unutup, adaleti çiğneyen, BAKARA-120 ve MÂİDE-51 Ayetlerini inkâra kalkışıp kâfirlerle dost olup, onların verdikleri ödülleri ceplerinde taşıyan, milletine, devletine ihanet eden ve dünyaya meyledip, gemi, yat, kat, villa sevdasına kapılarak, BEZM MEÇLİSİNDE Allah'a karşı verdikleri sözlerini inkâr eden siyaset bezirgânlarını oylarınızla destekleyerek günahlarına ortak olmayın.
Cenab-ı Allah zül-celâl Hazretleri, BEZM-İ ELEST denilen sohbet toplantısında yaratmış olduğu ruhları, ‘’BEN SİZİN RABBİNiZ DEĞİL MİYİM?’’ Sorusuna muhatap kılınca, ruhlar da ; ‘’EVET SEN BİZİM RABBİMİZSİN’’ diye cevap verdiler.
Ruhlar, Rablarına vermiş oldukları bu sözleriyle, ilâhi bir mukavelenin altına imza koymuş oldular ve dünyaya geldiklerinde bu ilâhi sözleşmeye sadık kalacaklarının sözünü verdiler.
Kudret elinde olan Allah c.c, istemiş olsaydı, ‘’Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’’ şeklinde değil de ‘’Ben sizin Rabb’inizim’’ diyebilirdi. Burada EVET veya HAYIR deme tercihini biz kullarına bırakarak, hürriyetin ilâhi olduğunu beyan ettmiştir.
İnsanlar vermiş oldukları bu sözlerinin gereği olarak; Rablarıyla olan ve ilâhi kurallar manzumesinden ibaret bu sözleşmelerinde geçen emir ve yasakların tümüne uymak mecburiyetindedirler.
EY CEMAAT! İNSANLARIN DÜNYAYA GÖNDERİLMELERİNE GELİNCE:
Dünya; aldatıcı güzelliklerle bezenmiş ve şeytanın türlü desiseleriyle dolu bir imtihan salonundan ibaret olan fâniler mekânıdır.
Bezm Meclisinde; Allah’ın ‘’ BEN SİZİN RABB’INIZ DEĞİL MİYİM?’’ hitabına muhatap olan ve Allah’ın bu hitabına cevap olarak ‘’EVET SEN BİZİM RABB’IMIZSIN’’ diyerek Allah’a kulluk sözü veren ruhlar; sırf bu vermiş oldukları söz üzere bir imtihana tabi tutulmak gayesiyle misâfir olarak bu dünyaya gönderildiler.
Nasıl ki bizler bir komşumuza misafirliğe gitmeden önce gardırobumuzu açıp bir elbise giyip ve sonra misâfirlik dönüşünde çıkartıp tekrar aynı gardıroba asıyorsak; Âllah c.c da, sırası gelen ruhu bir misafir olarak ve de bir imtihan gayesiyle bu fâni dünyaya gönderirken onu çıplak göndermez ve ruha; toprak denen gardıroptan beden denen çamurdan mâmul bir elbise giydirir.
NETİCEDE: Misafirlik süresi, kendisine takdir edilen ömürle sınırlı olan insanoğlu, misafirliği bitip geldiği asıl vatanına dönerken(ölüm hadisesi); dünyaya misafirliğe gönderilirken kendisine giydirilen beden denen çamurdan mâmül elbiseyi toprak denilen gardıroba ( mezara ) iade ederek, ruhu ebedi âleme vasıl olur.
EY CEMAATİ MÜSLİM! BEZM MECLİSİNE VE İMTİHANA DÖNECEK OLURSAK:
Bezm meclisinde, ruhları Allah’a ‘’EVET SEN BİZİM RABB’IMIZSIN’’diyerek sözleşme imzalayan insanoğlu, dünyaya geldiğinde, bu sözleşmede Allah’ın koyduğu ilâhi şartlar çerçevesinde bir imtihana tabi tutulmaktadır.
Bu sözleşme gereğince, Kur’an ın 6236/6237 âyeti ve Resûlün Sünnetullah’ını kulluk şuuru içinde hayatına tatbikle mükellef olan insanoğlunun, imtihan için gönderildikleri dünyada ki yaşantılarına bakacak olursak; bazıları imtihan için gönderilmiş oldukları dünyanın aldatıcı nimetlerine kanıp, şeytanın da türlü hile ve desiselerine kapılarak, Bezm Meclisi’nde söylemiş oldukları ‘’SEN BİZİM RABB IMIZSIN’’ şeklinde ki Rab’ leri ile yaptıkları mukaveleyi fesh ettiklerini görmekteyiz.
ŞİMDİ SIRA KİMLERE OY VERMELİYİZ VE PEŞİNDEN GİTMELİYİZE GELDİ…
Çeşitli partilere mensup olan siyasiler, oylarımızı alabilmek için, seçim meydanlarında çıktıkları kürsülerden bizlere bin türlü söz ve vaatler de bulunuyorlar.
Verdikleri söz ve vaatlerine inanarak, gidip sandıkta oyumuzu verip bu insanları TBMM’ye gönderiyoruz.
NETİCE OLARAK;
Gelip meydanlarda bize söz veren siyasiler, oylarımızı alıp Ankara’ya gidince sözlerini ve vermiş oldukları türlü vaatleri bir iki gün sonra unutup, yüzlerimize dahi bakmaz oluyorlar.
EY CEMAAT! BU DURUM KARŞISINDA AKLA GELEN İLK SORU ŞU OLMALI;
Biz Müslümanlar olarak kimlerin peşinden gidip, kimleri hangi ölçülerle değerlendirdikten sonra oylarımızla desteklemeliyiz?
EY CEMAAT! AKLI BAŞINDA BİR MÜSLÜMAN, BU KONUDA ŞU ŞEKİL BİR YORUM YAPMALIDIR:
Oyuma tâlip olan ve bana çeşitli vaatlerde bulunup söz veren bu insanın, Bezm Meçlisi’nde ‘’SEN BİZİM RABB IMIZSIN DİYEREK ALLAH’LA YAPTIĞI SÖZLEŞMEYE’’, dünyaya gönderildikten sonraki hayatı içinde sadık kalmış mı, yoksa dünyaya meyledip, şeytanın türlü desiselerine kapılarak bu sözleşmeyi fesih mi etmiş?
ŞAYET FESİH ETMİŞ İSE, BU DURUMU ŞÖYLE DEĞERLENDİRECEĞİZ:
Bezm Meclisi’nde Allah’a kulluk sözü veren bu insan, gelip bu dünya da Allah’la olan mukaveleyi fesih edip; paraya, mala, mülke meylederek, haram- Helâl demeden milletini gaspediyorsa; ben kimim ki miting alanlarında kürsülerden bana verdiği vaat ve sözleri, seçilip TBMM ye gittiğinde inkâr edip, fesih etmeyecek. Bunun garantisini kim verebilir ki?
EY CEMAAT!
Dünyaya meyledenler /
Haram, helâl demeyenler /
Hakk’ ka, hukuka riayet etmeyip, mazlumu inletenler /
Asâkir-i İslâm’ın ( İslâm askeri ) kanları ve şahadetleriyle Memâlik-i İslâm (İslâm toprağı) yapılan ecdat yadigarı, evliya ve Enbiyalar diyarı mubarek vatan topraklarını, dinimiz yasak kıldığı halde, para mukabili kâfirlere satanlar /
Fatiha ve Bakara gibi sûrelerin vahiy şekillerini bozarak ve Kelime-i Tevhit den HZ. Muhammed ismini çıkartıp, çocuklarımıza sadece ( LÂ İLÂHE İLLALLAH) şekliyle noksan okutturanlar /
Camilerin ihtiyaçları için imamları cemaatten para isteyen dilenci durumuna sokarken; 742 kilise, 69 manastır, 63 şapel, 24 havra, 19 sinagog ve 1 bazilikayı Kültür Bakanlığının envanterine alarak devlet kesesinden onaran ve koruma altına alanlar /
Ve bütün bunları yapmak için, fakir milletimizin 15, 20 trilyon parasını harcayanlar /
Zinayı kanunen suç olmaktan çıkartarak, domuz etinin kasaplarda satılmasına müsaade edenler /
Millet açken, uçaklarındaki 103 çeşit yemeği; hayatında alnı secdeye gitmemiş ve bir ömür Kur’an a muhalefet yaparak, İslâm’a, İmam-Hatip okullarına, Kur’an kurslarına, başörtüsüne, tesettüre acımasız saldırılarda bulunup Müslümanlara en ağır küfürleri etmiş ahlâk fukarası basın mensuplarına, sadece kendileri lehine yazı yazmak ve propagandalarını yapmak kaydıyla ikram edip yedirtenler ve onları muteber basın sayanlar /
Resûlullah Efendimiz kamış yatakta yatarken, Ankara'nın 864 rakımlı tepelerde kendileri devletin kesesinden köşklerine aldıkları 31 trilyonluk mobilya ve avizelerle süslenmiş mekânlarda yatanlar /
Şefaat yetkisi yalnız HZ. Muhammed Mustafa’ya aitken, iktidara geldiklerinde, ‘’ANKARA’NIN ZÜLMÜNDEN BRÜKSEL İN ŞEFAATİNE SIĞINIRIZ’’ diyerek, peygamberimizin şefaat yetkisini Brüksel’e devredenler /
Yolundan gittiklerini söyledikleri iki cihan güneşi peygamber efendimiz Muhammed Mustafa, çoğu zaman yiyecek bir şeyi olmadığından günlerini oruçlu geçirirken; kendileri KARUN kadar zenginleşerek, dünyanın en zengin 6 liderinin arasına girip, 12 trilyona dört villaya, gemiciklere, pırlanta mağazalarına sahip olup, tıka pasa yiyenler /
Irak’ta masum kanı akıtıp, Müslüman kadınların ırzlarını kirleten Amerikan askerlerinin, sağ salim memleketlerine dönmeleri için dua ettiğini söyleyenler /
Peygamber efendimiz elbisesine yama vurur giyerken, günümüz de ise milyonlar aç yatarlarken, 800 milyarlık saat takıp, 6 milyarlık elbiseyle, karısı ise12 milyarlık Yahudi malı çanta ile gezenler /
Amerikan büyük elçisi Edelman istedi diye, Al-i İmran sûresi’nin ‘’ALLAH İNDİNDE TEK DİN İSLÂM’DIR’ şeklindeki 19. Âyetinin Cuma hutbelerinde okutulmasını yasaklayanlar /
Allah’ının lânetlediği Yahudilerin vermiş olduğu ‘’YAHUDİLİĞE HİZMET ÖDÜLÜNÜ’’ hem de iki tane, (AJC ve ADL isimli Yahudi örgütlerin verdiği) cebinde taşıyanlar /
Ve hâla daha İsrail’le birçok anlaşmayı devam ettirenler /
12/ 10/ 2005 tarihinde, Türk Ceza Kanununa HOMOSEKSÜELLİK SUÇ DEĞİLDİR ibaresini koyanlar /
Başdanışmanlarının hanımları ve beş kişilik bir kadın grubu, bir Cuma günü ÜSKÜDAR SUBAŞI CAMİİ’NDE BAŞLARI AÇIK VE PANTOLONLU BİR ŞEKİLDE İMAMIN ARKASINDA SAF TUTUP, Cuma’nın ilk dört rekât sünnetini kıldıktan sonra, sıra iki rekât Cuma’nın farzına gelince, ‘’İMAM EFENDİ, BİR DEĞİŞİKLİK OLSUN BU CUMAYI DA BEN KILDIRAYIM’’ dediği halde, bu korkunç olayı duyduklarında, bu olayı büyütmeyin diyerek hoş karşılayanlar /
Daha önceleri okul ve camilere yakınlığı 200 metreden aşağı meyhane ve içkili yerlere ruhsat verilmezken, bu mesafeyi, aman sen de bunda ne var diyerek 50 metreye düşürenler ve sonra göz boyamak için tekrar 100 metreye çıkartanlar /
Papa BENEDİCT kâfirinin, ‘’BEN, NE İSLÂM’I DİN OLARAK VE NE DE MUHAMMED’İ PEYGAMBER OLARAK TANIMIYORUM, MUHAMMED, TANRI İSA’NIN SALTANATINA GÖZ KOYMUŞ SAHTEKÂR VE YALANCININ BİRİDİR’’ dediğini bizzat bildiği halde: Antalya Belek de, adına DİNLERBAHÇESİ denilen bir bahçe içine yüz yüze vaziyette yapılmış olan, Cami – Havra - Sinagogun açılış kurdelesini kesmek için, ermeni Patriği Mutafyan, Musevi Hahambaşı Haleva, Fener rum patriği temsilcisi Aranastopolmus ve Vatikan kilisesi temsilcisi Samut ile şen şakrak kol kola girenler /
EY CEMAATİ MÜSLÜMİN!
Yukarıda bir bir sıraladığım, din ve insanlık dışı davranış ve icraatlarda bulunanların her birerleri; tüm bu tutum ve davranışlarıyla, BEZM MEÇLİSİ’NDE söylemiş oldukları ‘’SEN BİZİM RABB’IMIZSIN’’ şeklindeki Allah la olan sözleşmelerine sadık kalmamışlar ve Allah'a karşı yalan konuşup, yoldan sapmışlardır…
EY CEMAAT!
Son on yıllık zaman içinde, İslâm’a aykırı olan daha böyle onlarca sapkınlığa sık sık şahit olmaktayız.
EY CEMAAT!
Biz Müslümanlar olarak bütün bu yapılanları hoş görüp, bunu yapanlara asla ve asla itibar etmemeliyiz. Bizler birer Müslüman olarak, oy vereceğimiz siyasileri değerlendirirken ki ölçümüz; onların BEZM MECLİSİNDE, ALLAH’A VERDİKLERİ SÖZE SADIK OLARAK YAŞAYIP YAŞAMADIKLARINA BAKMALI VE ONLARI BU ŞEKİLDE DEĞERLENDİRMELİYİZ.
EY MUHTEREM MÜSLÜMANLAR!
‘’Dost olup güvendiklerinizin ne ibâdetleri, ne vaatleri ve ne de tatlı söz, güler yüzlerine kanın, sakın bunlar sizi aldatmasın. Onların dünya malına olan tamah ve mal biriktirme hırslarına, en önemlisi de BEZM MEÇLİSİ’NDE Allah’a verdikleri söze sadıklar mı ona bakın. Oylarınızla seçip kendinize baş yaptıklarınızın bugünkü hallerine bakın, bakında Allah’tan bol bol af dileyin zira bunca günahlarına ortaksınız.
EY MUHTEREM MÜSLÜMANLAR!
Biliyorum birçoklarınız gaflette o kadar ileri gittiniz ki Allah’ın Kur’an ına, sevgili Peygamberine söz edilse, hiç oralı dahi olmadan arkanızı dönersiniz de partinizin liderinin aleyhinde konuşulsa gözleriniz yuvalarından fırlar, elinizdeki tespihle baş yarar, göz alırsınız.
EY CEMAAT! BURAYA DİKKAT EDİN VE PAYINIZA DÜŞENİ ALARAK UTANIN, ALLAH’TAN KORKUN!
Bugün sokaklarımıza varıncaya kadar her taraf zina yapılan mekânlara döndürülmüş /
Gençlik tükenmiş, genç kızlar annelik safiyet ve kadınlık iffetlerini her gün parkalarda, araba içleri ve sahili olan yerlerdeki kayaların üzerlerinde kaybediyor /
Yarın bu millet oğluna eş, torununa iffetli anne bulamakta zorlanacak /
Zîna patlama yapmış, fuhuş yaşı ilkokullara inmiş /
Bana bir tek AKP milletvekili, Sn. Erdoğan da dâhil olmak üzere gösterebilir misiniz ki; bu ahlâksızlıklardan rahatsız olmuş ve bu uğurda mücadele vermiş /
Ya diğer siyasi liderler ve muhalefet Millet Vekilleri, al birini vur ötekine.
EY CEMAAT!
Bu gafletten tezden uyanın! Rezaletleri gördüğün halde, benim partim diye gözlerini kapatamazsın. Kur’an da bildirilenleri unutup, tuttuğun siyasi lideri mâbud edinerek, bunları dile getiren vatanseverlere karşı saldırıp küfre ortak olamazsın!
İslâmi adres göstererek iktidara gelen AKP sayesinde, devlet kredileri ile satın alınan televizyonların gösterdikleri dizileri seyredebilmek için insanın ar ve haya duygularını yitirmiş olması gerekir…
ÇARESİZ VE YOKSUL ANNELER, ÇOCUĞUNUN BİBERONUNA SÜT KOYABİLMEK İÇİN ŞEYTANA UYARAK KÖTÜ YOLLARA DÜŞERLERKEN;
- Devletin sırtından kazanılan paralar…
- Kapatılan hazine malları…
- Evlerde ayakkabı kutularında çıkan 9 tirilyonlar…
- İçi para dolu kasalar…
- Yandaş medya yaratmak için oluşturulan 630 Milyon Dolarlık para havuzları....
- Oğullara yapılan 100- 200 Milyon dolarlık para ve arsa bağışları...
- TRT’nin bu işle ilgili 350 civarında profesyonel elemanı varken, basit, basit, hiç kimsenin seyretmediği çekimler için sadece bir avrata, milletin kesesinden ödenen 500 milyarlar…
- Hiç ümit edemeyeceğiniz menfaatperestlere bir yarım saatlik proğrama çıkması ve konuşması için ( AKP yi övme karşılığı olarak) ayda 60 – 100 milyar arası yapılan ödemeler…
- O meşhur ve dini bütün bilinen adamların, dini bile bir yarım saatlik proğramlarda milyarlarca para karşılığında anlatmaları…
- Siyonist ve masonların, laikliği dinsizlik diye bu millete yutturmaya kalkışanların ve birçoğu ateist ikinci cumhuriyetçilerin dahi, Tanzimat’tan beri geçen 300 yıl içinde İslâm’a yapamadıkları tahribatların şu son ON yıl içinde misli, misli yapılışı…
SİZ EY GAFİL MÜSLÜMANLAR(!)
- Bu durumları görmüş olmanız gerekirdi. Müslüman yanlışa yanlış demek zorundadır.
- Cenabı Allah şöyle buyuruyor; ‘’EY İMAN EDENLER İMÂN EDİN.’’ Bunu bir Hıristiyana, bir gayr i Müslime demiyor, biz Müslümanlara söylüyor.
EY CEMAATİ MÜSLİMİN!
Annesinin cenazesine katılan özel misafirlerinin bir lokantada yedikleri yemek paralarını, emir vererek bir resmi kurumun kasasından ödettirenlerin müdafii olursak, Cenab-ı Allah’da bizlere; ‘’EY İMAN EDENLER İMAN EDİN’’ diye buyurur…
EY CEMAAT!
Hutbemin sonunda siz değerli Müslüman kardeşlerime demek isterim ki yarın mahşer günü her şeyden hesaba çekileceksiniz de verdiğiniz oylardan, seçtiklerinizden hesaba çekilmeyeceğinizi mi sanıyorsunuz?
EY CEMAAT! SON OLARAK ŞUNU ASLA UNUTMAYIN Kİ
Yarın huzur-u mahşerde hesapların görüleceği o çok şiddetli günde, öyle siyasileri göreceksiniz ki cehennem kapısında peşlerine taktıkları kendi seçmenleriyle ateşe atılmak üzere bekleyen uzun uzun kuyruklar oluşturmuşlar. VE ŞEYTAN BİLE KISKANACAK O SİYASİLERİ, BENDEN DAHA FAZLA ÇALIŞMIŞLAR DİYE!!!