Ey Meral Hanım!
Toplumumuz bilerek ve kasten, Türk milletinden öç alınırcasına ahlâken çökertildi!
Devlet tüccar değildir!
Devletler parasızlık sebebiyle değil, ahlâksızlık sebebiyle önce çözülür ve sonra dağılır gider!
Uzun boylu adam bunun farkında değil!
Farkında olmadığı gibi üstelikte her türlü ahlâksızlığı meşrulaştırmanın gayreti içinde!
Çok anlattık, çok yalvardık, uyardık, tembihledik lâkin duymazdan geldi. Belki de işine gelmedi!
Bizim milli otomobilden önce;
Milli birlik ve beraberliğe, düzgün bir ahlâka,
Ve de seviye- seciye ve sağlam karakterli, üstün ahlâk sahibi idarecilere ihtiyacımız var!
SAYIN MERAL HANIM!
2013 ün Ramazan ayında Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Siyâsi parti Genel Başkanları ve Diyanet Teşkilâtına hitaben yazdığım yazımı aşağıya aldım, dikkatle okumanızı, okuduktan sonra ıssız bir köşeye çekilerek başınızı iki diz kapağınızın üzerine koyup, çürüyen ahlâkın tedavisi için ben ne yapabilirimin derdiyle düşünüp çareler aramanızı tavsiye ediyor, bu yolda başarılar niyaz ediyorum.
EY MERAL HANIM!
Sizi, yığınla biriken ve müzminleşen dertlerin çaresi olarak görüyor ve size ŞEYH EDABÂLİ’NİN Osman Gâzi'ye seslendiği gibi seslenmek istiyorum ki yaşımın ve Türk milletine olan sevdamın bu seslenişime fazlasıyla müsait olduğuna inanıyorum!
EY MERAL HANIM!
Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana...
Güceniklik bize; gönül almak sana…
Suçlamak bize; katlanmak sana…
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana...
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana…
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana...
Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana…
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..
EY MERAL HANIM!
Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teâlâ yardımcın olsun.
Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize va’dedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.
EY MERAL HANIM!
Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelâmlısın.
Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin..
Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın!..
EY MERAL HANIM!
Sabır çok önemlidir.
Bir bey sabretmesini bilmelidir.
Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.
EY MERAL HANIM!
İYİ partinin, daha henüz kurulmadan Türk siyasetinde önemli bir yere sahip olduğunun milletçe şahidiyiz.
İYİ Partinin bundan sonra takip edeceği siyaset, yola çıkacağı insanların kalitesi şüphe yok ki Türk milletinin kaderini tayin edecektir.
EY MERAL HANIM!
Beşer şaşardır!
Hatasızlık elbette ki mümkün değildir!
Ancak, yapılan hatalar karşısında namuslu insanların talep, istek ve ikazlarına kulak tıkanmayıp dikkate alınarak
yanlıştan anında dönülmelidir.
EY MERAL HANIM!
İhanetin, çirkeflik ve fitnenin kol gezdiği, yabancı istihbarat servislerinin medyadaki çanak yalayıcı uşaklarının amansız karalamaları karşısında namuslu ve vatansever siyâsilerin işleri pek kolay değildir. İşte bugün siz ve İYİ Parti bu hainler tayfasının hedefindesiniz!
Bütün bu çirkeflikleri göz önüne aldığımızda;
Türk Milletinin kimliği, kişiliği, ırzı, namusu ve egemenliğini, vatanımızın bütünlüğünü ve devletimizin bağımsızlığını korumak ve de ilelebet yaşatmak için çıktığınız bu İYİ ve kutlu yolda sekteye uğratılmadan hedefe yürüyebilmeniz için mutlak yapmanız gereken iş; önce Hakk ile beraber olup, teşkilâtları, namuslu, geçmişi lekesiz, imanı ve milli şuuru tam insanlardan oluşturmak olmalıdır...
İYİ partiden rahatsız olanların sayıları her geçen gün çiğ gibi büyümekte olup;
Çakalların, itlerin, her renkten ve her siyâsi cenahtan finoların koro halinde şahsınıza ve İYİ Partiye karşı uluyup havladıklarına şahit olmaktayız!
Ne var ki;
Bu sataşmalar, peşiniz sıra havlayıp miyavlamalar, yalan ve maksatlı anketler beyhudedir. Çünkü millet işin farkındadır ve her geçen gün sizi umut belleyip saflarınıza katılmanın yarışı içindeler!
SİZE TAVSİYEM ODUR Kİ;
Namuslu insanların itiraz ve haklı tenkitlerine kulak verin!
Teşkilâtlmadan sorumlu insanları ve de taşra teşkilâtlarında görevlendirilecekleri, geçmişinde şaibesi olmayan, dürüst, cömert, merhamet ehli, kafasında KIRK TİLKİ DOŞAMAYAN, gönlü imanlı, dili pak, özü sözü bir olan temiz insanların arasından seçin ki; sonunda NE SEN KAZIK YİYESİN, NE DE TÜRK MİLLETİ HÜSRAN YAŞASIN!
İŞTE 2013 RAMAZAN AYINDAKİ BAHSE KONU YAZIM!
ÜLKEYİ GENELEVE ÇEVİRDİNİZ!
AKP İLE FUHUŞ, YOLSUZLUK, UYUŞTURUCU TAVAN YAPTI!
Öncelikle devlet yöneticilerinin ve siyâsilerin bilmelerini isterim ki Allah rızası ve Müslüman Türk milletinin namusu uğruna bu yazıyı yazmamış olsaydım, yarın mahşer günü sizler gibi ''FUHŞA DESTEK!- FUHŞU TEŞVİK- FUHŞA RIZA'' gibi günahların en ağırıyla hesaba çekilebilirdim.
Suç ortağınız olup, mahşer günü sizlerle birlikte hesaba çekilmemek için bu yazıyı yazarak siz tepedekileri uyarmak istedim. Bu bir nasihat, vaaz, ikaz, tembih, tebliğ ve irşattır ve de bunları yapmak İslâm’ın şarttır.
FUHŞA DESTEK, TEŞVİK VE DE FUHŞA RIZADAN KASTIM ODUR Kİ;
Tebaayı eğitmezsen, yolsuzlukları önlemeyerek tebaayı fukara ve işsiz koyup maişet darlığı çektirirsen ve de kanunları caydırıcı olmaktan çıkartarak ahlâksızlıklara karşı gereken mücâdeleyi gerektiği şekilde vermezsen, neticede bütün ahlâksızlıkların önünü açmış olursun ki bu da bir nevi ahlaksızlıktır ve de ahlâksızlıkları teşviktir. Sözlerim böyle anlaşıla ve böyle biline!
''Devletin en üst makam ve mevkilerinde bulunanlara nasihat edilmez, böyle bir durum haddi aşar'' düşüncesi yanlıştır. Nasihate ve zılgıta asıl tepede oturan idarecilerin ve siyâsilerin ihtiyaçları vardır. Çünkü yüksek yerlerin ''AKIL VE VİCDAN KAYMASINA'' sebep olan sert rüzgârları olur!
TEPEDEKİLERDEN KORKUP KORKMAMA KONUSUNA GELİNCE:
Alt tarafı sizler de benim gibi aciz birer kulsunuz, korkunun ne demek olduğunu Azrail göründüğünde, kabirlerinize girdiğinizde ve mahşer gününde anlarsınız.
Öldüğünüzde tabutunuzun başına konan haram paralarla alınmış çelenkler, dalkavuk ve eyyamcıdan oluşan kalabalık cemaatin abdestsiz kıldığı cenaze namazı, sahte âminleri ve de tabutlarınızın arkasından yükselen ve İslâm’da yeri olmayan dalkavuk alkışları sizleri asla kurtaramayacaktır. Üstelik bu eyyamcı cemaatten de hesap vereceksiniz.
İşte ben Allah'tan korktuğum içindir ki kuldan korkmuyorum!
Bu rezaletlere tavır koymayıp, sizlere bu yazıyı yazmasaydım asıl o zaman bir Müslüman olarak mükellef olduğum ikaz, irşat ve nasihat görevimi yerine getirmediğim için korkmam gerekirdi ki bu korku Allah korkusudur.
KİM DUR DİYECEK BU ŞEREFSİZCE GİDİŞATA?
Gül mü?
Erdoğan mı?
Bahçeli mi?
Kılıçdaroğlu mu?
Dirayetsiz Diyanet mi?
Tavuklaşan Tarikatlar mı?
İslâm’dan geçinen kılıksız ilâhiyatçılar mı?
Hiç birinin böyle bir dertleri yok ki…
GENÇLİK VE AHLÂKSIZLIK
Gençliğimiz, içine düşürülmüş olduğu ahlâksızlık batağından süratle kurtarılarak en kısa bir zamanda milli - mânevi değerler ekseninde eğitilip yarınlarımızın güvencesi kılınmalıdır /
İnsan fıtratını ve yaratılış gayesini esas alarak, insanı mükemmele taşıma gibi bir iddiası olmayan bugünkü eğitim modeli ile yetişse yetişse ancak sokak ve parklardaki eyyamcı, fuhuşçu, hapçı ve de hasbelkader geldiği devlet makamlarında fırsatını bulduğunda devleti soyan ve dulun, garibin, çıplağın, yetimin hakkı demeden yandaşlara peşkeş çeken, gırtlağına kadar yolsuzluk batağına saplanmış sapık bir nesil yetişir ki tıpkı mevcutlar gibi /
Ahlâki bozulmanın en üst seviyelere çıkmasıyla, muhafazakâr aile yapımızın çok büyük darbeler aldığı son 13 yıllık AKP dönemi; Müslüman Türk milletinin bünyesinde tedavisi yıllar alacak büyük yaraların açılmasına vesile olmuştur ve bu yara hâlen büyük bir hızla müzminleşerek toplumun bütün kesimlerini tehdit eder bir hale gelmiştir /
BU REZİL DURUMA EN GÜZEL ÖRNEK;
Şu an 80 bin civarındaki kadınımızın çeşitli kötü yerlerde çalışma vesikası alabilmek için Emniyet Müdürlüklerinin kapılarında oluşturduğu kuyruklardır /
AKP yandaşı olup, söz de muhafazakâr ve İslâmi geçinen büyükçe bir yazar - çizer kitlesi, bu ahlâki tahribatlar karşısında hem AKP’nin ve hem de kendilerinin iğrenç menfaatlerini gözeterek, zerre kadar tepki göstermemekteler /
En kısa zamanda bir ahlâki seferberlik başlatılarak, gençlik içine düşürülmüş olduğu bu edepsizlik batağından derhal kurtarılmalıdır /
Park, bahçe, cadde, sokak, pastane, belediye, halk otobüsleri, okul bahçe ve kantinleri gibi toplumun ortak kullanım alanlarında ve gözler önünde hayvâni bir şekilde sergilenen; ‘’öpüşmeler- sarılmalar- koklaşmalar- orayı burayı ellemeler- kucak kucağa, yanak yanağa, dudak dudağa, oğlanın eli kızın orasında, kızın ki oğlanın şurasında gibisinden ahlâksızlıklara ve ALENİ FUHŞİYATA bizler çoluk ve çocuğumuzla her gün şahit olup yüzlerimiz kızarıp, vicdanlarımız sızlayarak içlerimiz kanıyor iken, milletin seçmiş oldukları idareciler ki bunlar CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN VE MİLLETVEKİLLERİ, daha net söylemek gerekirse ki gerekiyor Abdullah Gül – Tayyip Erdoğan – Bakanlar ve bunlar kadar sorumlu olan Devlet Bahçeli – Kemâl Kılıçdaroğlu gibiler, bu pislikleri, alenileşen zinâyı görmüyorlar mı ki?
Bal gibi de görüyorlar!
Görüyorlar da, olayı sadece bir röntgenci gibi mi seyrediyorlar acaba?
Her gün gördükleri halde bundan niçin rahatsızlık duyarak çare aramazlar ki?
Müslüman diye, milliyetçi diye, halkçı diye bunlara mı güveneceğiz?
Toplumu bir hastalık gibi sararak her gün biraz daha LÛTİLEŞTİREN ahlâksızlıklar karşısında; utanmayan, arlanmayan, vicdani sızlamayan, çare ve tedbir aramayan ve dahası kendisini sorumlu tutarak Allah’tan korkmayan bu günün AKP, CHP ve MHP sini, Şeyhini, Tarikatını, Diyanetini, Müftüsünü, İmamını, Hocasını, Hacısını, mahallenin ''Hafize Teyzesini'' nefretle ve şiddetle kınıyorum ve kendilerine diyorum ki;
''Yüce Allah'ın muhtar kılıp, dini İslâmiye yi cihan dini yapmakla görevlendirdiği Müslüman Türk milletinin ahlâki, dini ve milli değerlerine karşı saygısızlık yapanların ve de yapılan bu saygısızlık ve saldırılara karşı mücâdele etmeyen idarecilerin akıbetleri ilâhi gazap ve belây-ı musibetlere düçar olmaktır ve de Allah belâlarını verecektir''
Bu rezil durumlardan rahatsızlık duymayan, ahlâk derdi olmayan, çıkıp mecliste ve grup toplantılarında, meydanlarda kürsülerden ahlâksızlıklarla ilgili konuşmayan, kanun teklifi vermeyenler; ne Müslüman’dırlar ne de milliyetçidirler. İnsan olup olmadıklarının kararını da kendilerine bırakıyorum /
MEMLEKETTEN İNSAN MANZARALARI, OKUYUN İŞTE AŞAĞIDA ;
GÜL,
Karısının başı bağlı Cumhurbaşkanıymış /
ERDOĞAN,
Müslümanmış, İmam-Hatipliymiş /
KABİNE ÜYELERİ,
Alayı birden zemzemlenmiş, Hacı- Hoca olmayanı yokmuş /
D. BAHÇELİ,
Ooooo!
O'na lâf yooook!
O Milliyetçiymiş!
Hem de Bilgeymiş! /
KILIÇDAROĞLU,
Ya boş versene şu adamı..... /
YA TARİKAT ŞEYHLERİ, ULEMALAR, İLÂHİYATÇI PROF. BOZUNTULARI;
Hihhh Hihhh, onlar eskilerde kaldı, şimdikiler tavuk olup bir kırıntı menfaate sattılar dinlerini. Çoğunun sakalından yaladığı çanağın yalı akıyor /
YA MAHALLE İMAMLARI,
Onların derdi KARTAL TAKSİ, bir de daire sahibi olmak!
İmamların artık Câmi avlusunda sevişen ahlaksızlara karşı bile sesleri çıkmıyor. Çünkü herkese müşteri gözüyle bakıp kalp kırmıyorlar!
Neden mi kalp kırmıyorlar?
Yarın cenazesi olduğunda, yıkama, defin işlemi, arkasından üç akşam Kur'an ı, daha sonra sene-i devriyesinde mevlitler okunacak da ondan. Hiç insan müşterisini kaçırır mı ki? /
YA HAFİZE TEYZELER,
Mahallenin en zilli kızını bir tarafa çekip, iki kelâm bile etmez oldular, çünkü iki nasihât edersem, olur ki zilliyi kızdırırım, gider annesine söyler de sonra RAMAZANDA BANA MUKABELE OKUTMAZ diye düşünüyor olmalılar /
İktidar ve muhalefet mensuplarının bütün bu ahlâksızlıklar karşısında ki vurdumduymazlıkları, yoksa AB politikalarının ve AB ye giriş sürecinin bir neticesi midir? (AB bizi almayacak o belli de)
AYNEN ÖYLE.
Baksanıza bizim Müslüman kılıklılar, Türk Ceza Kanununda yaptıkları bir değişiklikle ZİNÂYI serbest bırakıp, OĞLANLIĞI ise yüz kızartıcı suç olmaktan çıkarttılar /
Daha AB ye girmeden bu rezillikler bizlere reva görülebiliyorsa; desenize AB ye girdikten sonra her taraf fuhşiyat ve sapık ilişkilerin sergilendiği açık hava kerhanelerine dönecek /
Bugünkü Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer AKP Bakan ve Milletvekilleri iktidar olmadan önce ne diyorlardı; AB ye girmek kâfirliktir, Avrupa sapıklıklar ve homoseksüeller diyarıdır, AB ye girmek âile yapımız ve ahlâkımızdan başlayarak bütün değerlerimizi yok eder /
Evet aynen böyle konuştukları halde ne değişti ki bugün böyleler?
Hem bunlar değil miydi, AB'den müzakere tarihi aldık diye Ankara'nın göbeğinde gün ortasında havai fişeklerle kutlama yapanlar?
İyileri tenzih ederim de, iyileri fener yakıp arar olduk!
2013 Ramazanı Ağustos
SAYIN MERAL HANIM!
Yukarıdaki Türk milletinin adına olan ve beni kahreden bu haklı feryadımı okuduktan sonra, sakın sen de onlar gibi ''aman sen de, ahlâk dediğin nedir ki'' diyerek omuz silkme!
SAYIN MERAL HANIM!
Ahlâki çürümüşlüğe çare ol!
Son umut olduğunu unutarak bigane kalma!
SAYIN MERAL HANIM!
Yanındakiler ve sen, birlikte sözleşme yapmış gibi telefonlarıma çıkmıyorsunuz ama, ben sizlere çok çeşitli şekillerde ulaşma imkânına sahibim ki yakalarınız her an elimdedir, bunu bilin ve söylediklerime kulak verin yeter!