Sizlere soruyorum;
Ülkücü davanın TBMM’de ki temsilcileri olarak aşağıda okuyacak olduğunuz ülkücülük anlayışı ve ruhu ile zerre kadar bir bağınızın olduğunu söyleyebilir misiniz?
Yapılan Yeni Anayasaya ve Başkanlık sistemine EVET derseniz;
Türk milletinin kaderini ‘’Türklüğü ayaklarımın altına aldım’’ diyen bir zihniyetin insafına terk ederek, bu davanın üzerine düşen birer kara olacağınızı akıl edemiyor musunuz?
SİZLERE ŞİMDİDEN HATIRLATIYORUM;
Gelecek nesillerimiz sizleri mezarlarınızın başına gelerek lânetle anıp, kabirlerinizin ''cehennem çukurlarından bir çukur olması ve de yarın mahşer günü boyunlarınıza takılı lânet halkalarından yüzleriniz üzeri sürüklenerek mizan başına getirilmeleriniz'' için beddualar edeceklerdir!
Sadece bir saatliğine aşağıda ölçülerini vermeye çalıştığım şekilde ülkücü olun!
Ve bakın görün neler değişecek ve kendilerinizden nasıl utanıp, bizlerden haya edeceksiniz!
SİZLERE SORUYORUM;
Bu ne hâl böyle?
Gönülleriniz mi çoraklaştı?
Benliğinizi ve kimliğinizi mi yitirdiniz?
Ar, edep, haya, sadakat damarlarınız mı kurudu?
Türk milletine karşı olan bu sorumsuzluğunuz neyin nesi?
ÜLKÜSÜZLÜK;
Ülküsüzlük imansızlığa yakın bir durumdur ki,
Allah, hiçbir kulunu bu denli zelil ve rezil eylemesin!
ÜLKÜCÜLÜK MAKAMI = FENA- FİL VATAN
Tasavvufta dört makam vardır,
Bir de, sadece ülkücülere has olan bir makam daha vardır ki bu makamın adı ''FENA- FİL VATAN'' dır. Bu makama vasıl olmak her baba yiğidin harcı değildir. İşte sizler bu davanın Milletvekilleri olmalarınıza rağmen bir türlü bu asil ruhu yakalayamadınız!
TASAVVUFTA DÖRT MAKAM VARDIR;
1- Fena- fil- ihvan ( İhvan kardeşinde yok olmak)
2- Fena- fiş- şehy (Şeyhte yok olmak)
3- Fena fir Resul (Peygamberde yok olmak)
4- Fena fillah (Allah'ta yok olmak)
Bu zamana kadar kimsenin aklına gelip söylemediği ve sadece şahsımın yıllardan beriye sıkça dile getirdiği bir beşinci makam daha vardır ki bu makamda; FENA- FİL- VATAN'DIR (Vatanda yok olmak)
Bu makam, son kırk küsur yıldır sadece ülkücülerin erişebildiği bir müstesna makamdır. Burada yanlış bir anlaşılma olmasın; haşa bu makamı ‘’FENA- FİLLAH’’ makamının üstüne koymadığımın bilinmesini isterim.
İnsanı ‘’FENA- FİL- VATAN’’ mertebesine yükselten bu davanın adı Ülkücü Davadır.
BU DAVA NEDİR VE NİCEDİR DİYE SUAL EDİLECEK OLURSA;
BU DAVA;
Gönül ve Hâl ehli olup, Türklük ve İslam ateşiyle yanıp Kavrulan, Hakk`a sevdalı rütbe beklemeyen, dünyaya meyledip ikbal kovalamayan, evliyalar coğrafyası Anadolu’nun her taşına sevdalı, her karış toprağına vurgunların dilinde türkü, gönlünde muhabbet, yüzünde tebessüm, ciğerinin derinliklerinde tarifi imkansız olan ulvi bir sızıdır!
BU DAVA;
Yunus gibi "gel gör beni aşk neyledi" diyerek yananların, Ertuğrul gibi gazilerin davasıdır!
BU DAVA;
Buram buram Türklük kokan HOCA AHMET YESEVİ`NİN Türkistan yeli, HAZRETİ MEVLANA`NIN, insan sevgisiyle tutuşan gönlünün muhabbet ateşi, beş bin ülkü şehidinin kana kana içtiği şehadet pınarıdır!
BU DAVA;
Serden / Yardan / Anadan / Kardeşten / Dünya ve içindekilerden vazgeçerek; Türklük, vatan, din ve namus uğruna vatanda yok olabilen (FENA- FİL- VATAN OLAN) soylu ve asil insanların davasıdır /
(Şubat 1994 de yazdığım bir yazımdan)
Bu ne hüzün,
Bu ne acı bir manzara,
Bu hal neyin nesi Ya Rabbi!
Türk'ün;
Son barınağı,
Son sığınağı,
Son kurtuluş reçetesi
Ve son namus kalesi diyerek en az kırk yıldır uğruna yazılar yazdığım, seminerler verdiğim, bazen hasta olup yatağa düştüğüm, 5000 şehidi olan ülkücü davanın siyâsi temsilcisi olan MHP'nin Milletvekillerine bir gün gelecek böyle bir yazı yazacağımı hayal bile edemezdim!
EY YÜCELERİN YÜCESİ ALLAH'IM!
Fidan gibi delikanlılarımızın şehadetleri,
Evlâdından olmuş Anaların gözyaşları,
Erini toprağa vermiş körpecik gelinlerin,
Öksüz yetimlerin ahları üzerinde hayat bulan ülkücü davaya ihanet edenleri helâk eyle, yüzleri bağırları üzerine sürüm sürüm süründür!
ÜLKÜCÜ BOZKURTLARA ÖNEMLİ DUYURU:
Son yıllarda, ülkücü davayı Başbuğumuz ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN çizmiş olduğu rotanın ''TÜRK- İSLÂM FİKRİNİN'' dışında başka başka yollara saptırmak isteyenlere asla taviz vermeyelim ve davamıza sahip çıkarak, bu gibilerin ülkücü dava üzerindeki oyunlarını mutlaka bozalım.
Ülkücü davayı saldırılardan koruyabilmenin tek yolu; davayı önce kendi şahsımızda yaşayarak canlı tutmamızla mümkündür.
Davamızı, yaşayarak yaşatmalıyız.
Türk milletinin felâketine olan Anayasa değişikliğine ve Başkanlık sistemine EVET OYU verecek olanları, her kim olursa olsun bir enselerinden yakalayarak en kısa zamanda davanın dışına atmalıyız!
Davalarda tıpkı canlı organizmalar gibidir; yaşatmak için uğrunda gayret gerek.
YAŞANILAN DAVALAR ASLA YOK EDİLEMEZLER!