Türk'ü çalın, neyi var ise söğüşleyin.
Türk'ün parasını çatlayıncaya kadar,
Ikınıp, öğürüp kusuncaya kadar yiyin!
''Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!''
(Han-ı yağma şiiri. Tevfik Fikret)
İBRETLE OKUYUN!
Japon'da ki asâlete,
Bizimkilerde ki rezâlete bakın!
Vaktiyle Japon ekonomisi büyük bir krize girer.
İç ve dış borçların toplamı korkunç meblağlara ulaşır.
Japon Devleti gırtlağına kadar borca gömülüp nefes alamayacak durumdadır.
Devrin Başbakanı Meclisi toplar ve kürsüye çıkar.
Japonya'nın içinde bulunduğu acı durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve der ki;
''Tanrı Şahidim olsun ki, şu andan itibaren devletimizin iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden pirinçten başka bir şey yemeyeceğim ve şu üstümdeki elbiseden başka ikinci bir elbise giymeyeceğim, eşim ve çocuklarım sade bir Japon köylüsünün hayatını yaşayacak...''
Japon Başbakan milletine verdiği sözü aynen tutar, pirinçten başka bir şey yemez, ikinci bir elbise almaz ve devletin en tepe noktasındakilerden en alt birimlere varıncaya kadar hemen herkesin katıldığı ''İSRAFTAN KAÇINMA KAMPANYASI'' başlatılır ve her devlet görevlisi tarafından noksansız uygulanır.
Neticede;
Japonya bütün borçlarını öder.
Toplumun bütün kesimleri de istisnasız israfı önleme kampanyasına katılır.
Japon imparatorunun sarayının ne kadar sade, ne kadar mütevâzı ve ne kadar gösterişten uzak olduğu dünyada herkes tarafından bilinir ve takdir edilir.
Japon İmparatorları,''İTİBARIN VE ASÂLETİN'' saraylarda, uçaklarda, 50 milyarlık çantalarda, gösteriş ve savurganlıklar da değil sadelik ve tevazuda olduğuna inanırlar!
BİZDE ÖYLE Mİ?
Sn. Erdoğan’ın, Diyanet İşleri Başkanına ve din adamlarına Saray’da iftar yemeği verdiği masanın fiyatı eski parayla tam ''6 trilyon 500 milyar'' lira.
Masa 6.5 trilyon!
Ya üzerinde yenilenler kaç para?
Bu zamana kadar ne kadar yenildi?
Bundan sonra daha ne kadar yenilecek?
Beyler!
Yedikleriniz, içtikleriniz, giydikleriniz, aldıklarınız, harcadıklarınız haram! Haram! Haram!
MERHAMET- ADÂLET- KANAAT!
Bu üç insani ve İslâmi haslet, imanın şubelerinden ve ibâdetin meyvelerindendir.
Şayet bu hasletler yoksa;
İman noksan,
İnsaniyet hastalıklı,
İbâdet ise gösterişten ibârettir.
Allah'ın emir ve yasaklarına uymayan şükürsüz, ibâdetsiz ve tespihatsız bir toplum olduk. Böyle olunca da Allah'ın gazabının sonucu, zâlim ve merhametsizleri kendi ellerimizle kendimize baş yaptık!
Allah'ın mülkünde,
Allah'ın nimetleriyle doyup azarak,
Nimetleri veren Allah'a karşı âsiyiz ve muhalefet halindeyiz!
O zaman ne yapmalıyız?
Aslında bu sorunun cevabı herkesçe bilinir de, şeytani nefisler ağar basar, işimize gelmez!