Bırak TBMM'yi, saysan Balgat'tan kaç kişi çıkar?
Başkanlığa EVET diyen Balgat'ta Türk miliyetçisi aramak beyhudedir!
Türk milliyetçiliği, Türk milletinin varlığında yok olabilmenin adıdır.
Dünyalık ikbâl peşinde koşarak, makam ve menfaat arzusu içinde eriyip yok olanların bu davada ne yerleri ve ne de söz konuşma hakları vardır.
Türk'ün kaderini, Türk'ün istiklâlini ve istikbâlini, BAŞKANLIK SİSTEMİ adı altında, Türk'ü aşağılayan, inkâr eden, Türk'ün adını dağlardan, Andını ders kitaplarından silen birinin eline verip, O'nun insafına terk edenler asla Türk milliyetçisi olamazlar!
Kişinin gerçek manada milliyetçi olarak kabul görebilmesi;
Mensubu olduğu milletine lâyıkıyla bağlanıp onu aşk derecesinde severek, onun varlığında yok olup, bir ibâdet şuuruyla kendisini milletine adayabilmesiyle ancak mümkündür.
Milletinin varlığında yok olup, kendisini milletine adayamayanların milliyetçilikleri yüzeysel ve kuru sloganlara hapsedilmiş cılız bir avuntudan ibarettir kalır. Böylelerin milliyetçilikleri alfatmacadır ve bu gibiler asla güvenilmemesi gereken sahtekârlardır.
Mecnun’un Leylâ’da yok olup, bir ömür boyu ıssız çöllerde Leylâ, Leylâ diye inleyerek bir deri bir kemik kalması hadisesi, Türk milliyetçiliğinin ifadesi için güzel bir örnektir.
NASIL MI?
Mecnun Leylâ'sına vurgundur. Leylâ’ya sevdalı olan Mecnun, O'na olan aşkından ıssız çöllere düşerek gece gündüz her tarafı yara bere içinde, aç ve susuz bir şekilde yıllarca LEYLÂ, LEYLÂ DİYE İNLEYEREK bir deri bir kemik kalır.
Mecnun’un bu hâline üzülenler, aralarında bir heyet oluşturarak Leylâ’ya gönderirler. Bu heyettekiler Leylâ’ya ‘’Gel etme eyleme insafa gel, Mecnun’a karşı merhamet et, bak senin aşkın uğruna çöllere düştü, aşkına karşılık ver’’ diye diller döküp bin bir ricada bulunurlar.
BU DURUM KARŞISINDA LEYLÂ CEVAP VERİR;
‘’Madem Mecnun beni bu denli seviyorsa, bana olan aşkını ispat için sağ kolunu omuzundan keserek bana yollasın ve beni bu kadar sevdiğini ispat etsin’’ şeklinde olur.
Leylâ’nın bu isteği Mecnun’a iletilince, Mecnun derin bir ah çektikten sonra ‘’Aaaah ah! Ben bana ait değilim ki. Ben, bütün bedenim ve ruhumla olduğu gibi Leylâ’nın malıyım, ben artık Leylâ'da yok olmuşum, sadece zahirde Mecnun'um, hakikatte Leylâ'yım. Bu kol da Leylâ’nındır, kimin kolunu kesip kime vereyim. Bu kolu kesersem ben değil Leylâ acır. Gidin Leylâ’ya söyleyin ki kolumu keserek kendisini acıtamam’’
Mecnun’un Leylâ’da yok olduğu gibi Türk milletinin varlığında yok olarak FENA FİL TÜRK olamayanlar; hiçbir zaman gerçek bir vatanperver, samimi bir Türk milliyetçisi olamazlar!
MİLLETİN VARLIĞINDA NASIL YOK OLUNURUN CEVABI;
Bu yok oluşun sırrı, Türk milletine karşı gönüllerde tutuşan sevdanın muhabbet ateşiyle eriyişin sonucunda, benlikten, nefisten, makam hırsından, dünya ve içindeki aldatıcı zevklerden sıyrılarak milletinin hizmetine amade oluştur.
MEVLÂNA’NIN DEYİŞİYLE;
Hamdım,
Yandım,
Piştim.
KOCA YUNUS’A GÖRE DE;
Ben yürürüm yana yana,
Aşk boyadı beni kana,
Ne âkilem ne divane,
Gel gör beni aşk neyledi.
KİMLERİN NE KADAR NE OLDUKLARINI ANLAMAK İÇİN;
İşte sizlere ölçü,
İşte terazi
Ve işte miheng.
Bu üçüyle, ister TBMM'de kileri, ister SARAYDAKİLERİ, ister BALGAT’ta kileri, isterseniz de çevrenizdeki milliyetçilik ve Müslümanlık nutukları atanları ölçün, biçin ve tartın. Ama terazide sakın hile yapmayın. Sadece Allah için ve milletimizin menfaatlerini göz önünde bulundurmak şartıyla ölçün ve tartın!
Türk milletini Leylâ'sı gören Mecnun olabilmektir milliyetçilik.
Mevlâna gibi yanarak pişmektir milliyetçilik.
Yunus gibi aşkın kanına boyanabilmektir milliyetçilik.
Türk milliyetçiliğinde, Türk milletinde yok olunamadan, var olmak diye bir iddia olamaz!
Bu kutlu davada yok olunamadan var olunamıyor!
Bu davada var olmak isteyenler, yok olmaya mahkumdurlar!
VAR OLMAK İÇİN;
16 NİSAN'DA HAYIR DEMEK ZORUNDASIN!
Türk'üm,
Müslümanım,
Ülkücüyüm,
Milletimi seviyorum,
80 Milyonun ırzının, namusunun, dininin, vatanının bekası benim için önemlidir.
Sırf bu sebeplerden dolayıdır ki HAYIR diyorum.
HAYIR demem;
Benim kanımın, imânımın ve milletimin kutsallarına olan sadakatimin gereğidir.
HAYIR demem;
Ceddimin, milyonlarca evlâdını, uğrunda şehit vererek TEVHİT Coğrafyası yaptığı bu mübarek toprakları, tekrar Hıristiyan coğrafyasına döndürebilmek maksadıyla; 742 Kilise, 69 Manastır, 63 Şapel, 24 Havra ve 19 Sinagoku Kültür Bakanlığının envanterine kaydedip, milletimin trilyonlarca parasıyla onaran bir zihniyete DUUUUR! demem içindir.
Peygamber Efendimiz, bazı sahtekârların dediklerinin aksine, Anadolu'nun TEVHİT COĞRAFYASI olarak kalması için verilen HAYIR oyundan daha çok memnun olur.