2 Mart günü MEBBİS e bakan öğretmenler neler oluyor diye birbirlerine soru sormaya başladılar. 2010 öncesi göreve başlayan öğretmenlere on beş puan ilave verilmiş. Sonra bazıları bana sekiz puan vermişler aynı dönemde başladık benimki neden eksik diye itirazlar. Neden bunu yaptılar niçin yaptılar soruları telefon şirketlerine yaradı. Çünkü kafası karışana herkes telefona sarılmaya başladı. Sonra baktılar ki puanlar silinmiş ne ona ne de buna yar olmamış. Peki Milli Eğitim Bakanlığının ilk vukuatı mı? Kesinlikle hayır!..
2015 Yılı haziranında rotasyon yapıyoruz diye tüm öğretmen camiasını ayağa kaldırdılar. O süreçte birçok öğretmen rotasyona takılmak istemediği için başka okullara tayin istedi. Rotasyon işlemleri tam başlayacak denilirken bakanlık yine yaptı yapacağını. Sürpriz iptal ettim diyerek noktayı koydu. Olan tayin isteyen öğretmenlere oldu.
2016 yılında yıl sonunda öğretmenler MEBBİS lerine baktıklarında müdür değerlendirmesi gördüler. Kimi müdür ideolojik davrandı, kimi nasıl puanlayacağını bilemedi binlerce itiraz geldi. Öğretmen memnun kalmadı, idareci illalh dedi. İlçe imdat dedi!.. Kimi öğretmenin notu düzeldi kimi mahkemeye gitti sonunda mahkeme objektif ölçülerle değerlendirme yapmadı diyerek bu tür değerlendirmeyi haksız buldu.
2016 yılının Ekim ayında norm güncellemeleri yapılmadan norm fazlası diye bir tayin furyası başlattılar ki evlere şenlik. Öğretmen üç açık gördüğü okula tayin isteyip gidince karşısında açık yerine üç fazla görünce onlarca öğretmen abandone oldu. Tekrar itirazlar, dilekçeler havada uçuşmaya başladı. Bir de bunlara resen atamalar vardı ki gerçekten tam bir garabet örneğiydi.
Kemal Sunal filminde diyordu ya ben de akıl çok!... Öyle ya Şaban da akıl çokta koskocaman Milli Eğitim Bakanlığında olmaz mı? Ne edelim, ne yapalım diye düşünmüşler. Nihayet dahiyane fikirlerini kamuoyuyla paylaştılar. Efendim bundan sonra veli ve öğrenciler öğretmenleri değerlendirecek dediler. İtirazların ardı arkası kesilmeyince bunu şimdilik dillendirmiyorlar akıllarında ne var doğrusu bilmiyoruz!..
Kuşkusuz Milli Eğitim Bakanlığı vukuatları ne ilktir ne de son olacaktır. Ders kitapları dağıtımları başlı başına bir curcuna ve israf!..Kimi okullar Ocak ayında daha ilkokul birinci sınıf ders kitaplarına kavuşmamışlardı. Salonlar kitap dolu ancak okullarda kitap eksikliği oldukça fazla. Güncellemeler doğru yapılmıyor ve kitaplar öğrenci sayılarına göre gönderilemiyor. Sonuçta idareci zorda, veli, öğrenci, öğretmen herkes zor durumda kalıyor.
Elbette gelgitleri ve beceriksizlikleri sıralarsam sayfalar yetmez. Tek bir şeyi hatasız ve eksiz yapıyorlar o da sendikacılık. İlçelere gidiyorsunuz, abartısız bütün şube müdürlerinin masalarında malum sendikanın şekerlikleri ve takvimleri vardır. İlçeye giren öğretmenleri bunlarla karşılıyorlar.
Sonuç olarak, eskiler kem aletle-kemalet olmaz demişler ne de güzel demişler. İşin ehli olmayan kişilerle doğru iş yapılamaz. Biz böyle diyoruz ancak Bakanlık haşa diyor “Biz de akıllı çok!..”