Bir anne evladının üzerinde titrer ya, bir baba yavrusunun geleceği için her türlü fedakarlığa katlanır ya, bir sevgili sevgilisi için her türlü çileye katlanır ya! Nasıl ki kıymetli gördüğü değer verdiği kişiye zarar gelmesin diye kendisini siper eder. Nasıl ki doğruyu bulmak için kırk düşünür bir yapar, Nasıl ki sevdiğini kem gözlerde sakınır ya, işte öyle bir şeydir vatansever olmak.
Kırkbeş yıldır sağa sola sapmadan, makam mevki düşünmeden, dünyalık servetler biriktirmeden bir sevdanın ardından gide bilmektir vatanseverlik. Uğruna sürgün yemektir, cop yemektir, taşlanmaktır. Aç kaldığı zamanlar, uykusuz kaldığı geceler, karakollarda sabahladığı gecelerdir vatansever olmak. Açlıktan nefesin koktuğu anlarda bile yaralı kardeşine kan vermek için hastaneye koşmaktır. Kurtuluştan Numene hastanesine gece yarısı taksi parası olmadığı için yaya yürümektir. Birlikte anısını sevincini hüznünü paylaştığın arkadaşını Karşıyaka Mezarlığına kendi elleriyle gömmektir. Elif gibi dimdik durmaktır, eğilmeden bükülmeden bedel ödemektir, belki de şans eseri hayatta kalmaktır.
Bedellerden bedel beğenin ödenmeyen var mıdır acaba! Şimdi bu çileli yolları aşmış, karlı boranlı tipili dağları aşmış, vefasızlıklar da sadakatsizlikler de görmüş ama asla yılmamış bizlerin önüne geleceğimizi ilgilendiren bir Anayasa değişikliği getirdiniz düşünmeyin diyorsunuz. Biz sizin adınıza karar verdik siz bu karara uyun diyorsunuz. Eğer siz bizim adımıza kendinizi düşünmeye yetkili görüyorsanız arkadaş biz neyiz acaba!..Vatan sevdasına karşı duygusuz mu, hissiz mi? Neden mefküremizi sindirmek için binlerce kitap okuduk. Neden biz sürekli fikir tartışmalarına girdik. Neden bize Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik anlatıldı? Neden Türklük gurur ve şuuru İslam ahlak ve faziletinden bahsedildi?
Ben düşünüyorum arkadaş; Çünkü Yüce Allah onlarca ayeti kerimesinde bana düşünmemi emrediyor.
Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara Suresi, 269)
…Ben, bana vahyedilenden başkasına uymam." De ki: "Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?" (En'am Suresi, 50)
… Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?" (En'am Suresi, 80)
Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıkladık. (En'am Suresi, 126)
Bu iki grubun örneği; kör ve sağır ile gören ve işiten gibidir. Örnekçe bunlar eşit olur mu? Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz? (Hud Suresi, 24)
Sonuç olarak düşünüyorum; hem Yüce Allah’ın emri gereği hem de insan olmanın fazileti gereği ve hepsinden önemlisi nimetlerin en büyüğü olan aklı bana verdiği içindir. Çabam ve gayretim bir karınca misali bile olsa kendim için değildir. Gelecek nesiller ve milletimin bekası içindir. Endişem baskıların artacağı yönündedir, hukuksuzlukların artacağı yönündedir. Keyfiyetin artacağı, ötekileştirmelerin artacağı ve bunun sonucunda Allah korusun kardeş kavgasının olabileceği yönündedir. Ben araştırıyorum, inceliyorum. Dünyanın diğer ülkelerinde çıkan kargaşaların bölünmelerin altında bu gerçeklerin yattığını görüyorum. Onun için endişe duyuyor ve dü-şü-nü-yorum!..