Mülakat yöneten açısında sıkıntılı yönetilen açısından sıkıntılı bir durumdur. Nitekim öğretmen mülakatlarında artı otuz eksi otuzlarla başlayan milli eğitim bu yıl yaptığı mülakatlarda bunun da kaldırılmasını sağlamak zorunda kaldı. Zira binlerce memnuniyetsiz türedi. KPSS Puanında yüksek puan alan kişi de isyan ediyordu düşük alan her halikarde isyandaydı. Çünkü yüksek alan kişi kendisine verilenden daha yüksek puanların başkasına verildiği zannındaydı. Dolaysıyla ailesiyle birlikte birçok memnuniyetsiz türedi. Çözüm ancak puan yuvarlamalarıyla bulunabilindi.,
Bugün için yönetici mülakat sonuçları yeni birçok memnuniyetsiz adayın ortaya çıkmasına vesile oldu. Çünkü hemen yanı başında kendisinden daha az gayretli ve donanım açısından yetersiz gördüğü arkadaşı ondan daha yüksek puan almıştı. Oysa her birey kendi kendisini değerlendirecek olursa tabiri caizse kimse ayranına ekşi demez, nitekim demedi de!.. Bu durum eğitim çalışanları arasında hem husumete neden olmakta hem de gerçekten gayretli kişilerin şevkini kırmaktadır. Bunun dışında en önemli sıkıntı ise yönetime ve dolaysıyla devlet olan güvenin sarsılmasına neden olmaktadır.
Bu durumda siyaset herkesi kendi mevkiinde kendi hakkına razı etmek sanatı ise keyfiyetle ne kimseyi kendi hakkına razı edebilirsiniz ne de memnun edebilirsiniz. O halde ölçüleri net olarak ortaya koyacaksınız ve kişi o ölçüler çerçevesinde hakkı olup olmadığını bilecektir.
Peki son beş yıldır siz ne yapıyorsunuz? Birkaç tane liyakatsizi görevlendirip onların seçtiği kişilere liyakatli diyorsunuz. Halbuki kendinizde buna inanmıyorsunuz. Ancak ne hikmettir ki bu konuda ısrarcı olmayı sürdürmektesiniz.
Geldiğimiz süreçte isteseniz de istemesiniz de millet koalisyonlar dönemini başlatmıştır. Şimdi Milli Eğitimi yönetenlerin işi dünden daha zordur. İster istemez yalnızca bir sendikanın oluşturduğu paralel örgüte ciddi anlamda dur denilecektir. Dur denildiğinde onlar da yıllardır alıştıkları saltanattan olacakları için serzenişler ve söylenmeler başlayacaktır. Milli Eğitimi yönetenler itirazlar siyasi bir takım talepleri karşılama alanı haline dönüşeceği için eğitime ayıracak vakti olmayacaktır. Bir ihtimal onlar eğitime müdahil olmayacakları için belki de biraz kalite yükselecektir. Çünkü vakit ayırdıklarında mutlaka yap boz oynamaya devam edeceklerdi.
Peki çözüm öneriniz nedir diye soracak olursanız; Öncelikle mülakat denilen sistem tıpkı sözleşmeli öğretmen alımında olduğu gibi etkisi sıfır olmalıdır. Okullara yetmiş altıncı maddeden atanmaya son verilmelidir. Danıştayın iptal ettiği şube müdürlükleri bitirilmelidir. Sonra ÖSYM veya ciddi kurumlarca sınav yapılmalıdır. Ek bir puanlarında torpille veya sendika vasıtasıyla alınan teşekkür ve takdir belgelerinin hiçbir hükmü olmamalıdır. Özellikle öncelikli bölgelerde alınan puanlarda adalet sağlanmalı ve bu puanlar arttırılmalıdır. Yayın verme, Yüksek lisans ve Doktoraya puan verilmelidir. Sınavı kazananlar için bağımsız Üniversitelerde halkla ilişkiler, iletişim uzmanları ve psikologların olduğu ortamda ayrı bir test uygulanmalıdır. Bu testi geçenler puanlanmalı ve puan üstünlüğüne göre atanmalıdır.
Sonuç olarak; istediğimiz yönetici olmak isteyen arkadaşlar için herkes için aynı olacak net ölçüler konulmalıdır. Kaçak güreşilmemelidir. Başkasına güvenen ezik kişiler yerine kendisine güvenen öz güven sahibi kişiler yönetici olmalıdır. Fikri hür vicdani hür kişilerle geleceğimizi inşa edebiliriz. İdraksizleşen, zaaf sahibi kişilerle Milli Eğitimi ileriye taşıyamayız ve eğitimde istikrarı sağlayıp bir gelecek inşa edemeyiz!..Çünkü mülakatı ancak öz güvenden yoksun ezikler ister, bunlarla da bir yere varılamaz!..