Kuşkusuz işimizin gereği yoğun bir şekilde okul ziyaretlerini sürdürmekte ve bu arada alanın nabzını tutmaktayız!..Sayın hocam iş güvencen için, rotasyona uğramaman için, veli ve öğrencinin değerlendirmesinden kurtulman için, yüzde üçlük zama itiraz için, mülakat denilen keyfiyetin kaldırılması liyakatın getirilmesi kurallı kaideli bir yönetimin milli eğitimde tesis etmek için ve hepsinden önemlisi Ağustos ayında güçlü bir şekilde masaya oturup haklarınızı savunmak için Türk Eğitim Sen’e destek ol!. Sendikamıza üye olursan daha çok kişinin temsilcisi olarak o masada bulunup bu konuları gündeme taşımış olacağız.
Sağ olsunlar dinliyorlar; Sendikamızın başta Genel Başkan olmak üzere iyi mücadele ettiğini kabul ediyorlar. Hak teslimi noktasında vicdani kanaatlerini toplumun içinde olmasa da yalnız kaldığımızda söylüyorlar.. Kimi üzgün, kimi iç çekiştirmekte, kimi de herkes dersine gittikten sonra yanımıza yaklaşmakta ve çok haklısınız ama demektedir. Amayı biraz olsun açtığınız da korktuklarını açıkça söylemek zorunda kalmaktadırlar.
Bizler korkmayanları örnek gösteriyoruz. Yeni yaptığımız üye formlarını gösteriyoruz. Bu arkadaşlar korkmadan sendika üyeliğini seçtiler. Haz. İbrahim’in yangınına karınca misali su taşıyıp üzerlerine düşeni yaptılar.
Peki siz neden korkuyorsunuz sorusuna ise; Kimi çok iyi tanıdığı ve FETÖ ile ilgisi olmadığı halde ihraç edilen bir dostunu örnek göstermekte, kimi okul müdürü ve müdür yardımcısının baskısından şikayet etmekte, kimisi de olağan üstü halin kalkmasını beklemektedir. Azımsanmayacak bir kısım ise 16 Nisan referandum sonuçlarını beklemektedir. Kuşkusuz bunların dışında kalan bir başka gurup vardır
Öyle ki adeta gölgesinden korkar hale getirilmiştir. Sendikasına üye olmadık diye sürekli sıkıştırılmaktayız. Biz müdürün haksız yere hazırlattığı tutanağa imza atmadık diye attığımız her adımı takip etmekte, planlarda virgül nokta hataları aramakta, fazla nöbet yazmakta, ne kadar angarya iş varsa bana vermekte, teneffüsümüzü bile bize haram etmektedir.
Öte yandan bir kısım öğretmen bu kadar sinmişken, bir başka kısmı ise adeta okulları siyaset arenasına çevirmek için yırtınmaktadır. Artık Cumhurbaşkanının toplantılarına öğrenci taşımaya rahmet okumaya başladık. Okul duvarlarını bıraktık iç cam mekanlarına kadar propaganda alanı haline getirilen okulları görüyoruz. Bakanların, müsteşarların, milletvekillerin hatta il başkanlarının toplantılarına bile öğrenci taşınmaktadırlar. Bir okul müdürüne arkadaş ne alaka diye sorduğumuzda hocam burası imama hatip demez mi?
Sonuç olarak; ister yöneten isterse yönetilen olalım. Benim ecdadım yedi ayrı düvele bile adaletle hükmederken; kendi insanımın devleti yönetenlerden korkması, ürkmesi içimi acıtıyor canımı yakıyor. İnsanımın kamplara böldürülmesi yarınımız için büyük tehlikeler içeriyor. Okulları, camileri, kışlaları siyasete bulaştırmak herkese zarar verir. Marifet bastırılmış, susturulmuş, ürkütülmüş bir toplum inşa etmek değildir. Marifet gerçekten fikri, hür vicdanı hür nesiller yetiştirmektir. Geleceğin aydınlık olması için bu olmasa olmaz şarttır. Aksine ezik bir toplumla gurur duymak olur ki bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük te budur!.
Sizde nasıldır bilemem, bizim cenahta memleket manzaraları korku ve endişe üzerine inşa edlmiş yani kısaca pek vahim!..