Ne çok severim Ozan Arifin bu marşını. Bunlarla, bu duygularla geçen bir ömür... Bir liderin kayıtsız, şartsız emrinde olmak.. Hiçbir emrini sorgulamadan yapmak, her dediğini emir telakki etmek.. Onu Ata kabul etmek, canını canından aziz bilmek..
Yine Ozan Arifin "benim ömründen alsınlar sana versinler" mısrası ne kadar anlamlıdır!
Bize TÜRKEŞÇİ derler bununla da övünürdük. Hala övünüyoruz. Bunu bazıları akılla izah edemez, bu gönül işidir. Akıla sokulan duygular, didiklenir, sorgulanır, unutulabilir. Ama gönül sevdası öyle midir ya! Baş köşeye oturur, oradan çıkmaz, sorgulanmaz, akıl oraya yaklaşamaz.
Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı böyle sevdalardır. Gönlün ete kemiğe bürünmüş halidir.... Gönül bir başkadır, sıcacık, sessiz, ıstırap çeker ama inlemez ve Hep tevekküldedir.
İşte Başbuğ sevdası da bizde böyledir. Üç hilal, Bozkurt ebedi değerlerimizdir. Yüreğimizden onları kimse sökemez.. Başka bir bayrak veya değer oraya yerleşemez.
Başbuğun ölümünden sonra o kara günden, dünyanın başımıza yıkıldığı günden sonra, alnına yumruk yemiş boksör gibi sendeledik..
Bu planlanmamış, düşünülmemiş bir duyguydu, Başbuğ bizim için ölümsüzdü, o bizim tarihi tersyüz eden, Set olup vatanı bölücülerden kurtaran, zindanlarda, işkence odalarında ömür tüketen başkomutanımızdı. Biz ona başbuğ, o bize evlatlarım derdi. Sarılışı başka, el öpmemiz merasimleydi.
Bu duygularla Bahçeliye sarıldık. Ona da liderimiz dedik. Sıcacık bağrımıza basalım. Bizi teskin etsin… Evlatlarım, arkadaşlarım desin, ülküdaşlarım desin istedik….
Ona Adından dolayı Devlet şefkati, tarihi kahramanlar gibi düşündük…Devletin başına devlet gelecek, dedik. Öyle ya devlet kutsaldı, devlet babaydı, Türk Milleti devletiyle yaşar, atiye köprü olurdu….
Devlet demek, Oğuz Kağan, Alpaslan, Kültiğin, İlteriş Kağan, Fatih, Yavuz, Atatürk'tü....Devlet demek, Al bayrak, Gök bayrak, Üç hilal demekti..
Devlet demek, uğrunda zindanlara girmiş, asılmış, çile çekmiş, zulüm görmüş, gençliği heba olmuş ülkücüleri bağrına basmak, sırtını sıvazlamak, gönlünü almak, aç ise doyurmak, çıplak ise giydirmek, gözlerine bakarak vatan, millet sana minnettardır, demekti…
Heyhat! Büyük bir hayal kırıklığı yaşadık…. Ablak, gülmeyen, insanlara tepeden bakan bir Enderun paşası ve avamı.... Kapıda ceberrut suratlı kişiler, gelene höt, gidene höt... Durma bekleme, niye geldin soruları ve büyük bir hayal kırıklığı…..
Birbirimize sorarken, nasıl teşkilat, lider derken kaçırılan gözler, kendimize bile açıklayamadığımız hayal kırıklığı…Hani gönlünüz burkulur, kararır acaba der ama aklınız yok ya daha erken olamaz, adına bak, endamına bak.. Yok ya! Efam etme, sabret, bekle ruh hali...... Diye diye iktidar olamadan, kadrolaşamadan, üzerimize basıla basıla yağır, nasır bağlayan sırtlarımız.. Seçilince yüzümüze bakmayan, seçmeniyle ilgiyi kesen enderun paşaları…
Yüzüne kapı çarpılan, ocaktan, partiden kovulan yitik bozkurtlar, çilekeş Gökçek yürekli ülkü devleri…
Biz çok mu hevesliydik ayrılıp, parti kurmaya? Sayın Bahçeli arkadaşlar ben ve ekibim başarısız olduk, PKK bile bizi geçti. Buyrun kongreye gidelim. Kimi severse çevreniz onun liderliğinde çalışalım deseydi baş tacı olmaz mıydı? Fahri genel başkanımız olsaydı da bölünmeseydik, küçülmeseydik.
Yok beğenmiyorsanız kapı orada, sayıyı bulun kongreye gidin, bulununca akla gelmeyecek film, fırıldak çevirmek, düşmanla bir olup, ülkücülere tuzak kurmak…Yeter artık bizler safız dediysek salağız, demedik. Artık liderin" Kara Kağan" olduğunu kabul ettik.
Madem yuvamızda bize yer yoktu, yağılar orayı istila etmişti, vatan tehlikedeydi bize ihtiyaç vardı.Dört bir yerimizin istila edildiğini, kanımızı emen sülüklerin artık bizi ziyadesiyle zehirlemeye başladığını gördük. Gelecek karanlıktı, evlatlarımız için, torunlarımız için bizlerin tek bildiği şey vatan savunmasıydı. Bayrağımız, toprağımız bizi çağırıyordu.
Hemen koşturduk, yeni bir parti kurduk, teşkilatlandık, çoban ateşleri yaktık gönüllerde…'Hele bakın ülkücüler daha ölmedi, dedik". Kulak verdik, Asena ya. YA BİSMİLLAH DEDİK"Yettik yetiştik, dedik..
Yeni bir seçime üç hilalin altında giremiyoruz. Çünkü üç hilale ihanet edenler, davasını üç beş kuruşa, bir kemiğe peşkeş çekenlerin işgali altında,. İkbal, mevki, çıkar bekleyenlerin işgali altında….
Hele Türk Milletinin Zincirlerini kıralım, Devletimizi selamete çıkaralım, Nazlı bayrağımızı mahzunluktan kurtaralım. Emperyalist güçlerinin desteğinde olan yağıları temizleyelim. Sıra baba, ata ocağına gelecek. Orayı da bizden olmayıp, bizdenmiş gibi görülen kişiliksiz, kimliksiz, şahsi menfaatlerini müstevlilerin emelleriyle tevhit eden kişileri oradan alaşağı edeceğiz. Kimsenin bundan şüphesi olmasın.
Ülkücüye bu davaya ihanet eden onmaz. Tarihe bakarsanız görürsünüz, ülkücünün ahı tutar, tutacakta. Sıcak koltuklarınızdan sizi söküp, atacağız...
Gökçek yürekli dava arkadaşlarımız saflarımız İYİ PARTİ SAFLARIDIR...Gönlünüz, aklınız karışmasın aklın yolu birdir. Önce vatanımızı selamete çıkaralım, Akşener'e güvenelim, onun cesareti olmasaydı kurtuluş umudumuz olmazdı. Torunlarımıza, evlatlarımıza belki de bölünmüş, istila edilmiş(kültür, ekonomik) bir vatan bırakacaktık.
Son bir gayret, yorulmuş, dizlerimizle son bir gayret İYİ PARTİYİ iktidar, yapalım ki Başbuğumuz rahat uyusun, Şehitlerimiz emin olsun.
TÜRK MİLLETİ EBET MÜTTET YAŞASIN.
HAYDİ YİĞİT HAYDİ YENİ AKINA
ÜLKÜMÜZÜN CİHAN VARSIN FARKINA...