İnsanoğlu karmaşık duygulardan oluşur. Umut, umutsuzluk, sevgi, nefret, güzellik, çirkinlik hep iç içedir. Kahramanlık, korkaklık gibi…
İnsan ruhu hürriyeti sever. Ufuk’a bakmaktan, dağlarda gezmekten, pencereyi açıp derin derin nefes almaktan, kırlarda dolaşmaktan hoşlanır. Zirveleri hedefler, nice hastalıkları inadıyla mücadeleyle yenmiştir.
Hele Türk milleti hürriyete âşıktır. Esir yaşamaktansa ölmeyi tercih eder. Başka bir milletin bayrağı altında yaşamaktansa yok olup gitmek daha iyidir. Baskı ve zulüm hep ters tepmiştir.” Atatürk hürriyet ve istiklal bizim karakterimizdir,” demiştir. Milletimiz hürriyetinden ödün vermeyen, esir edildiğinde kendini öldüren Bozkurttu bunun için sembol seçmiştir.
Milletimiz tarihin pek çok döneminde iyi yönetilmemiş, Kağanları basiretsiz, aciz, ihanet, delalet içinde olmuş ama millet bir yolunu bulup, teşkilatlanıp, başına baş bulup, yeniden ayakları üstüne dikilmiştir.
Bu günlerde de tarihi bir süreçten geçiyoruz. Milletimiz dört bir yönden kuşatılmış vaziyettedir. Emperyalist devletler soğuk savaş metotlarıyla saldırıya geçmişlerdir. Birliğimiz dirliğimiz altüst olmuş, milletimiz kamplara ayrılmış, ötekileştirilmiştir. Köyler boşalmış, şehirlere kazalara gidilmiş ama şehirleşememiş köy kültürü şehir kültürü arasına sıkışıp kalmıştır. Gençlik özünden kopmuştur. Her türlü mücadeleyle üniversite kazanıp giden gençler bin bir zorlukla okumuş eli ekmek tutar hale gelmiş ama çalışacak iş yeri yok, işsizdir. Deyim yerindeyse boş gezenin boş kalfası olmuştur.
Hürriyet umut, demokrasi, kanun hakimiyeti yaşama sevincimizdir demiştik. Bugün bağnazlıkla, siyasi baskılarla, ekmek korkusuyla, işten atılırım endişesiyle, FETÖ tehdidiyle, insanlar mutsuz, huzursuzdur. Sohbet ederken birçok insan telefonunu dışarıya bırakmaktadır. Sebebi sorulduğunda dinleniyoruz. Aman başıma bir şey gelmesin diye önlem aldığını ifade ediyorlar.
Bugün Türkiye’de oynanan oyunlar insanların psikolojisi üzerinde baskı kurarak, onları korkutarak yarınlara adeta kezzap dökerek uygulamaya geçirilmiştir.
Sokağa çıktığınızda gülmeyen yüzler, selam vermekten aciz kişiler, espri yaptığınızda bön bön bakan suratları çokça görüyoruz. İşte bir milletin iflası diyorsunuz. Bir milleti fakirlik değil umutsuzluk yok eder. Onun için İstiklal Marşımızın ilk mısrasının ilk kelimesi,KORKMA ! Diye başlar,
Demek ki korkmamak, cesaretli olmak bu kadar önemlidir. Bana göre yaşamımızın birinci şartı budur, Atalar derler ya!
“Yiğit bir gün ölür, korkak her gün ölür.
Görünen odur ki, Türkiye’de en önemli şey güvendir. Yarınlara umutla bakmak, rahat nefes almak, hayal kurmak, vatan topraklarını güvenle basmak; evlatlarını, torunlarını hür, demokrat, kanunların eşit uygulandığı bir vatanda büyütmek Türk Milletinin en büyük arzusudur.
İyi Parti Genel başkanı, MERAL AKŞENER öncelikle bunu vurguluyor. Çünkü kendine güveni olmayan toplum hiçbir başarı gösteremez. Hayal dünyası olmayan hayal kuramayan toplumlar hürriyetin tadını bilemezler. Mustafa Yıldız Doğan’ın söylediği
Gönül bahçesine reyhalar katak
Sen oyandan ben bu yandan sevdiğim
Uzat ellerini güneşi tutak
Sen o yandan ben bu yandan sevdiğim
Şiirinde olduğu gibi sevgililer güneşi tutmak için gökyüzünü sevgiyle, güvenle bakabilmelidirler. Bayrağın gölgesi yüzlerinde hare hare dalgalanmalı…Vatan benim,devlet benim, millet benim diye inanılmalı. Ben bu vatanda hür, bağımsız, demokrat, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda sonsuza kadar yaşayacağım, diyebilmelidir.
İşte AKŞENERİN bana göre yaptığı tam da budur. Verdiği mesaj gönüllerde hürriyet, bağımsızlık, demokrasi, sevgi rüzgarını estirmesidir.