İnsan hayatı hatıralardan ibarettir. Maziye bakınca haz aldığınız, mutlu olduğunuz, iyiki yaptım dediğiniz hatıralar..
Bu konuda kendimi çok şanslı sayarım.. Düne dair, maziye dair ne çok hatıra biriktirmişim. Ülkü adına, dava adına.
Bugün sizlere Konya Seydişehir’de aşağı yukarı 17 sene kutladığımız Üç mayıs aşure şenliklerinden bahsetmek anlatmak isterim.
Belki de Türkiye’de hiç yapılamayan amatör, gönül insanların elbirliğiyle yaptığı, gönüllerin bayramıdır..
Biz aile olarak hayatımızı davamıza göre dizayn eden, yaşayan bir aileyiz. Davamızdan taviz vermeyerek evlatlarımızı yetiştirdik, dost çevremiz oldu, okulumuzda eğitim, yaptığımız sosyal faaliyetler..
Davanın gelişmesinde, yaygınlaşmasında, tanınmasında, halk tarafından bilinmesinde, eğitiminde sosyal faaliyetler çok önemlidir. İnsanda aitlik şuuru verir.. Kişileri birbirine yaklaştırır, dost şuuru oluşur..
Biz aile olarak küçük çapta kırda üç mayıs Türkçülük Bayramını kutlardık. Marşlar, oyunlar, sohbetler ne hoş olurdu.. Yine can dos Emine Arslan, Mehmet Arslan’la sohbet ederken bunu biraz daha büyük çaplı yapalım, dedik.Emine hanım, Aşure yapıp dağıtabiliriz, dedi.. Hemen plan yaptık, Kazan pişirme erzak bize ait, Program işi rahmetli beyim Önder Güvene ait, Taşıma Mehmet Arslan’a ait gibi...Hemen küçük çaplı dostlara haber salladık, ocakta toplantı yapıldı. Partide birlik sağlandı..
O zaman birlik, dirlik zamanıydı. Söylenenler dinlenir, bana ne düşüyor, demirdi..Yapılan işler elbirliğiyle olur, tat alınırdı. Sıcacık bir faaliyet, Seydişehirin Mağmanda mesire alanında karar kılındı. Sadece ülkücüler gelecek, yabancı olmayacaktı.. Biz bize yeterdik.. Gün geldi, ekip erken saatte gittik..Aşure malzemeleri evde haşlanacak, getirilecekti.
Ocaklar yakıldı, kazanlar kondu, Arabanın hoparlörü ayarlandı, marşlar çalmaya başladı. "Kürşatın narasıyla indik, Tanrı Dağından Ruhumuzu kandırdık, Orhunun Kaynağından" Marşıyla... Ozan Arifin Ölmez bu hareket ölmez bu vatan" gibi...Arabalar üç hilallerle süslenmiş vaziyette sıra sıra geliyor, herkeste heyecan, Selamlar yüksek sesle veriliyor, Kolay gelsinler minnet ifadeleri.
Şakalar, karşılıklı hoşgeldin sözleri, a ne iyi etmişsiniz, iltifatları..Samimiyet öyle bir hal almıştı ki bir aile gibiydi, ülkücü hareket...Küçük spor faaliyetleri, koşular güreşler,Şiir okuma yarışları, Kızım Gökçenin elinde bir şiir, babasının peşinde dolaşması, Şu anda Diş doktoru olan Bir arkadaşın elinde şiir, Önder bey, geceden hazırlardı, şiirleri.. Tek tek verir, okutur, yarışmaya hazırlardı, çocukları.Bizinde kazaların başında, Emine, Birsen, Sebahat, Havva hanım olur. Aşureyle beraber, tavuklu pilav pişerdi.. Herkes kilimlerini serer, çaylarını demler, ortaya toplanılır, hanımlar yaptığı pastaları ikram eder..
Sohbet başlar Üç Mayısın tarihi anlatılır. Başbuğdan, Atsızdan, Zeki Velidi Togan’dan bahsedilir..
Hep bir ağızdan marşlar söylenirdi..Genellikle bilgileri beyim konferans gibi anlatırdı..Bizim bölümde aşureler pişmiş, plav demini çekmiş olurdu, ben genellikle organize işlerinde koşturur, bazen aç kaldığım bile olurdu..
Namaz vakti olur, toplu namaza geçilirdi. Bu sırada bayanlar yemek yerlerini hazırlardı.. Misafirlerimiz olurdu, Seydişehir dışından gelen...Onları ağırlamak bize düşerdi...
Kaba minderler onlara serilirdi. Arkadaşlar yaptıklarından getirir, ikram edilmek üzere bırakırlardı..
Rabbim nasıl bereketini verirdi.. Şaşardım..Namaz biter, hafız olan arkadaşımız kazanların yanına gelir, duasını okur, Ocak baş, parti baş, davanın ileri gelenleri sırayla pilav ve aşure dağıtırdı..Türk Töresi aynen uygulanırdı, duasız bir kepçe aşure verilmezdi..
Bir seferinde Konya Millet vekili (mhp) nin aşureye katıldı, hep gelirlerdi.. Faruk Bal..Belediyeyi mhp almıştı. Üç mayısı kutluyoruz. Vekilimiz Faruk Bal İşinin olduğunu söyleyip yiyip gideyim, diye haber göndermiş.Başkan, Şerife hocaya, söyleyin küçük bir kazan göndersin, diye haber göndermiş..Ben de duası okunmadan göndermem, yemek istiyorsa duayı bekleyecek, dedim..Üç defa habere hayır dedim. Neticede bekledi, namaz kıldı ve duaya iştirak etti.
Bana hocam niye inat ediyorsun, göndermedin diye serzenişte bulundu. Vekilim Türk töresini unutmuşa enziyorsun, deyince susmuştu. Bunu bilen arkadaşlar duasız tatmak bile istemezlerdi...
Üç mayıs Türkçülük Bayramı kutlamamız, Seydişehir’in Piknik Alanı olan Kuğulu Parkta devam etti. Halkla kutlamaya başladık.Bir hafta önce erzak alınır, herkes gücü yettiğince maddi destek verir, Ocak başkanı kazan bulur, köylerden...Marongoz sanayisinden odun alınır, Hanımlar bir gün önce malzemeleri haşlar, çadırlar kurulur.. Davul zurna bulunur.Çevre il ve ilçelerin yönetimleri çağrılır, ülkücü sanatçılar davet edilir, Vekiller katılır....
Sabah erkenden kalkılır, ocaklar yakılır, kazanlar ocaklara konur..Marşlar Çalmaya başlar, Özellikle kurulan çadırlarda kalan Ünüverstili öğrencilere, ocaklı gençlere kahvaltı hazırlanır, hep beraber kahvaltı yapılır..
Hanımların başkanlığını yapmış, Sebahat Uzun, Hülya Aricioglu, Hayrunnisa Neyaman bu faaliyete bir fiil senelerce katılan arkadaşlardır..
Bu Aşure şenlikleri, sosyal faaliyetlerle mhp belediye başkanlıklarını almışlardır. Pekçok Üniversite öğrencisi, lise, ortaokul öğrencisi ülkücü olmuştur.Üç mayısın mahiyeti, önemi anlatılmış, Türklük şuuru verilmiştir..Dağ taş Türk Bayrağı ve üç hilalle şanlanırdı..
En son 25 kazan aşure yapmıştık ve dağıtmışızdır..Sonra ne mi oldu, Belediye Başkanlığını aldığımız sene başkan yardımcısı olan sözde ülkücü olan bir zat, amatör yapmaya gerek yok profesyonel yapalım dediler.. İki sene daha yaptılar, sonra bitirdiler.
AKP li belediye başkanlarıyla mücadele ettik, ama bizim arkadaşımız bizi bitirdi.. Hani Atalar ne der, "Ağaca balta vurmuşlar, sapı bedenimden demiş"