(Başbuğdan küçük bir anekdot)
İstanbul işgal altındadır. Sokaklarda Müslüman kadınlar gezememekte ve can güvenliği yoktur. Evler basılmakta, vatanseverler Maltaya sürgüne gönderilmekte veya zindanlarda ömür çürütmektedir…Mustafa Kemal Paşa Padişah Vahdettin’in yaveridir..
Mustafa Kemal Paşa İngiliz gemilerini İstanbul’da görünce, arkadaşına boğazda demirlemiş gemileri işaret ederek: “Geldikleri gibi gidecekler ”demişti.
Kendince plan yapmakta şartları zorlamaktadır. Tek bir düşüncesi vardır, Anadolu’ya geçmek. Bunun için evlerde gizli gizli toplantılar yapmakta, düşüncelerini yakın çevresiyle paylaşmaktır…Halide Edip Hanımın da içinde de bulunduğu bir guruba düşüncelerini açmış ve Anadolu'da tekrardan Kurtuluş Savaşı başlatmanın gerekli olduğunu dile getirmiştir. Toplantıda bulunan asker, komutan, yazar, fikir adamları başta Halide Edip:
-Biz, kendi kendimizi yönetemeyiz en iyisi İngiltere, Fransa, İtalya'nın hegemonyası altına girelim derler.Mustafa Kemal bu durumu kesinlikle kabul etmez…
Grup Mustafa Kemal’e sorarlar:
-Paran var mı?
-Yok.
-Ordun var mı?
-Yok.
-Silahın var mı?
-Yok.
O halde nasıl savaşacaksın, biz yokuz derler...Atatürk onlardan ümidini kesmiştir ama planından asla.Samsun ve çevresinde azınlıklar ayaklanmakta, Türk köylerine baskın vermektedirler. Ama yabancı basın ve işgal kuvvetleri tam tersini söylemektedirler…
Bu olayları bastırmak, failleri ortaya çıkarmak için Padişah tarafından Mustafa Kemal Paşa görevlendirilmiştir. Atatürk 18 arkadaşını gemiye alarak, İstanbul'dan ayrılır. Vapurun ismi Bandırma Vapurudur. Fakat bu durumdan İngilizler çok rahatsız olmuştur. Vapurun peşine düşmüşler ve aramaktadırlar…Bandırma vapurunun pusulası bozuk denizde rotasına göre hareket etmemektedir... Genellikle kıyı boyu gitmektedirler..
Samsuna varıldığında işgal kuvvetlerini vapurun etrafını çevirirler. İşgal kuvvetlerini temsil eden komutan Bandırma Vapuruna çıkar. İngiliz ve Fransızlar vapurda silah taşındığından şüphelenmektedirler. Vapurun her tarafını ararlar ve silah bulamazlar...Komutan çok sinirlenmiştir. Mustafa Kemal’e sert bir ifadeyle:
-Ne götürüyorsunuz diye sorar.Mustafa Kemal ise:
İnanmış 18 kelle diye karşılık verir.
Tabi ki işgal kuvvetleri komutanı bu sözün ne maksatla söylendiğini kavrayamamıştı.Yani! Kurtuluş Savaşına 18 inanmış kelle ile başlanmıştır. BİR DAVANIN BAŞARILI OLABİLMESİ İÇİN KALABALIK DEĞİL, İNANCLI KAFALAR GEREKMEKTEDİR...YÜCE ATATÜRK, TÜRK MİLLETİ SANA HERŞEYİNİ BORÇLUDUR...
RUHUN ŞAD MEKANIN CENNET OLSUN........