Bu kelime insana neler düşündürüyor?
Dümdüz ip gibi giden yollar, karışık zikzak çizen yollar. Dönüşü olmayan yollar..
Hayat çizgisini ifade eden yollar...
Uzun ince bir yoldayım...
Gidiyorum gündüz gece...
Bir ananın gurbette olan evladını hele askerse beklediği yollar...
Sevgiliye gidilen veya beklenen yollar...
Hatıralarla özlemlerle beklenen yollar..
Hayal kırıklığı, can sıkıntısıyla ömür tüketilen yollar..
Ne özlem, hicran, hasret kokar... Gözleri kör edecek kadar uzun bakılır o yollara..Ufukta bir hareket olsa, araba görünse yürek pır pır çarpar, sanki kalp fırlayacakmış gibi atar.. Acaba o mudur, sevdiceği evladımıdır, diye..
Kavuşacak birileri varsa ne zevkli geçer yollar. Biran gitmek, kuş olup uçmak istersin... Kavuşup, hasret gidermektir, tek emelindir..
Yola çıkarken arabaya el sallayanında varsa huzurlusundur, seviyor, seviliyor, bekleniyorsundur.Çünkü yola yalnız çıkmak kadar insana elem veren başka birşey yoktur.Hele Yalnızlığı kader edinmiş insanlar için bu çok büyük hüzündür.
Yola çıkarken çıktın mı? . Bindin mi? bekliyorum.. Cümleleri insana güven verir, yol ona çok dokunmaz.Ama böyle bir cümlelere muatap olmayanlar için işte o yol, çakıl ve dikenlidir...
Ömürde bir yoldur.. "Uzun ince" nezaman nerede biteceği, sonlanacağı belli olmayan bir yoldur. İnişli çıkışlı, engebeli,virajlı...
Hayat çizgisi bazen yeşili, pembeyi, kırmızıyı, bazen de siyahı gösteriverir.Sen renklerin içünde boğuşurken bana ne oldu, ne yapıyorum, yaşım kaç yaşlanmışım deyiverirsin. Gönül örselenmiş, acaba önümde kaç sene var... Bu seneler nasıl geçecek, geçen seneleri aratacak mı? Yoksa meydan mı okuyacaksın.İşte bu muamma ve girifttir.
Çünkü kişi gençliğinde olduğu gibi cesur olamaz... Yollarda uzanan köprüleri yıkamaz.. Acabalar içinde aşamadığı hemdekaplardır...
Ömür yolu sana çiçek taktim eder mi bilinmez!Ama şimdiye kadar çiçekten nasibini alamamış kişiler içün bu çiçekli yol, hiçbir zaman olmayacaktır...
Bu yolları bir dava uğruna harcayanlar vardır... Ömrüne ya bir güzele adamış kavuşamamış, ya yarınları hesap ederek, dünde kalmıştır...Ya da Ülkü denen nazlı geline hasret yaşamıştır...
Yollar gurbet, hasret, ayrılık, mutluluk, keder, huzur, hicran kokan yollar, buğusuyla bekleyen beklettiklerine umut olan yollar.
İçimde girif bilmecelerini çözemediğim yollar, dağına taşına, çiçeğine böceğine, karına, papatyasına seyrederek yol aldığım yollar...
Gönlümdeki hüznü bastırarak sus gönül ne bu şikayetin dediğim yollar...
Acaba sevdiklerime kazasız belasız kavuşabilecek miyim, diye düşündüğüm yollar...
Besmelelerle, Dualarlarla evden çıktığım, yollar..
Kendisi hancı, bizim yolcu olduğumuz yollar....
Zaman zaman ömürlerin bittiği yollar....
Bir halk türküsünde:
"Yollar seni gide gele usandım,
Ayağıma diken battı gül sandım,
Ben de seni bir vefalı yar sandım,
Yürü yürü zalımın kızı,
Esti acı poyraz ayırdı bizi.."Türküsü dilime düştü,
Türkülerimiz ah! O köy türküleri, ana sütü kadar temiz, ana sütü kadar berrak....
İşte böyle dostlar, yollarda ahvalımı anlatıp, rahatlayayım, dedim.Malüm dil dilin yarasını alırmış derler.Aynı duygularda olan arkadaşların hislerine tercüman olayım istedim Nacizane...
Çıktığınız yollar huzurla bitsin, bekleyenler sevdiklerine sağlıkla kavuşsun.. İnşallah...