Ne politikası? Öyle bir şey mi var? İç siyasette takip edilen yolu da takip etsen, dış siyasette takip edilen yolu da takip etsen yolun sonu bataklıkta çıkmaktadır. Buna mı politika diyorsunuz? Nitekim takip ettiğimiz o ulvi politika ile geldiğimiz noktada tek başımıza kalıp, içinden çıkılmaz bir ortamda bocalar olduk. Tüm bunların nedeni takip ettiğimiz politikaların yanlış politikalar olmasına rağmen ısrarla ülkeyi idare edenlerin ben bilir ben yaparım anlayışı içerisinde doğru yaptıklarını söyleyerek gerçekleri görmezcilikten gelmesidir. Kimileri olanları yandaşlık anlayışı içerisinde siyasi algılayarak daha ne yapılacaktı diye itiraza yeltenebilirler. Onlara tavsiyem doğruların yanında olup yapılan yanlışların cezasını en az bizim kadar kendilerinin de ödediğini bilip, ona göre değerlendirmeleridir. Bu nedenle olayları bir bütünlük içerisinde ele alıp artıları çok olanları gelir hanemize yazmak mecburiyetindeyiz.
Geçmişte takip edilen politikalar doğru ise şimdi neden o politikalar terk edildi, yanlış ise neden geçmişte o politikalar uygulandı? PKK dünde Türk düşmanı ve dış güçlerin bize karşı kullandığı bir maşaydı, bugünde aynısıdır, hiç değişmediler hiç değişmeyecektirler de. Tarih sayfaları bu hainlerin yaptığı hainliklerle doludur. Bunlar bilindiği halde silahlanmalarına, propagandalarına izin verilerek gençlerin kandırılıp dağa çıkarılmalarına göz yumulmuştur. Valilere verilen talimatlarla o teröristlerin güvenlik güçleri gibi silahla gezmelerine müsamaha gösterilmiş, istekleri emir telakki edilerek askeri garnizonların bahçeleri kazılarak meçhul cinayetlerin kemiklerinin araştırması yapılmıştır. Mahkemeler teröristlerin ayaklarına götürülerek çadır mahkemeleri kurulup, işledikleri suçlardan beratları sağlanarak şehirlerde gövde gösterileri yaptırılmıştır. Akil adamlar gurupları oluşturularak yolluk ve yevmi yeleri vergilerimizden ödenerek illerde PKK'nın haklılığı anlatılmaya çalışılmıştır. Bir açılım sevdası tutturularak teröre akla hayale gelmeyen destekler sağlanmıştı.
Meydanlarda çocuk katilinin mesajları okutulmuş, bölücülerle birlikte türküler söylenerek halaylar çekilmiştir. Onların bayrak dedikleri paçavraları göndere çekilerek elebaşları kırmızı halılarla karşılanmıştır. Irak'ın kuzeyinden getirilen peşmergeler törenle Kobani'ye gönderilip oraların Türk düşmanlarının toplandığı bataklık olması sağlanmıştır. Bilahare tüm bunlar yok sayılıp sorumlu muhalefet denerek PKK ve uzantısı PYD düşman sayılmıştır. Dahası terör önce güçlendirilmiş sonra mücadele edildiğinde ise yüzlerce şehit vermemize ve milyarlarca lira maliyete mal olmuştur. Kardeşimiz dediğimiz Suriye bir yerlerin teşvikiyle düşman kabul edilmiş, Suriye'de olmaması gerekenler olurken seyredilmiş ve daha sonra ülke içinde olduğu gibi buralarda da olanlara karşı reaksiyon gönderilerek harekete geçilmiştir. Bu geç kalış hem can hem de maddi yönden ülkemizi çökertme aşamasına getirmiştir. Ensar muhacir laflarıyla halkın dini duygularına hitap edilerek ülke sınırları yol geçen hanına çevrilerek gendi geçimini sağlayamayan bu halkı on milyon kaçkını besler hale getirildik. Bunları beslerken içeride vergisini veren vatan için canım feda diyenleri açlıkla sınarken intiharlarına neden olundu.
İktidarın yapması gereken ben en iyisini bilir ve yaparım yanlışından bir an önce vaz geçerek iç ve dış politikalarını belirlemeyi istişarelerle yürütmesini öğrenmesi gerekmektedir. Tarihimize bakıldığında Türk töresi de böyle değil miydi? Artık halkı bir meta olarak görüp yandaşlara pazarlama yerine onları insan olarak görmek gerekmektedir. Derhal yap işlet devret modeliyle peşkeşleri durdurup halkın nefes almasını sağlamalıdır. Geçmiş yatırımlarımızı bir yerlere pazarlama yerine yeni yatırımlarla işsize iş ekmeğe muhtaçlara ekmek bulunmalıdır. Sahte enflasyonlarla çalışanı ezerken yaptığı zamlarla halkı bunalıma sokmamalıdır. İnsanları sendendir bendendir diye kutuplaştırarak siyasi rant sağlama yerine herkes benim kardeşim desturuyla kucaklanmalıdır. Bunlar yapılarak içte birlik ve dirlik sağlanmış olarak dışa karşı bir bütün hareket edilmesine vesile olmalıdır.
Dışarıdan ülkemize ve halkımıza karşı gelecek tehlikeleri önceden görerek müdahil olup, olayları bugünkü haline getirildiği gibi gelmeden can ve mal kaybımızı en aza indirmelidir. Hiç bir devleti dostumuz veya düşmanımız olarak görme yerine önceliğimizi ülkemiz ve halkımız çıkarları doğrultusunda görerek hareket edilmelidir. Ülke sınırlarını yolgeçen hanı olama yerine korunur bir kale haline getirip, içeriye kimseler sokulmayarak kendi insanımızın yavan ekmeğini kazanma yollarını kapatılmasına derhal bir son verilmelidir. Ülkeye bugüne kadar gelenleri bir şekilde sınırlar dışına çıkararak demografik yapı bozulmadan ileride oluşacak bir kısım çirkinliklerden koruma adına acil tedbirler alınmalıdır. Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığı düsturundan hareketle politikalarımız sil baştan yeniden belirlenmelidir.