Bir zamanlar kralın biri saraya giden yol üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi gelip geçenin tepkisini görmek üzere yolu ve kayayı gören saray penceresinin önüne oturur. Sabahtan öyleye kadar ülkenin ileri gelenleri, zengin tüccarları, saray görevlileri ve pek çok kişi o yoldan geçer. Ne var ki bunlar yolun kaya olan bölümünü geçerken hepsi de kayanın etrafını dolanarak yollarına devam ederler. Geçenlerin pek çoğu da kayanın etrafından geçerken söylenerek geçerler. Kralı, halkından bunca vergiyi almasına rağmen yolları bile temiz tutmamakla eleştirirler.
Sonunda saraya sebze ve meyve getiren bir köylü gelir. Köylü yolun üzerinde ki kayayı görünce sırtındaki küfeyi yere indirerek koca kayayı itmeye başlar. Epey bir çabadan sonra kan ter içinde kayayı yolun kenarına itmeyi başarır. Tam küfesini yeniden sırtına takmak üzereyken kayayı kaldırdığı yerde bir kese olduğunu fark eder. Keseyi alp açtığında ne görsün kese ağzına kadar altın dolu, kesenin içinde de bir not vardır. Notta "Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir." yazan notun krala ait olduğunu görür.
Hikayeyi anlatanlar, köylünün, pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders aldığını söylerler: "Her engel, hayat şartlarımızı iyileştirecek bir fırsattır." canlı ve yaşıyorsak mutlaka bir kısım engellerle karşı karşıya kalacağız demektir. Eğer hayatta karşılaştığımız bu engelleri ortadan kaldırmıyor veya kaldıramıyorsak yaşamımızı zehir eder ve kimyamızı bozarız. Elbette engeller olacak biz ise bu engelleri kaldıra kaldıra yolumuza devam edeceğiz. Eğer engellere takılır kalırsak ilerlememiz mümkün olmayacağı gibi o engele takılıp düşerek önümüze konan engelle birlikte bizde engel olur çıkarız. Unutmayınız ki engeller hayatın kaçınılmaz birer gerçekleridir.
Hikayedeki anlatılan gibi engeli kaldırınca Kayanın altında bir kese altınla karşılaşılması bir örnek olup, işin aslı engeli aştığımızda maddi ve manevi rahatlamamızın altında daha değerli olduğudur. Aşılan her engelin bizleri nasıl rahatlattığı herkesin malumudur. Hatta bazıları aştığı engelin kendisini rahatlatışını "sırtımda bir dağ vardı, şükür ondan kurtuldum" diyerek ifade ettiğini duyarız. Engellerin aşılması insanlara güç vermenin yanında özgüvenin güçlenmesine de vesile olur. Ayrıca haz almamıza vesile olan bu durum yolumuzun açılarak hedefimize varmamızı kolaylaştırmaya da vesiledir. İnsanın yaşam sebeplerinden birisi de hedeflerine ulaşma adına harcadığı efor ve zamandır. Bunun için engeller bir yerde olmazsa olmazlarımızdandır.
Belki yaşamımızda yolumuza çıkan engeller bizleri yoruyor ve zamanımızı alıyormuş gibi görünseler de, mücadele etmeyi ve sabırlı olmayı öğrettikleri için de bir güzelliktir. Bu tür zorlukları gördüğümüzde mücadele etme yerine o engeli görmezlikten gelme veya bana ne diyerek yoldaki kaya misali etrafından dolaşmaya çalışmak kolayımıza gelebilir. Ancak ileride başımıza onulmadık dertler de açabilir. Her şeyden önce insan olma vasfımızı kaybetmemize ve yardımlaşma duygularımızı körelterek, iyilik yapma yerine kötülüklerimize neden olacaktır. Yani insan olmanın hasletlerinden yoksun bir şekilde yaşamamızı sağlayacaktır.
Engelleri yok etmek sadece kendimizi değil başka insanları da rahatlatacağı için yapılması gereken bir gerekliliktir. Bırakın insanı yolumuza konulan bir engel milletimizin ve bizden sonra gelecek nesillerimizin geleceğini şekillendirecektir. Aynısı bugün dünya milletleri arasında da yaşanmaktadır. Bir devletin bir devleti perişan etmek için yollarında oluşturduğu engeller o devleti madden ve manen çökertmektedir. Ülkemizin kalkınması birlik ve bütünlüğümüzün sağlanmaması için önümüze çıkarılan terör engeli, nice maddi ve manevi kayıplarımıza neden olmuştur. Bu engeli bizler aşmasını azda olsa başardık, başaramayan ülkeler ise onun bunun oyuncağı oldu. Tıpkı Arap aleminde yaşananlar gibi. Demek ki engel olacak biz ise o engelleri bir bir aşacağız. Ancak gelecek böyle bizim olacak.