Hunzalar Çin ve Pakistan sınırında Pakistan Keşmir'inin kuzeyinde Tanrı Dağları, Himalyaların batı uzantısı Karakurum sıra dağları ile Hindikuş Dağlarının kesiştiği 160 km uzunluğunda 1,6 km genişliğinde Hunza vadisinde yaşayan Hun Türklerinden gelen bir Türk boyudur.
Aslında komşuları Çin'den ziyade, bugün Çin işgalinde bulunan Doğu Türkistan'dır. Bu Türk boyu kendilerini Hunzakut olarak da takdim ederler. Konuştuk Bruso dilinden dolayı Bunlar çevrelerinde Brusolar olarak da anılmaktadırlar.
Hunza Türkleri, asırlarca yolu izi olmayan, çok güç şartlarda yaşayarak izole olmuş bir şekilde "Mir" dedikleri hanedan reislerinin ve "Mir"e danışmanlık yapan on iki kişilik bir ihtiyar heyeti tarafından yönetilmektedirler.
Bu nedenledir ki, Hunzalar Türk geleneklerine uygun bir şekilde 900 yıldan fazla bir süre bağımsız yaşamışlardır.
Bağımsızlıkları 1870 yılında İngilizlerin gelmesiyle kesintiye uğrasa da, gitmeleriyle birlikte tekrar bağımsızlıklarına kavuşurlar. Ancak 1974 yılında Mirlikler Pakistan tarafından işgal edilince Hunzakutlar'da Pakistan yasalarına tabi olarak yaşamaya başlarlar.
Kut ifadesi, Türk ve Altay şaman izimin de ve halk inancında kutsal enerji, yaşam gücü demektir. Yiğitlerin Kut sayesinde ölümden kurtulup, yaşama döndüğüne inanılır. Bu güç tanrıdan kaynaklanıyor bilinir. Hunza Türkleri yaklaşık otuz beş bin nüfusa sahip olup, tamamı Müslüman dır. Ortalama 110 ile 120 yıl yaşamaktadırlar.
Hunzalar Şii mezhebinin İsmaileye mensuplardır. Karar vermede kadınları kocalarıyla eşit haklara sahiptirler. İki bayramları olup, bunlar ekim ve çavdar hasat festivalleridir. Kadın başlıklarında görülen tangalar ise Türklerin binlerce yıl kullandığı tangaların aynıdır.
Hunzalar, doğayı ve suyu kirletmemeye özen gösteren, topraklarını yürekten seven, özenle korunması gereken olarak gören ve bunları tanrının kendilerine verilmiş özel bir armağanı olarak kabul ederler.
Geçmişte paranın geçmediği bu bölgede, insanların varlıkları kayısı ağacı sayısı ile ölçülürdü. Geçimlerini yetiştirdikleri meyve ağaçları, buğday, arpa, darı ve hayvanlarının eti, sütü ile yaparlardı. Özellikle "şapati" adını verdikleri bir yufkanın yapımı için karabuğdayları meşhurdur.
Hunza Türkleri başta kanser olmak üzere sık rastlanan hastalıklara yakalanmazlar. Bunu sebebi ise denizden altı bin metre yükseklikte bol oksijen alan bir yerde yaşamalarıdır.
Diğer bir neden ise şeker tüketmedikleri gibi kendi ürettikleriyle beslenmeleridir. Ürettiklerinde ise hiç bir haşaratın bulunmamasıdır. Ayrıca yemekleri baharatlı olup, et yemekleri meşhurdur.
1934 yılında Ağa Han'ın kazandırdığı eğitim sistemiyle Hunzalar Hindistan ve Pakistanlılara göre çok daha eğitimlilerdir. Bayrakları karlı dağları ve üstündeki ay yıldızın yanına konmuş okla yaydan oluşmaktadır. Sekel Türklerinin bayrağı ile büyük benzerlik taşımaktadır.