Maalesef batılıların ve Türk düşmanlarının da kışkırtmasıyla bir şeyler elde edeceğini sanan ve çıkarları gereği tabanlarını diri tutma adına kışkırtıcılıktan bir türlü vazgeçmeyen, Ermeni yöneticileri ile diasporaları bu yılda sözde soykırımın 100 nci yıl dönümü bahaneleriyle bir çok etkinlik yapmaya kalkacaklardır.
Dün Osmanlı Devleti tarafından en güvenilir teba olarak kabul edilen Ermeni halkını, Osmanlı devletini bölüp parçalamak isteyen batılılar ve Rusya'nın bunlara ayrı bir devlet kurdurma vaadiyle kışkırtarak kullanmaları sonucu, hiçte hoş olmayan olaylar yaşanmıştır. Bugünde Aynı kesimler farklı bir senaryo ile Türkiye Cumhuriyetine boyun eğdirerek bir çok isteklerini kabul ettirme adına bir kısım örgütlerle birlikte Ermenileri de kullanmaya devam etmektedirler.
Buda şunu gösteriyor ki, Ermeniler her zaman kullanılmaya müsait bir millettir. Yada yöneticilerinin çıkarları bunu gerektirdiği için, Ermeni halkının milli duyguları öne çıkarılmak suretiyle kandırılmaktadırlar. Her ne olursa olsun, her yıl aynı oyunun oynanması iki komşu ülkenin dostluğuna ve çıkarlarına zarar verdiği bilinen bir gerçektir.
Bugün Türkiye'de yaşayan ve kaçak olarak ülkeye giriş yapıp da ekmek parası kazanmaya çalışan, yüz binlerle ifade edilen Ermeni'nin çıkarlarının zedeleneceği ve iki ülke sınırların kapalı kalarak ülkelerin ekonomisine vurduğu darbelerin nasıl büyük zararlar doğuracağı ve doğurduğu hiç hesap edildi mi?
Tüm bunlara rağmen bir şey elde edemeyeceklerini bile bile Ermeni yöneticilerin ve diasporalarının bu tutumlarının kendi halklarını nasıl bir girdaba sürükleyip boğulmalarına neden olması acaba kimin lehine bir sonuç doğurur araştırıldı mı, yoksa biz yaşayalım ağababalarımızın isteği yerine gelsin gerisi önemli değil diye mi düşünülüyor? Böyle düşünülmeseydi hiç Ermenistan böylesine bir göçle karşı karşıya kalır mıydı?
Ne hikmetse, kuru bir inat uğruna Ermeni yöneticiler ve halkı bunu göremeyecek kadar körleşmişler. Yada görmek istemedikleri bu gerçeklerin birilerinin ekmeğine nasıl yağ sürdüğünü anlayamayacak kadar cahiller. Ellerine birilerinin tutuşturduğu benzin bidonuyla sönmekte olan ateşe benzin dökmeye devam ederek, hem kendilerine hem de bize zarar vermeye çalışmaktadırlar.
Eğer geçmişte yaşananlar dünyaca bilinsin isteniyorsa, Türkiye, Ermenistan, Rusya ve batılı devletlerin arşivleri iki devletin tarihçileri tarafından taransın ve sonuçları dünyaya açıklansın. Varsa suçlu olan, suçsuzdan özür dileyip gerekleri neyse yerine getirsin. Ancak bu teklifimiz kabul edilmiyor, Cumhurbaşkanı taziyede bulunuyor karşılık olarak bayrağımız yakılıyor. Akdamar adasındaki Ermeni kilisesi restore edilip, belli zamanlarda ibadete açılıyor. Ermenistan'daki Gök medrese yıkılıp ahır yapılıyor. Bu anlayışla nereye varılabilir?
Bu kadar masum olduğunu ve mezalime uğradığını söyleyen Ermeni halkı, daha dün Karabağ'ı işgal ederek orada yaşayan Türkleri nasıl bir soykırıma tabi tuttuğu tüm dünyanın gözleri önünde cereyan etmiştir. Ermeniler bugün Türkiye'de her türlü imkanlardan faydalanarak yaşarken, bizler tarihte Revan Türk Hanlığının olduğu topraklara can güvenliğimiz olmadığı için gidip sılayı rahim dahi edemiyoruz.
Ey demokrasi yanlısı olduğunu söyleyen batı dünyası, bugünkü Karabağ katliamını görmeyerek, dün sizlerin tahrikleri sonucu iki millet arasında yaşanan olayları kaşıyarak nereye varmaya çalışıyorsunuz? Biz sizin süfli emellerinizi biliyoruz ve oyununuza gelmeyeceğiz. Dileriz gün gelir Ermeni halkı da gerçekleri görür. Şunu bilesiniz ki. belki bir kısım sıkıntılar yaşayabiliriz, ancak sizlere asla yem olmayacağız. Ya siz Ermeni yöneticileri ve diasporası yaptıklarınızla halkınızı açlığa ve sefalete sürüklediğinizi ve birilerine uşaklık yaptığınızı ne zaman öğrenip çirkinliklerinizden vazgeçeceksiniz?
Türk yöneticileri, Kilise restorasyonuyla, Ülkeye kaçak yollarla gelerek çalışanlara müsamahakar davranarak, Ermenilere taziyede bulunarak ve arşivleri açalım demekle bir yere varılmadığını görün artık. Ermenileri, Ermeniler yönetse belki anlaşabiliriz. Ancak Ermenilerin bugünkü yöneticileri, geçmişte Osmanlı Devletinin son dönemlerinde olduğu gibi bir yerlerin uşaklardır.
Tüm bunları bilerek yeni bir yöntemle, sıkıntılara meydan vermeden, yakında gelecek tehlikeleri bertaraf etme adına gereken tedbirleri zaman geçirmeden alınmalıdır. İç çekişmeleri bir tarafa iterek, devlet, sivil toplum kuruluşları, medya ve diğer tüm argümanlar harekete geçirilerek savunma yerine hücuma geçilmek suretiyle Ermeni yöneticiler ve ağababalarına gereken ders verilmelidir.