Mirseyit Sultan Galiyev’le ilgili, şimdi de Dr. Halit Kakınç’ın “Kızıl Turan Sultangaliyev” adlı kitabından yararlanarak yazımıza devam edelim.
Mirseyit Sultan Galiyev’e göre:
“Eski zamanların bir çok devletleri (Roma İmparatorluğu, Arap Devleti, Cengiz Han, Timur ve Osmanlı İmparatorlukları) gibi, Rusya’nın da bir devlet teşkilatı olarak parçalanması ve bağımsız milli devletlerin ortaya çıkışı tarihi açıdan kaçınılmazdır. SSCB ilan edildikten sonra çözüm beklemekte olan bu tür meselelerden birisi, SSCB Türk Halklarının devletçilik yönünden ayrılabilmeleri konusudur.
SSCB ve komşu doğu ülkelerindeki (Çin Türkistan’ı, Afganistan ve İran’ın Türk bölgeleri) Türk Halklarının tek devlet teşkilatı halinde bütünleşmeleri ve konsolide olmaları tarihi bir zarurettir. Bence bu süreç, Türk bölgelerinde feodal yapının çözülmesi ve bunlarda kapitalizmin gelişmesi ile bağlantılıdır.
Bu üç faktörden hareketle; Sovyetler Birliği içinde bir Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak (devrimin yenilgiye uğraması durumunda ise devlet kapitalizmine dayalı milli demokratik cumhuriyet olarak) Turan Devleti’nin kurulması için hazırlıklar yapılması hususunda tez ortaya koymuştum. İkinci ihtimalin gerçekleşmesi durumunda Turan Devleti’nin görevi (benim tezime göre), geniş halk kitlelerini saldırmakta olan irticaya karşı örgütlemekten ibaret olacaktı.
Yeni parti Bolşevik ilkelerine göre kurulacak… Büyük ölçüde Marksist ekolden çıkacak genç aydınlardan oluşacaktır. Kent veya köy kökenli olup devrim stajı gören, bu veya diğer ölçüde Marksist ekolden nasibini almış olan yeni genç Sovyet entelijensiyası.
… somut olarak Tatar, Başkurt, Kazak, Özbek, Türkmen ve diğer milli kültürler söz konusuydu. Ben şunu kanıtlamaya çalışıyordum: Eğer bu kültürler aynı potada birleşerek daha geniş bir masif oluşturmaz ve birbirlerini karşılıklı olarak asimile etmezler ise; onların (Tatar ve Başkurtların) Batı’da Rus, Doğu’da ise Çinliler ve Hintliler tarafından asimile edilmeleri kaçınılmazdır. Bu noktadan hareket ederek; Turan Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin SSCB sistemi içinde kurulması, devrimin yenilgiye uğraması durumunda ise bağımsızlığını ilan ederek Rusya’dan ayrılması gibi bir sonuca varmıştım.
Beni en çok tatmin edecek olan yaklaşım şudur: Sovyet doğusunda 4 büyük Milli-Sovyet yapılanması gerçekleştirilecek ve bunlar Ukrayna ile eşit haklar verilmesi kaydıyla Sovyetler Birliği’ne alınacaklar. 1.Başkurdistan, Tataristan ve Çuvaşistan’ı, Mari ve Votyak Eyaletleri’ni içine alan Ural-İdil Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Federasyonu, 2.Güney Kafkas’ın tüm milli cumhuriyetlerini, Kuzey Kafkasya milli eyaletlerini, Dağıstan’ı, Kalmık ve Kuban-Karadeniz eyaletlerini içine alan Umum Kafkas Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, 3.Bağımsız birim olarak Kazakistan, 4.Federasyon’un eşit haklara sahip üyeleri olarak Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ı içine alan Orta Asya veya Öz Turan Cumhuriyeti… Rus Proletaryası ile ezilen milletlerin ebedi birliği ancak bu şekilde sağlanabilecektir.
Kendi yaklaşımımı şöyle açıkladım: Saldırıya geçen reaksiyona karşı, Türk Bölgelerinin Rusya’dan ayrılması sloganı altında silahlı mücadele başlatmak ve Turan Halk Cumhuriyeti’ni kurmak gerekecektir. Türk dilli coğrafyanın öncelikli olarak belirli bir mikro alanında, bu yönde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.”
Kitabın yazarı Dr. Halit Kakınç’a göre:
“Sultangaliyev, çözümün ancak bütünlükte olduğu realitesinden hareketle, bu görüşünü Kazakistan steplerinden Orta Asya’ya, Azerbaycan’a kadar yaymaya çalışmıştır. Bu coğrafyada yaşayan tüm Türk Dilli grupları tek bir çatı altında birleştirmek isterken şoven değildir. Bakış açısı, bütün bu gruplar ve grupçukların Cengiz Devletinin parçalara bölünmüş kabileleri olduğu, Ulus Devlet aşamasına geçebilmeleri için yeniden birleşmeleri zaruretidir. Sultangaliyev dilde ve işte birlik sağlayarak, dinsel farklılıkları da bu şekilde ortadan kaldırabileceğini sanmıştır. Ağırlık Müslümandır. Ama bu temel grup içinde Şiî gruplar vardır. Şaman gruplar mevcuttur. Buhara’da Bahailer, Semerkant’ta Nakşiler ağırlıktadır. Sultangaliyev’in Ulus Devleti’nin ulusçuluğu, tüm küçük farklılıkların ve ayrıntıların bir potada eritilerek kaynaştırılmasıdır.
Sultangaliyev enternasyonalcidir. Fakat, Marks ve Lenin’den farklı bir çıkış noktası vardır. Nitekim, hedefi de farklıdır: “Sömürgecilerin sömürgeler üzerindeki diktatoryasının yerine, sömürülenlerin sömürenler üzerinde diktatoryasıdır. Sovyetler Birliği’nin ana amacını ve hedeflerini yitirdiğini… Yüzyılın en saf idealizminin yerine Rus Milliyetçiliğinin geçtiğini savunan Sultangaliyev’e göre; devrim ateşi, Türk bölgelerinde muhafaza edilecek ve üç aşamalı bir strateji izlenecektir. Birinci aşama Komünal Turan Birliği, ikinci aşama devrimin eski sömürgelere ihracı ile Sömürgeler Enternasyonali, üçüncü ve son aşama Dünya Devrimi.
Sultangaliyev materyalisttir. …Dinlere karşı eşit mesafe ile yaklaşmaktadır. Tek istisnası, Müslüman bölgelerde camilerin kapatılmasına karşı çıkmasıdır. Bunu da: “Toplumum henüz ulus devlet aşamasına gelmedi. Kurumsal olarak yalnızca camilerde bir araya gelebiliyorlar. Onları toplu halde bulup propaganda yapabileceğim yegane mekanları kendi ellerimizle kapatamayız” mantığı ile açıklamaktadır.
Sultangaliyev, iki temel konuda SBK(b)MK politikaları ile ihtilaf halindedir: Sömürgeler meselesi ve de Milletler Politikası.
Sultangaliyev, Rusya Sosyalist Devrimi’nin hem komünist partisinin ve de Sovyet Egemenliği’nin başkalaşması hem de dış müdahaleler yüzünden yenilgiye uğrayacağından emindir. Sultangaliyev; dış tehditler karşısında direnebilecek sağlam bir tampon devlet olarak özerk Türkistan Devleti’nin yerine, Sovyet Türk Cumhuriyetleri Federasyonu tasarlamıştır.
Sultangaliyev, sınıfsal devrim kavramları ile değil, uluslararası ilişkiler temelinde düşünen bir devrimcidir.
Sultangaliyev’in analizine göre, uluslararası emperyalizm ve koyu gerici monarşi, her şeyden önce milli özgürlükleri tehdit etmektedir. SSCB ile ona komşu ülkelerde yaşayan (Çin Türkistan’ı, Afganistan ve İran’ın Türk Dilli bölgeleri) Türk halklarının bütünleşmesi, Sultangaliyev’e göre tarihi bir kaçınılmazlıktır.
Sultangaliyev, Doğu’daki uyanışlarla ilgili olarak iki istikamet çiziyor Milli uyanışların desteklenmesini ve bu arada güçlü birer komünist parti oluşturulmasını tavsiye ediyor.
Onun için hangisi önemlidir: Komünizm mi, yoksa milletin kalkınması mı? Sultangaliyev, tüm yaşamı boyunca, bu iki ülkünün uzlaştırılması için çalışmıştır. Müslüman birlikleri onun önderliğinde kurulmuş, iç savaş döneminde yine onun önderliğinde belirleyici bir rol oynamıştır.
Görüşlerinde ve doğrularında taviz vermeyen bir kişilik sergilemiştir. Ne var ki, süper devlet şovenizmi, komünist kisvesinde geri döndüğünde, tereddüt etmeden MK çizgisine ilk karşı gelen yine odur.”
Haftaya devam…