6 Eylül 1974 tarihinde Bakanlık “Mesleki ve Teknik Öğretim Muamelat Müdürlüğü”ne memur adayı olarak başladım. “Evrak ve arşiv bölümü”nde beş-altı ay kadar çalıştıktan sonra, “Döner Sermaye Şubesi”ne verildim. Şubede çalışan Şükrü Güzelöz, kısa dönem askere gideceğinden onun yerine bakacaktım. İki-üç ay kadar birlikte çalıştık. Henüz çok fazla bir şey öğrenememiştim, ama AİTİA “İşletme-Muhasebe Bölümü” öğrencisi olmam ve merakım sebebiyle -eski dosyaları karıştırarak- sıkıntı çıkmadan işleri yürütüyordum.
Bir süre sonra dairemizin adı “Mesleki ve Teknik Öğretim İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı” oldu. Başkanlığa, Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü’nden Mümin Çamlıbel atandı. Dairedeki eski-yeni tüm arkadaşlar arasında güzel bir dayanışma ve çalışma ortamı vardı. Artık memuriyete alışmıştım ve işlerimi severek yapıyordum.
Döner sermaye işleri; 03/06/1938 tarihli 3423 sayılı “Maarif Vekaletine Bağlı Ertik Okulları Mütedavil Sermayesi Hakkında Kanun” çerçevesinde yürütülmekteydi. 06/10/1983 tarihli 2909 sayılı Kanun’la bazı kelimeler değiştirilerek kanunun adı; “Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Mesleki ve Teknik Öğretim Okulları Döner Sermayesi Hakkında Kanun” oldu. Zamanla okulların müdürlerini ve döner sermaye memurlarını tanımaya başladım. Bazıları ile çok yakın ve samimi dost olmuştuk. Mesela; Yıldırım Bayezıt Endüstri Meslek Lisesi döner sermaye saymanı Mülazım Akdeniz ile Ankara’da oluşu nedeniyle çok sık görüşüyor ve bilgi alış-verişinde bulunuyorduk. Şubenin resmi yazışmalarının dışında; döner sermayede kullanılan belgeleri, maliyet hesaplamayı, muhasebe kaydını, cetvelleri ve diğer işleri öğrenmiştim.
Bu arada döner sermaye ile ilgili ortaya çıkan sıkıntılarda görev almaya başladım. Ankara’dan Mülazım Akdeniz ve Bursa Orhangazi Endüstri Meslek Lisesi saymanı Erol Bayraktar’la, ikili veya üçlü görevlere gitmeye başladık. Ankara’daki bir çok okula, Aydın-Nazilli’ye, Bursa’ya, Konya-Ereğli’ye, Rize’ye görevlendirildik. Gidip; döner sermaye muhasebe kayıtlarını düzeltiyor, defterlere kayıt yapıyor, ilgili personeli eğitiyor (bilgilendiriyor) ve dönüyorduk. Henüz Öğretmenevleri olmadığından, kalmamız için ya görevli gittiğimiz okulda bir oda hazırlanıyor ya da yatılı bir okulun pansiyonunda kalıyorduk.
Bu görevlendirmelerle ilgili ilginç anılarımız da oluyordu: 1983 yılı Mart / Nisan ayı olabilir. İl’in birinde yaşanan zimmet olayının sebebini öğrenince hem üzülmüş hem de gülmüştüm. Sayman belki de hayatta değildir; çünkü zimmet olayı yaşandığında emekliliğinin (25 yıllık hizmet süresinin) dolmasına bir kaç ay vardı. Daha önce evlilik yapan bu sayman, okuldan hiç evlenmeyen bir öğretmen hanımla arkadaş oluyor, evlenmeyi düşünüyorlar. Sayman hediye almak için, “Aybaşında maaşımdan yerine koyarım” diye kasadan para alıyor; ama yerine koyamıyor. Bayanın da hediye istekleri arttıkça, her geçen gün zimmetine geçirdiği miktar artıyor. Daha fazla dayanamıyor ve savcıya dilekçe vererek kendisini ihbar ediyor. Savcı iyi niyetine istinaden serbest bırakıyor, ama işlem başlatıp açığa alıyor. (Sayman çok efendi, sevilen - sayılan biriymiş, sonra biz de tanışmak zorunda kaldık.) Konu Bakanlığı intikal ediyor ve müfettiş görevlendiriliyor. Ancak, soruşturmaya giden Bakanlık müfettişleri hesapların içinden çıkamıyorlar. Durumu başkanımıza anlatarak personel görevlendirilmesini istiyorlar. Bir gün Mümin Bey beni çağırdı: “Oğlum Yaşar (Sevdiği kişilere “oğlum” diye hitap ederdi), … Endüstri Meslek Lisesi’nde bir zimmet olayı olmuş, müfettişler çözememişler, işte müfettişlerin yazısı, görevlendirme onayınızı hazırla, Mülazım’ı da yanına al, gidin, kayıtları düzeltin” dedi. Onayımız çabucak çıktı, otobüsle gittik. Müfettişler haklıymış: Gerçekten çok uğraştık. Defterleri yazmış-çizmiş, gelişi güzel kayıtlar yapmış, her şeyi birbirine karıştırmış, belgelerin bazıları kaybolmuş. Çaresiz, okul müdürüne müracaat ettik ve “bu arkadaşla görüşme imkânımız var mı?” dedik. Haber saldı ve bir kahvede buluştuk. Not aldığımız hususları sorduk; neler yaptığını, neyi nereye koyduğunu öğrendik. Okula dönerek -edindiğimiz bilgilerle- gerekli kayıtları yaptık ve müfettişlerin incelemesine hazırladık, döndük.
Aslında her görev dönüşü rapor hazırlar, daireye verirdim. Maalesef! Bu rapordan örnek almamışım: Bu yüzden, ne kadar açık olduğunu hatırlamıyorum. Benzer bir zimmet olayıyla da Aydın’da karşılaştık. Bu döner sermaye saymanı kayıplara karışmış ve uzun süre bulunamamıştı. Ufak tefek zimmet olayları başka okullarda da çıkmıştı.
Mevzuat gereği, bünyesinde döner sermaye işletmesi bulunan okullar; her yıl sonunda bilanço ve eklerini Bakanlığımıza, mali durumla ilgili bilanço ve ekleri dahil diğer tüm belgelerini Sayıştay Başkanlığı’na göndermek zorundaydılar.
Sayıştay uzmanlarının incelemesi sonucu kayıtlarda herhangi bir sorun varsa ilâma bağlanır ve bu ilâm dairemize gönderilirdi. İlâmı, gereği yapılmak üzere bir üst yazıyla ilgili okula (o yıllarda yazışmalar okul müdürlükleri ile doğrudan yapılabiliyordu) gönderirdik. Hesaplarda açık varsa borç, birinci derecede okul müdürü, müdür yardımcısı (teknik müdür yardımcısı) ve sayman sorumlu olduğundan müştereken ve müteselsilen bunlara çıkarılırdı. Ya kendileri öderdi ya da başka personeli ilgilendiriyorsa onlardan toplanır yatırılırdı. Ödendiğine dair makbuzu Sayıştay’a gönderirdik. Ayrıca biz de, her okulun bilanço ve eklerini inceler; gördüğümüz eksik ve yanlışlıkları yazı ile bildirir, düzeltilmesini isterdik.
12 Eylül 1980 darbesi sonunda MEB’nda da zor günler oldu. Bir çok bürokrat değiştirildi ve yerlerine emekli albaylar atandı. Muvazzaf albay ve binbaşılar da görev yapıyorlardı. Bu dönemde dairemizin adı “Mesleki ve Teknik Koordinasyon Dairesi Başkanlığı” oldu. Başkanımız Mümin Bey görevinde kalmıştı, ancak zaman zaman işlere müdahaleler oluyordu.
Mümin Çamlıbel, özellikle genç personelin iyi yetişmesi için özen gösteriyor, rehberlik yapıyordu. Benim de yetişmemde çok emeği vardır. Yıllık sicil notlarım çok iyiydi. Dairemin de teklifi ile 15 Şubat 1980’de “Şube Müdür Yardımcısı”, 20 Mayıs 1980’de de “Muamelat Müdürü” oldum. Dolayısıyla döner sermaye şubesinin yanı sıra; evrak, arşiv, personel işleri ile gizli ve kontrollü evrak işleri de uhdeme verildi.
Hem devlet memurlarıyla hem de görevimle ilgili yürürlükteki mevzuatı okuyor, öğreniyordum. Yazışmaları mutlaka mevzuata dayandırıyordum: Keyfi cevaplardan ve uygulamalardan kaçınıyordum. Artık işler zor gelmiyordu: Problemleri kolayca çözebiliyor, yazışmaları çabucak hazırlıyordum. Kendimce yazışmaların içeriğinde bazı yenilikler yapıyor, yeni düzenlemelerle işleri kolaylaştırmaya çalışıyordum. Mesela; bünyesinde döner sermaye bulunan okullarla ilgili istatistikî bilgiler çıkarıyor, bu bilgileri çizelgelere döküyordum.
Bir devlet memuruna yakışır tavır ve davranış içinde hareket ediyordum. Tüm bu gayretlerimin semeresini de almaya başlamıştım. Çeşitli toplantılara ve komisyon çalışmalarına daireyi temsilen görevlendiriliyordum. Mesela dosyamdan bulduğum bir kaç örnek:
* Yayımlar ve Basılı Eğitim Malzemeleri Genel Müdürlüğü’nde, “Milli Eğitim Bakanlığı dairelerinin her çeşit yayınlarının hazırlanması ve numaralandırılması” işlerinin bir esasa bağlanıp belli ilkelere göre yapılabilmesi için oluşturulan komisyona, 17 Mart 1981 tarihinde üye olarak görevlendirildim.
* Hizmet İçi Eğitim Dairesi Başkanlığı’nın 10-12 Mayıs 1982 tarihleri arasında düzenlediği 110 Nolu “Soruşturma ve Savunma İşlemleri” konulu seminere katıldım.
* Savunma Sekreterliği tarafından 2 Mayıs 1983 tarihinde düzenlenen 27 Nolu “Koruma Amirleri Semineri”ne çağrıldım.
Haftaya devam…