Türk dünyasının “Dil’de, Fikir’de, İş’de Birlik” yapmasına yönelik zaman zaman yazılar yazıyor, bu husustaki yeni gelişmelerden sizleri haberdar etmeye çalışıyorum. Güzel olan ve sevinmemiz gereken bu haberler, geleceğimiz açısından çok önemlidir. Bugün dünyada birbiriyle hiç anlaşamayan devletler bile çeşitli adlar altında birlikler, bloklar, ittifaklar oluşturabilirken; aynı soydan gelen bizler arasında neden “Türk Birliği” kurulmasın?
“Türk Birliği”nin olabilmesi için, en öncelikli meselelerimiz olan “ortak alfabe, dil ve tarih” konularının çözülmesi gerekmektedir. Aslında “Türk Milliyetçileri”, çok önceden beri bu konuları bilmektedir. Çünkü bizim “Esir Türkler” meselemiz vardı: Her şeyin farkındaydık. 1990’larda Doğu Bloku çöküp bir “Türk Dünyası”nın olduğu ortaya çıkınca; dünya ile birlikte ülkemizdeki bazı insanlar da gördü ve “dışarıda da Türkler varmış” demeye başladılar.
Yeni “Türk Cumhuriyetleri”nin ortaya çıkmasıyla birlikte 29-31 Ekim 1992 tarihlerinde Ankara’da “Türk Cumhuriyetleri Devlet Başkanları Toplantısı” yapılmıştır. Toplantıda Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından “ortak tarihimiz ve kültürümüz” konularında da çalışmalar yapılması dile getirilmiş, Eğitim Bakanlarının Bişkek'te yaptıkları toplantıda da bu görevi TİKA'nın yapması istenmiştir. TİKA bu çalışmaları yürütmek üzere Prof.Dr. Mehmet Saray’ı görevlendirmiştir. Sayın Saray, iki yıla yakın Türk Cumhuriyetleri’nden gelen bilim insanları ile “Orta Türk Tarihi, Ortak Türk Edebiyatı, Ortak Türk Sözlüğü ve Ortak Türk Alfabesi” üzerinde ayrı ayrı çalışmalar yapmış ve çalışma raporlarını TİKA’ya teslim etmiştir.
Ancak, daha sonra bir gelişme olmamıştır: Tâ ki, 3 Ekim 2009 tarihinde Nahçıvan’da “Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Toplantısı” yapılması ve burada da benzer kararların alınmasına kadar… 2012 yılında Bişkek’te gerçekleştirilen Türk Konseyi Zirvesi’nde “Ortak Türk Tarihi” dersi için karar alınmış ve onaylanmıştır. Proje 2013 Gebele ve 2014 Bodrum zirvelerinde de desteklenmiştir. Kitabın hazırlanması görevini tarihçi Prof. Dr. Darhan Hıdırali (Kıdırali) üstlenmiştir. Türk Keneşi Eğitim Bakanlarının Bakü’de yapılan 3.Toplantısı'nda, özellikle ortak tarih, coğrafya ve Türk edebiyatı ders programları gözden geçirilmiş ve “Ortak Türk Tarihi” kitabının programı onaylanmıştır. 1500'lü yıllara kadar gelen ortak tarihimizin önce seçmeli, sonra zorunlu okutulması şeklinde ilke kararı alınmıştır. (29/06/2014 Yeniçağ)
Bu arada Türk Keneşi sitesinde (18/09/2015 tarihli haberde); “Türk Keneşi’ne üye ülkelerdeki ilköğretim 8.sınıf öğrencileri için hazırlanan ve 7 bölümden oluşan 15.yüzyıla kadar ki dönemi anlatan ders kitabının taslağına…, 27 Eylül'de Kazakistan'ın başkenti Astana'daki …Türk Keneşi’ne üye devletler Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’nin eğitim bakanlıklarından temsilcilerin ve tarihçilerin katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda, Ortak Türk Tarihi ders kitabının taslağı değerlendirilerek, gerekli düzeltmelerin yapılmasının ardından kitabın son hali üzerinde anlaşma sağlandı. Kıdırali, çocuklarımızın ortak tarih bilincinde büyümeleri ve tarihimizi hep birlikte okuyabilmemiz için güzel bir proje tamamlandı.” ifadeleri yer almıştır. Bu ifadelerden, “Ortak Türk Tarihi” ders kitaplarının basılıp ilk eğitim-öğretim yılından itibaren okutulması bekleniliyordu.
7 Ekim 2017’de “Ortak Türk Tarihi”, 4 Kasım 2018’de “Öncelik Türk Birliği” ve 22 Aralık 2018’de de “Türk Birliği’ne Doğru” başlıklı yazılarımın sonunu; Türk Dünyası’nda birlik yolunda güzel ve sevinecek faaliyetlerin olduğunu görüyor ve mutlu oluyorum: “Türk Konseyi 6.Zirvesi, 3 Eylül 2018 tarihinde Kırgız Cumhuriyeti’nde toplanmıştır. Toplantıya Özbekistan ve Macaristan da katılmıştır. Darısı Türkmenistan’a…” diye yazmıştım.
Ancak, Prof. Dr. Mehmet Saray’ın 6 Temmuz 2019 tarihli Yeniçağ Gazetesi’nde yayınlanan “Türk Dünyasında Birlik Böyle Sağlanamaz” başlıklı yazısını okuyunca üzüldüm. Çünkü hocanın yazısından çalışmaların arka planını ve sıkıntıları öğrenme imkânımız oldu.
Sayın Saray yazısında: “…Türk Dili Konuşan Devletler Topluluğu ‘Türk Keneşi’ kurulmuştur. Fakat, ‘Türk Keneşi’ eksik kurulmuştu. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye teşkilatın üyeleri idi. Ama, Özbekistan ve Türkmenistan teşkilatta yoktu. …Çünkü, Türkmenistan ve Özbekistan olmadan Türk dünyasında birlik oluşturacak bir teşkilat kurulamazdı. Türkmen ve Özbek kardeşlerimiz olmadan Ortak Tarih ve Ortak Edebiyat ders kitapları bastırılamaz, okutulamaz.
…yazılan metinde Türk halklarının, yani Kazakların, Kırgızların ve Azerilerin bir Türk toplumu olarak nasıl ortaya çıktıklarından da bahsedilmiyor. Halbuki, kardeş Türk Cumhuriyetlerinin tarihçilerinin yazdıkları metinlere ve bendenizin Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan kitaplarına lütfedip bir bakılsa gerçeği göreceklerdi. Bu eksikliklerle dolu bir ‘Ortak Türk Tarihi’ ders kitabı yazılamaz ve bütün Türk dünyasına hitap edilemez. Böyle eksik bir ders kitabı ile Türk dünyasında birlik ve beraberlik nasıl sağlanır? Bu hatalı yoldan dönün, Türkmen ve Özbek kardeşlerimizi de dahil ederek yeni bir kitap hazırlayın. Fakat öncelikle dil birliğini sağlamalıyız. Türk birliği ne kadar gerçekçi ve sağlam temeller üzerine oturtulursa, kardeş cumhuriyetlerin geleceği de her alanda o kadar emniyetli olur.” demektedir.
Yazıyı okuyunca Hocanın e-posta adresine -kendimizi de tanıtan- uzun bir ileti gönderdim. İletinin sonunu; “Ortak Türk Tarihi ve diğer çalışmaları yakından takip eden birisiyim. Bu çalışmaları sevinçle karşıladığım için çeşitli platformlarda da dile getirdim. Çalışmaların içinde bulunmanız nedeniyle, sizin bu yazınızdan sıkıntılar olduğu anlaşılıyor. Benzer tavır ve ilgisizlikleri çeşitli mercilerde bizler de yaşadık; bu sebeple yazınızda belirttiğiniz problemleri ve sitemleri çok iyi anlıyorum.
Bu konuda; Devleti ve ülkeyi yönetenler de dahil tüm kişi, kurum ve kuruluş yöneticilerinin samimi ve dürüst olmaları gerekiyor. Bana göre bu dava, tüm davaların üstündedir. O sebeple, kendi inanç, ideal ve çıkarlarımız yerine, bu büyük ‘Türk Dünyası’ ülküsüne inanan veya inandığını sananların; öncelikle bir irade ortaya koymaları, bu tür çalışmalara destek olmaları gerekiyor.” diye bitirdim.
Bugün için öncelik, Türk halklarının birbirlerine yaklaşmaları, birbirlerini dinlemeleri - anlamaları, kaynaşmaları ve kök şuuruna ermeleri hedefidir. Bunu sağlamak için de “Orta Türk Tarihi”, “Ortak Türk Edebiyatı”, “Ortak Türk Sözlüğü” ve “Ortak Türk Alfabesi” konularının bir an önce tamamlanıp okullarda okutulmasını sağlanmalıdır.
Peki, “Türk Birliği” için bu çok önemli konularda T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ne yapıyor, bileniniz var mı? Hiç açıklamada bulunuyor mu? Yoksa başka işlerle mi meşguller?..